Tarih, sosyal bilimler içerisindeki en mühim bilim dallarından birisidir. Tarih biliminin bu denli önemli olmasının sebebi ise onun bir hafıza ve belleğe sahip olmasıdır. Dünya üzerinde yaşamış ve yaşamakta olan bütün milletler geçmiş, şimdiki zaman ve geleceği tarih bilimine üzerinden şekillendirmişlerdir. Tarihin bu geniş kapsamı yani milletleri şekillendirişi doğal olarak toplum ve bireyi de aynı ölçüde şekillendirmiştir. Bir bütün olarak baktığımızda tarih biliminin insanlığa katkısı ve yararı tartışılmaz bir hakikattir.
Her milletin tarihi olduğu gibi Türk milleti olarak bizim de bir tarihimiz vardır. Hunlardan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadarki tarihimizi bir bütün olarak değerlendirebiliriz. Dünya üzerinde tarihe damga vurmuş birçok millet varolagelmiştir. Avrupalı milletler, Türkler, Çinliler, Hintliler, Mısırlılar, Araplar, İranlılar, Ruslar vs. gibi birçok millet tarihte yapmış oldukları faaliyetlerle dünya tarihini şekillendirmişlerdir.
Dünya üzerindeki her milletin kendine özgü birtakım yetenekleri ve farklılıkları var olmuştur. Örneğin savaş sanatı denildiğinde akla Türk milleti gelir. Savaş sanatında yetenekli olmamız aynı zamanda tarih yapmamızı da sağlamıştır. Öyle ki tarihte en çok devlet ve medeniyet kuran milletlerden birisi şüphesiz Türkler olmuştur. Tarih yapma konusunda yetenekli oluşumuzu maalesef tarih yazıcılığı konusunda gösterememişizdir. Asırlar boyunca tarihi şekillendiren, yön veren ve tarih yapan Türkler sıra tarih yazmaya gelince maalesef sınıfta kalmıştır. Bunun sonucunda da kendi tarihimizi maalesef ki başkalarından öğrenmek zorunda kalmışızdır. Bir Fransız’dan Türk tarihini, bir Alman’dan Osmanlı Tarihini, bir Rus’tan Selçuklu tarihini, bir Çinliden Göktürklerin tarihini öğrenmek şüphesiz bu millete karşı yapılmış en büyük kültür soykırımı olmuştur.
Kendi tarihini, dilini, kültürünü ve sanatını yabancılardan öğrenen bir neslin kendi atalarına sevgi ve aidiyet duygusu duymasını bekleyebilir misiniz?
Adil Kaan Söylemez-Tarih Öğretmeni
ŞİİR
Yunus değil mi?
Sevgi kalesinin en son burcunu,
Örmesini bilen Yunus değil mi?
İnsanın kalbine Allah’ın günü,
Girmesini bilen Yunus değil mi?
Ben istemem demiş köşkü sarayı,
Erenlere varmış görmüş rüyayı,
İnsanlığa sevgi ile mayayı,
Karmasını bilen Yunus değil mi?
Allah yürü demiş Emre kuluna,
Adamış kendini Hakkın yoluna,
Şiir sevgisini halkın gönlüne,
Sermesini bilen Yunus değil mi?
Doğaya âşıktır çiçeğe güle,
Yılmadan ileri, hep aynı yola,
Aşkın zirvesine en son menzile,
Varmasını bilen Yunus değil mi?
Ateş tutuşmaz mı bağrı yanıkta?
Yüzünden bellidir ben, nokta nokta,
Yedi yüzyıl sonra yine dorukta,
Durmasını bilen Yunus değil mi?
Bayburtlu Mithat İnci
PRATİK BİLGİLER
İlikler: Ne kadar dikkatli de olunsa yıkama, iliklerin az çok bozulmasına yol açar. İşte buna fırsat vermemek için, düğmeli şeyler, açık değil de, ilikledikten sonra yıkanır. Böylece iliklerin genişleyip, uzamaları önlenmiş olur.
İpekli kumaş: İpekli kumaşları yıkarken suya her litre için 25 gram karbonat katılırsa kumaşın rengi daha parlak olur ve karbonat aynı zamanda kumaşın çekmesini de önler.
Kadife kumaş: Sofra tuzu ile ovulan kadife kumaş parlaklık kazanır.
Kaktüs: Kaktüsler çöl bitkileridir. Kaktüs saksısındaki toprak yarı yarıya dere kumu olmalıdır. Toprağın geri kalanının yarısı bahçe, yarısı funda toprağı olursa kaktüs için en elverişli toprak hazırlanmış olur.
Karınca istilâsı: Mutfak veya odalar karınca istilâsına uğrarsa, küflü limon kabuğu koyunca bir şey kalmaz.
Etin lezzeti: Kaynatılarak pişirilecek et yemeklerine konacak olan iki kesme şeker, fevkalâde lezzet verir.
ATASÖZÜ
Bülbülün çektiği dili belasıdır...