Temizlik ve ecdada vefa

A -
A +

Dinimizde temizliğin en önemli özelliği onu ibadetlerin merkezine koymasıdır. Hiçbir Müslüman herhangi bir ibadetinden önce temizlikten gayrı olamaz. Bunun içindir ki, Anadolu’nun bir köyünde yaşayan ve İslam dininin gereklerini yerine getiren Müslüman bir köylünün temizliği ister Doğu’da ister Batı’da olsun soylu bir kimsenin temizliğinden farksızdır hatta daha ileri bile olabilir.

 

İslam dininde temizlik, ırk, coğrafya makam ve mevki ayırt etmeden herkes için geçerlidir... Dinimizde temizlik sadece kişinin kendisine dair olmamıştır. Meskenlerin temiz tutulmasına da çok önem verilmiştir. Bazı ibadetlerin yapılmasında ibadet edilecek yerin temiz olması mecburiyeti sonucunda gerek Müslümanların ibadethaneleri olan camiler gerekse Müslümanların evleri her daim temiz olmuş, temiz tutulmuştur. Aynı zamanda din, şahısların kişisel tercihlerine sosyal adalet ve hak hususlarından sebep müdahil olmuş; soğan, sarımsak gibi kokulu yiyecekler yemeyi seven Müslümanların bir başka Müslümanı ne ibadet esnasında ne de başka bir hâlde rahatsız etmemesi adına bunları engelleyici muhtelif hükümler ortaya koymuştur...

 

Tam da burada, Osmanlıyı anmazsak ecdadımıza karşı vefasızlık etmiş oluruz. Tarihte umumi hamamlara en fazla önem veren ecdadımızdır. Osmanlı Türkleri, fethettikleri her yere ilk önce irili ufaklı hamam inşa etmiştir. Sınırlarımız içinde kalan tarihî hamamların sayısına bakmak bile, bizce Osmanlı Türklerine insanlığın neler borçlu olduğunu anlatmak için yeterlidir. İslamiyet’i kabul etmesiyle Türkler, özelde Osmanlı Hanedanı, temizliğin tarihine çok büyük katkılar yapıp, bir temizlik kültürü oluşturarak insanlık tarihinde yeri doldurulamayacak bir yer bırakıp -ne yazık ki- tarih sahnesinden usulca çekilmişlerdir.

 

     Onur Genişcan

 

 

 

ŞİİR

 
     Neredesin?
 
Neredesin,
Tülün ardından günün batışını seyreden utangaç kız,
Neredesin,
Sokakta edebinden başını kaldırmayan delikanlı,
Neredesin,
Namaz vakti cep saatine bakıp camiye yollanan ihtiyar,
Neredesiniz, sokakta oynayan masum çocuklar...
Neredesin ey zaman!
Hani usulca aktığın o anlar,
Daha anlamlıydı yaşamak.
İnsanların yüzü tebessümle sıcak,
Sokaklar minik ayak sesleriyle dolu,
Teyzeler yaşmaklı ağır ağır yürürken,
Gençler kenarda saygı ile geçmesini beklerken,
Zaman ne anlamlıydı,
Zaman nasıl yavaş akmaktaydı.
Şimdi ömür tüketen onca makinayla
Sarmaş dolaş yaşamaktan,
Kendimizi görmüyoruz ki, çevremizi görelim.
Evlerde saygı sevgi yok ki,
Sokakta, dışarda insaniyet görelim...
Bir sürü kıyafetli, ama içi boş.
Kalpler sevgiden habersiz bomboş.
Fikriyat para sevgisi ile dolmuş taşmış,
Vefa, dostluk, yardımlaşma unutulmuş,
Sorsan ekranda her şey var,
İnsan ilişkilerine, dostluğa, akrabalığa ne hacet,
Bize ekran yeter, artar bile!..
 
     Amine Kübra Salar
 
 

SAĞLIK OLSUN

 

 

KÖK HÜCRE: Kök hücre son yılların en önemli sağlık pencerelerinden biri oldu. Kök hücre çalışmaları, 1960’larda hematopoetik kök hücre keşfi ile başlamıştı. 1990’lı yıllarda da bilim adamları memeli beyninde, sinir kök hücrelerini tespit etmişlerdi. Daha sonraki yıllarda ise epidermis, karaciğer ve diğer birçok organlarda kök hücrelerin varlığı, bilimsel olarak ispatlandı. Kök hücre, vücutta bulunan tüm doku ve organların oluşumunu sağlayan, gerektiği zaman onları destekleyen o dokunun hücresine dönüşebilen özel hücrelerdir. Yani diğer hücreler vücuttaki doku ve organların hücre sistematiği içinde hangi doku ve organa ait ise o doku ve organın yapısına göre hücrelerdir. Karaciğer hücresi karaciğer, böbrek hücresi böbrek, göz hücresi göz sistematiğine göre oluşmuştur. Kök hücre ise özelliği sebebiyle vücutta hangi doku ve organa hücre gerekirse o doku ve organa uygun hücre hâline dönüşebilmektedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.