Şiddet sınıflandırılır mı?

A -
A +
Son zamanlarda dilimizin en sık konuşulan gündeme getirilen kelimesi oldu şiddet… “Kadına şiddet”, “doktora şiddet”, “çocuğa şiddet”, “hayvanlara şiddet” say sayabildiğin kadar… Bu şekildeki söylemler şiddetin kendisini değil de muhatap kabul edilen grubu öne çıkarmaktadır.
Esas mesele şiddetin toplumdaki varlığıdır. Yani toplumdaki bireylerin şiddet eğiliminde olmaları, şiddete başvuracak potansiyel taşımaları, şiddetin kabul edilemez bir davranış olduğunun farkında ve ruhunda, anlayışında, ayırdında olmamalarıdır.
Ne acıdır ki bu sadece ülkemizde değil bütün dünyada fazlasıyla söz konusudur. Hemen her toplumda bir şiddet alanı mevcuttur ve bu herkesi olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla lokal çözümlemeler ve çözümler ağrı kesici ilaç etkisinden öteye gidemez.
Şiddet neden var ve neden yaygın hâle geldi? Üzerinde durulması gereken konu esasında budur. Şiddet neden var: İman ve inancın kenara bırakıldığı, gündelik zevklerin temele alındığı bir durumda öne çıkan elbet bencillik olacaktır. Egoizmin hüküm sürdüğü bir toplumda sınır aşımı doğal hâle gelmektedir. Sınır aşımı bir tepki ortaya çıkarmaktadır. Etki-tepki olayının neticesi ise şiddeti doğurmaktadır. Oysa din büyükleri dini ve edebi; haddi-hududu bilmek, diye tanımlamış...
Şiddet neden yaygın hâle geldi? Dünyadaki denge ve huzur, adalet ile mümkündür. Yetersiz kanunlar ve olanın uygulamasındaki eksiklikler haddi bilmeyen kişileri cesaretli kılmaktadır. Yeterli bir dini-ahlaki eğitim almamış insan, her türlü yanlışın merkezi olmaya müsaittir. Modern zamanların hengâmesi ve sıkıntıları da insanları olumsuz şekilde etkilemektedir.
Yapılması gereken: Öncelikle kanunların ve uygulanmasının ciddi anlamda güçlendirilmesi elzemdir. Zengin insan, şöhretli insan, makam sahibi insan, fenomen insan değil; iyi ve güzel ahlaklı insan modeli hedeflenmeli, özendirilmelidir. Eğitim-öğretim süreci, maddi amaçlara ulaşmanın aracı olmaktan çıkarılıp kaliteli birey yetiştirme sanatına dönüştürülmelidir. Mutlu ve huzurlu aile ortamı tesis edilmeli. Ve meselenin ilk adımı olan helal lokma herkesin derdi olmalıdır.
           Fatih Toprak (Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni)
 
 
ŞİİR
 
            Beyhude
 
Gecenin bir vakti,
Derin bir suskunluk esir alır içimi,
Ölü denizler sinemde...
Karanlık bildiklerimden çok başka,
Kim bilir belki ölümde...
 
Nasıl anlardım karalar çökmese,
İnci misali parıldadığını sözlerimin?
Bir başıma kalmasam ne bilirdim,
Girdabını dünya hengâmesinin?
 
Yıllar önce bir rüya görmüştüm.
O rüyada ben gülmüştüm.
Tersi mi çıkar sahi rüyaların,
Niçin uyanmak ağlamakla eş değer?
 
Dehlizler ne yazık ki düş değil,
Acımasız bir hakikat uçurum...
Hezeyanlarım kalbimin efganından,
Her şerde var olan hayra meftunum.
 
Ya gelmezse ruh-u revanım,
Bir lahza gülmezse kaderim,
Zemherisi bitmezse kalbimin?
Korkarım sefil olmaktan, aşktan,
Korkarım içime dolar kederim...
 
Bir bekleyiş ki bu pir ü pak,
Vuslat olmasa da kalbim müştak...
Hazan bahçesinde bile kalbim bahar,
Affa mazhar olursam zindan bana saray...
Rıza-ı ilahiye varırsam kandiller olur şeb-tâb!
 
Ruh-u revan: Ruhun rahatlaması/ Pir ü pak: Tertemiz, lekesiz./ Müştak: Özleyen/ Şebtâb: Ateş böceği
 
                             Kübra Can
 
 
SAĞLIK OLSUN
 
NÖROPATİK AĞRI: Sinir sistemindeki ağrıların sinir hücrelerinde birçok sebebe bağlı olarak yıpranma, iltihaplanma veya -bizim anlayacağımız şekliyle- oksitlenme sebebiyle meydana geldiği söylenebilir. Birçok etkene bağlı olarak sinir hattının -bir kablo gibi- önce dış muhafazanın ezilme, yıpranma, kopma, yırtılma vb. gibi sebeplerle koruyucu özelliğini yitirmesi ve sinir hücrelerin kısa devre yaparak akım (ileti) kaybı yaşanabilmesi olarak değerlendirilebilir. Bu tahribat ve beraberinde yaşanan sinirsel ileti kaybı vücudun hangi bölgesine isabet ederse o noktada ağrı olarak kendini belli eder. Bu tahribatın sebeplerini ve vücutta oluşturduğu ağrının derecesini şiddetini şöyle örneklendirebiliriz: 
Bir şehirde yaşanan sel, deprem, kasırga gibi doğal afet sonrası hasar gören altyapı, elektrik, telefon kablolarını düşünelim. İnsandaki sistemler ve organlar da böyledir. Vücut bazen alerjik bünye olmasından, bazen uzun süren rahatsızlıklar yaşamasından, bazen stres sıkıntı gibi olumsuzluklarla karşı karşıya kalmasından dolayı vücutta büyük bir network ağına benzeyen sinir sistemi olumsuz etkilenmektedir. Dr. İsmail Maraş
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.