Sürüden ayrılanı kurt kapar mı?

A -
A +
Kimileri bu atasözünü düz anlamda değerlendirebilir. Bu sözün kişiyi başarıya yönelten söylemlere ters bir durum olduğuna karar verebilir. Böyle düşününce bu atasözü insanı içine kapanık ve yeniliğe açık olmayan kimse hâline gelmesini ister zannedilir. Dolayısıyla “bu atasözünü kendine rehber edinen kimse bilimde sanatta, matematikte fende ilerleme kaydedemez” diye değerlendirebilir.
Oysa burada atasözü kişinin bireysel girişimciliğini, başarı için aykırı düşünmesini, hata yapmayı göze alarak deney yapmasını vb. engellemeye yönelik değildir.
Aksine atasözü çalışkan da olsa, vasat da olsa, dâhi de olsa kişinin yaşadığı iklim, aile yapısı, kültürel farklılık, inanç ve değerleri, dili ve tarihi gibi ortak değerlerinin bulunduğu iklimden farklı bir iklimde farklı bir coğrafyada, farklı bir atmosferde yaşamasının risklerine dikkat çekmektedir… Kendi ülkenizde diğer insanlardan farklı düşünüp aykırı hareket edip farklı başarılara imza atabilirsiniz. Ama kendi ülkenizin dışında aynı başarılara yoğunlaşsanız da kendi ülkenizdeki gibi kendi toprağınızdaki gibi kendi çevrenizdeki gibi hareket etme şansınız olmaz…
Evet bugün dünya sınırları kalkmış koca bir köy olarak da değerlendirilmektedir. Geçmişte aylarca gidilen yollar bugün üç beş saatte alınabilmektedir. İkili görüşmeler için birbirine gitmek veya ortak bir noktada buluşmak yerine artık dijital ortamlarda online görüşmeler sağlanabilmektedir. Yani gelişen teknolojiyle birlikte siz dünyayı arşınlamak yerine dünyayı ayağınıza getirebilmektesiniz… Ama yine de seni “sen” yapan ortak değerlerinden ayrı düşündüğünde veya artık her şey yenilendi, örf âdet töre gelenek eskidenmiş” gibi bir mantıkla olaya yaklaşırsan hem de dalından düşen gazel yaprağı gibi küresel kültürün yelpazesinde bir o yana bir bu yana savrulur durursun… Özgür olduğunu söyleyerek tüketim dünyasının esiri olarak sadece sana gösterilenleri beğenir, alır, sipariş edersin. Evinde oturarak, evinden ayrılmadan seni kurtlar kapar da haberin bile olmaz!..
         H. Hüseyin Uslu
 
 
ŞİİR
 
            Terk et!..
 
Dünyada her imtihan bir sırat,
Ne köprüye ne de menzile yap surat.
Ulu çınar ol yarına, yolunu eser bırak.
Doğduk öleceğiz gerisini hayır duasına bırak.
 
Yapma hak olanı diyen kula tavır,
Sonsuzluk doğrusu taşır cennete insanı hazır.
İnsanı seveni hayatta yukarıdan yukarıya taşır,
Musallaya yatınca salını dört kişi omuza alır.
 
Alınca toprak içine mazhar duya aldığın duayı,
Yanında götüreceğindir kulun ardından anacağı,
Yapma böyle, unutma bırak yanlışı savunmayı,
Elbet onun da vebali var terk et kötülüğü yaşamayı.
 
Cebrail sen doğru olanı dedin şükür var duyanı.
Derler ki bırak demde manayı anlamayanı.
Olmaz derim salamam karanlığa yaratılanı.
Ayırmaya geldik bu hayata karayla akı…
 
                Cebrail Küçükkoçkaya
 
 
 
TARİHTEN BİR YAPRAK
 
HIRKA-İ SEÂDET ALAYI: Ramazan ayının on beşinde yapılırdı. Hazine kâhyası vezirlere, dîvân çavuşları vasıtasıyla davetiyeler gönderirdi. Ayrıca ilmiye sınıfı mensuplarına mülkî ve askerî erkâna da haber giderdi. Merasimden önceki gece, padişah süngerlerle Hırka-i saadetin bulunduğu sandukayı ve dolapları silerdi. Padişah, sabah namazını Hırka-i saadet dairesinde kılar, öğleden evvel has odalılar, Hırka-i saadetin gümüş yaldızlı sandukalarını altın anahtarla açarlar, yedi kat ipek kadife üzerine, som sırma ve incilerle işlenmiş bohçaların şeritlerini çözerlerdi. İkinci mahfaza bundan sonra padişahın yanında bulunan altın anahtarla açılırdı. Hırka-i saadet sandukasının açılışında, silahtar, çuhadar, rikabdar, tülbenttar ağa, anahtar ve peşkir ağaları, has odalılar, saray imamları da hazır bulunurdu. Bu esnada güzel sesli müezzin ve çavuşağaları Kur’ân-ı kerim tilavet ederek ziyarette bulunanlara ayrı bir manevî haz verirlerdi. Ziyareti evvelâ padişah, sonra diğer kimseler yapardı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.