Tarihin dönüm noktaları

A -
A +
Tarihin dönüm noktaları vardır. Bu asırda da böyledir geçtiğimiz asırda da, ondan önceki asırlarda da… Örnek olarak Sultan II. Abdülhamîd Han'ın tahta çıktığı 1876 senesi, Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olmuştu.
Birçok iç ve dış sorun vardı. Dış baskılar sürüp gidiyordu. Devletin kalkınmasını engelleyen belki onlarca etken vardı. Avrupa devletleri bu durumu fırsat bilerek Osmanlı’nın yıkılıp dağılması için ne gerekiyorsa onu yapmaya niyetlendiler ve işe koyuldular.
Sultan II. Abdülhamîd, bütün bu tehditlere rağmen halkı Müslümanlığın etrafında birleştirip bütünleştirmek yolunu tercih etmişti…
Ayrıca ülkenin ekonomik kalkınmasına ulaştırma ve haberleşme alanında yeniliklere, eğitimde değişim ve dönüşüme yönelik hamleler yaptırdı. İngiliz ve Fransız dostluğunun iki taraflılığını hissettiği için bu riyakârlığı, Alman dostluğu ile dengelemeye çalıştı. Ama zamanla oluşturulan ve dış güçlerce beslenen Genç Türkler hareketi “İttihat ve Terakki Cemiyeti” isimli bir siyasi parti kurdu. Çok kısa sürede “31 Mart Vakası” denilen ayaklanma ile Sultan tahttan indirildi. Böylece Osmanlı imparatorluğunun dağılma süreci tıpkı imamesi çıkarılmış tespih tanesinin dağılması gibi önlenilemez ve önüne geçilemez bir şekilde gerçekleşti.
Bir karikatürde yer aldığı gibi çatlayan koskocaman bir vazoyu otuz üç sene kucağında taşıyan Abdülhamîd Han’ın tahttan indirilmesiyle imparatorluk dört yıl gibi kısa bir sürede kendini dört bir yandan savaşın içinde buldu ve paramparça oluverdi. 1912’de Balkan Harbi patlamış, ardından felâketler birbirini takip etmişti. Çıkan I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu adındaki üç kıtada toprakları olan Türk devleti parçalanmış ve bu parçalanmadan irili ufaklı 64 devlet kurulmuştu. Bunlara bakıldığında Osmanlı İmparatorluğunun ne kadar önemli ve büyük bir dünya devleti olduğu anlaşılacaktır. Devletler kendilerini yönetenler ve başarılı kadrolarının uygulayacağı stratejiler ile ya günden güne gelişir güçlenir veya bir yanlış adım ile yanlış strateji ile paramparça olmaktan kurtulamaz… Bu dün de böyleydi bugün de böyledir…
          Elif Azra Çelebi
 
 
ŞİİR
 
          Türkiye okuyorum
 
Aboneyim abone, Türkiye okuyorum.
Sabah namazını kılıp kapıma bakıyorum.
 
Gazetem gelmiş ise, sevinçten uçuyorum.
Gazetemde ilk işim, şiire bakıyorum…
 
Güya bir şairim ben, şiirden anlıyorum,
Abdurrahim Karakoç, ustamdır biliyorum.
 
Türkiye gazetesi, aydınlatıyor bizi.
Diyor ki sayfa sayfa, sevelim birbirimizi.
 
Seversek birbirimizi, kimse bölemez bizi.
Rahmetle analım hep Enver Ören Abi'mizi.
 
Türkiye okuyalım, okuyup okutalım.
Türkiye gazeteme tez abone olalım.
 
Süleyman müptelası, Türkiye gazetesinin
Öncüsü olmuştur hep doğruluğun sesinin.
 
          Süleyman Usta-Espiye Giresun
 
 
 
 
KELAMI KİBAR KİBARI KELAMEST
(Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür)
 
 
“İrade, iki eşitten birini seçmektir. Bir yerde eşitlik yoksa irade de olmaz. 1/286 [Mektûbât: 420.]
***
İnsanda iki şey vardır ki, arşta yoktur. Biri, hey’et-i vahdânî (insanda bulunan on şey), diğeri şuûru nûrun alâ nûrdur. 2/11.
***
İnsanın yaratılmasından maksat, Hak teâlâya ibâdet ve kulluk yapmaktır. 1/73 [Mektûbât: 111.]
***
Îmân-ı hakîkînin hâsıl olmasına alâmet, ahkâm-ı islâmiyye’yi yapmakta kolaylığın hâsıl olmasıdır. 1/191. [Mektûbât: 227.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.