Susmak mı söylemek mi?

A -
A +

Ebu Mutemir hazretleri buyurdu ki:

 

“Susmayı yirmi senede öğrendim ve buna değdi. Boş sözler dilime geldiğinde yutkunuyorum...”

 

Ancak zamanımızda susmanın değeri yok, kelimelerin değeri var. Çünkü kişi kendini ne kadar iyi ifade edebilirse o kadar mutlu oluyor.

 

Geçmişte sırf söyledikleri yüzünden her gün kırbaç vuruşu artırılarak, zehir içirilerek, taşlanarak ve daha nice yöntemlerle öldürülen insanlar oldu. “Dehanın talihidir bu” deyip geçemeyiz. Tarihten ders almıyoruz demektir. O hâlde kime ve nasıl söylediğimiz önemli...

 

Öte yandan gerektiğinde susmayı becerebilenlerin söyledikleri yüreklere işler. Kelimeler capcanlı, yetkin, gerçek, içten ve güçlü olsun.

 

Karizmatik kişilerin beyinleri büyüleyici değildir. Son derece güçlü ve dinçtir. Onlar her ağza geleni söylemez. Çünkü insan beynine her türlü düşünce üşüşür. Çoğu da huzur bozucu olur. Gece gündüz çalışan bir beyin zayıflamaya etkisizleşmeye mahkûmdur. Beyni dinlendirmenin yolu, ona gelen düşünceleri kovmaya çalışmak yerine, o düşüncelere tanıklık etmektir. Görülecektir ki beyin yavaş yavaş sessiz kalmayı öğrenecektir. Hatta bir kez bile sessiz kalabilen beyin büyük güç toplayacaktır...

 

Kelimeler sadece kelimelerden ibaret değildir. Dinlenmiş bir beyinden çıkan kelimeler geçerlilik, zenginlik içermeye başlar ve mantık engelini aşarak doğrudan kalbe ulaşır ki işte o zaman beyin sessizliğin içindeki olağanüstü gücün bir hizmetkârı olur.

 

Bu aşamada beyin ancak icap ettiğinde kayda girer. Gerekmeyen durumlarda kayda girmez, istikametine devam eder. Bu şaşırtıcı ve yadırgayıcı bilgiler, fikir yorarak, teori kurarak ortaya çıkmamıştır.

 

Beyin ve aklı durdurmaya çalışmayalım. Akıl ikiye bölünür. “Trafikte sürat ölümcüldür.” Öte yandan “Gereksiz acele ölümcüldür.” Denebilir. Ya da “Siyasi kitleyi bölmek ölümcüldür.” Ya da “Tüm bölünmeler ölümcüldür.” Denebilir. Bunun yorumunu yapacak olan yine akıldır. Ama dinç ve dinlenmiş akıl ile...

 

     Mustafa Ali Mahdum

 
 
ŞİİR
 
     Kızçem'e...
 
İngilizce öğren, İngiliz olma!
Babanın toprağı Kuruçay'dadır.
Atalar bir lisan, bir insan demiş,
Her ilim insana bariz faydadır.
 
Ahlakı güzel ol, suretten önce,
Suretin toprağa kadardır anca,
Toprağa da kalmaz, solar ya bence,
Varsa da asalet illâ soydadır.
 
Yabana atılmaz dostun dediği,
Nefsin de yapılmaz her istediği,
Örnek alınır mı elin güdüğü,
Irgatlık tembelde, varlık beydedir.
 
Diyeceğim o ki, dört aç gözünü,
Kırkına gelince dövme dizini,
Bu sana babandan ilim izini,
Velev ki nasibin belki aydadır.
 
Gıyabî'yi hoş gör duacın olsun,
Dünyada dikili ağacın olsun,
Hakk'ın inayeti baş tacın olsun,
Nihayet gururum ortak paydadır.
 
     Mustafa Özkahraman  
 
 
DUYGU DAMLASI
 
Göze girmek mi gönle girmek mi?
“Bir yerde bir işte bir ortamda nerede olursan ol, eğer seninle ilgili kararları sen verebilecek durumda konumda ve olgunlukta isen hayatı anlamına göre yaşıyorsun demektir. Bazı kimseler hak etmediği hâlde bir şekilde öz güven patlamasıyla bir şekilde algı desteğiyle veya ses yükselterek, güç kullanarak, bağırıp çağırıp gürültüye getirerek kendileriyle ilgili kazanımlar elde edebilir. Başarılı bir noktaya da gelebilir. Hatta kendisiyle yüz yüze görüşenlerin saygısını da kazanabilir... Ama gerçek anlamda hak etmeyen hiç kimse gönüllere giremez... Gönülde yer alamaz... Bu ne demektir? Unutulmaya mahkûmdur... Çünkü bir tek gönülde yer alan kaybolmaz, unutulmaz... Gönül adamı bunun için herhangi bir efor harcamaya da gerek duymaz... Diğeri, konumunu korumak için her gün daha fazla efor harcamak zorundadır. Ama yine de o konumda olmadığı için eforu bittiğinde unutulmaya mahkûmdur... Yönünü döndüğünde unutulur gider...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.