Türk hamam kültürü -2-

A -
A +
Normalde oksitlenme yaşlanma ve beslenme ile birlikte olan doğal bir süreçtir. Beri yandan vücutta bir taraftan kirlenme oluşurken bir taraftan da temizlenme her zaman olmaktadır.
O yüzden bu konunun uzmanları hastalarına beslenme ve hayat tarzı için "bedenini temizleyebileceğin kadar kirlet" derler. Günümüzde bu kirlenme, vücuda alınan doğal olmayan besinler sebebiyle vücudun oksitlenme yükü o kadar arttı ki o kadar aşırı hâle geldi ki bunu bünyemiz maalesef tam temizleyemiyor.
Bazı gıdalar sağlık için zararlı olmasına rağmen alınmaya devam edilince vücutta bir toksin çöplüğü oluşur. Bu çöplüğün bir kısmını bünye temizlemeye çalışsa da bir zaman sonra bunda yetersiz kalır. Temizlenemeyen toksinler ve serbest radikal denilen atıklar mecburen vücutta dolaşımda ya da yağ dokusu içerisinde kalır… Burada en tehlikeli olanı dolaşımda bulunan zehirli maddelerdir. Bunların en kısa ve en kolay yoldan vücut dışına atılması gerekir ki kronik enflamasyon süreçleri oluşmasın…
Bizim buradaki kastımız deri ve deri yoluyla terleme ile atılan toksinlerin vücuttaki etkilerini ele almak olduğu için özellikle bunu sağlayan hamam ve hamam kültürlerine de dikkate çekmek istedim.
Özellikle köylerde veya kırsalda yaşayanlar daha iyi bilirler, çok yakın bir zamana kadar haftanın belirli günleri banyo günleri olurdu ve banyo yapılacağı günler nenelerimiz özellikle banyo yapılacak odayı çok iyi ısıtırlardı. Öyle ısıtırlardı ki neredeyse içerisini bir hamam odası hâline getirirlerdi ve orada banyo yapılır, keselenilirdi. O sıcak ortam ile bilerek bilmeyerek aslında geleneksel olarak vücudun terlemesi hedeflenir böylece derinin gözeneklerin açılması sağlanmış olurdu. Oysa günümüzde neredeyse her gün sözde banyo yapıyoruz ama aslında yaptığımız modern tarzda duş almaktır. Osmanlı hekimliğine baktığımızda dahi hamam ve banyonun ne şekilde yapılacağı genişçe anlatılmıştır. Bu yüzden banyo yapan kişiye "sıhhatler olsun" denilmiştir.
Uzman Fzt. Hakan Özdemir
 
 
 
ŞİİR
 
 
ALTINOLUK
 
Kaz Dağı’nın en yüksek yerindesin,
Havası en temiz olan bölgesindesin.
Denizi en mavi olan sahilindesin.
Çok güzelsin sen ey Altınoluk…
 
İstanbul'da hep özlenirsin…
Çanakkale'de devamlı konuşulursun.
Assos'ta her zaman görünürsün.
Çok güzelsin sen ey Altınoluk.
 
Kültürlü insanlarla hep çoğalırsın.
Dünyanın her tarafında bilinirsin.
İnsanları sağlığına kavuşturursun
Çok güzelsin sen ey Altınoluk.
 
Yeşilçam ağaçlarınla hep esersin.
Ulu zeytin ağaçlarınla devamlı gülersin.
Mavi denizinle her zaman coşarsın.
Çok güzelsin sen be ey Altınoluk.
 
Buz gibi soğuk sularınla hep akarsın.
Şahindere’nle her yeri serinletirsin.
Orada herkesi kendine hayran bırakırsın,
Çok güzelsin sen be ey Altınoluk.
 
İbrahim Sevindik - Erzincan-Kemah
 
 
 
PRATİK BİLGİLER
 
Bıçak kokusu: Balık, soğan gibi kokusu sinen maddeleri doğradıktan sonra bıçak, aleve tutulursa hiçbir koku kalmaz.
Defne: Et yemeklerine güzel koku vermesiyle tanınan defne, aynı zamanda çok iyi bir mikrop öldürücüdür. Çay gibi kaynatılıp suyu içilirse hazmı da kolaylaştırır.
Et kızartırken, üzerinde kırmızı damlacık görünürse, piştiği anlaşılır.
Kızartmalarda yağ sıçramasını önlemek için, önceden tavaya biraz tuz atmak yetişir, et kızartılırken atılırsa, sertleştirir.
Kuru üzüm: Kuru üzüm yenirse veya soğuk suya bırakılıp, tadı çıktığında su yerine içilirse asabiyeti düzeltir ve kan yapar.
Limon; kesik limonun kurumaması için, çay tabağına biraz sirke konur ve limonun kesik yeri sirke içine kapatılır.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.