Allahü teâlânın verdiği nimetlere ne kadar şükrediyoruz. Ya da “şükrediyor muyuz?” sorusunu sorarak başlayalım yazımıza. Kime sorsak hemen herkes hayatından memnun değil. Allah’ın verdiği bu nimetleri hiç görmüyoruz. Oysa nefes alıp vermek bile bir nimettir. Bundan birkaç sene önce bir karikatür görmüştüm. O karikatür her şeyi özetliyor aslında...
Bisiklet süren adam motosiklet sürücüsüne bakarak “keşke ben de motosiklet alsam” diye içinden geçiriyor. Motosiklet süren adam ise “keşke biraz fazla param olsaydı da kendime bir araba alsaydım” diye düşünüyor. Biraz eski de olsa arabası olan kişi ise “keşke daha fazla kazansaydım da şu yeni model arabayı alabilseydim” diye düşünüyor. Bu yolun kenarında tekerlekli sandalye ile oturan adam ise “keşke bacaklarım tutsa da ben de yürüyebilseydim” diye iç geçiriyor...
İşte bu karikatür toplumun kahir ekseriyetinin fikir yapısını anlatıyor. Hepimiz böyle değil miyiz? Hep elimizdekinin daha büyüğünü, daha yenisini almak istemiyor muyuz? Hâlbuki bizim elimizdeki imkânları da bulamayan insanlar var. Onlar nedense hiç hatırımıza gelmiyor. Hep bizden öndeki, bizden ilerideki bizden yüksekteki olanların hayatlarına bakarak kendimizi konumlandırıyor ve sonra da onun üzüntüsüyle o hâlimizi kendimize dert ediniyoruz.
Nice insanlar bizim beğenmeyip hor gördüğümüz hayatın hayali ile yaşıyor farkında değiliz... “Hiç çalışmayalım, gayret etmeyelim elimizdeki ile yetinelim mi?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Tabii ki hayır. Çalışacağız ama tüm gücümüzü tüm mesaimizi hedefimiz için harcamayacağız. Hayatımızın merkezine ulaşmak istediğimiz makamı, almak istediğimiz eşyayı vb. koymayacağız. Bu hayatta her şeyin nasip meselesi olduğunu düşünerek çalışmalıyız. Yoksa öbür türlüsü kendimizi sıkıntıya sokmaktan başka bir şey değil.
Abdullah Karakoç
ZAHİRÎ: 1. Görünen, meydanda olan, görünürdeki. 2. Samimi olmayan, yapmacık.
ZAHİRE: Gerektiğinde kullanılmak üzere saklanan hububat, erzak.
HUBUBAT: Taneler, tohumlar. Buğday, arpa, mısır gibi taneli bitkilerin genel adı.
ERZAK: 1. Rızık kelimesinin çoğul hâli. Allah’ın herkese takdir ettiği rızıklar. 2. Uzun süre saklanabilen yiyecekler.
YEGÂNE: 1. Tek, biricik. 2. Eşsiz.
MÜSTESNA: Kural dışı olarak kendine özel. Başkalarından farklı olan, seçilmiş. Seçkin... Dışında, hariç gibi anlamı da vardır.
MAKÛS: Aks kökünden yansımaktan. Bir şeyin aksi yöne yansıması. Tersine dönmüş hâli, baş aşağı durum. Bir şeye çarpıp geri dönen.
MEZKÛR: Sözü edilen, gündeme getirilen, anılan.
SÜKÛT: Sessiz kalmak, susmak, konuşmamak hâlidir.
DERPİŞ: Göz önünde bulundurmak. Dikkate almak. Öngörüde bulunmak.