Tüm dünya mağdurların, mazlumların, fakir fukaranın, garip gurebanın son umudu Türkiye... Allah’ım Türkiye’ye zeval verme. Millî gelire oranla dünyada en fazla insani yardım yapan Türkiye; iç savaş, doğal afetlerin ve yoksulluğun yaşandığı ülkelere yardım elini hiç esirgemeden uzattı. Pandemi döneminde, her ülkenin kendi başının çaresine bakmak zorunda olduğu bir süreçte 160 ülkeye tıbbi ekipman desteğinde bulunarak insanlığın vicdanı oldu.
Kahramanmaraş merkezli son yüzyılın en büyük felaketinin yıkıcı etkisinin bir devletin tek başına üstesinden gelecek kapasitesinin çok çok üzerinde olması nedeniyle Türkiye dördüncü seviyede yardım alarmı vererek uluslararası yardım çağrısında bulundu. Yardıma 102 ülke koştu. Başta kardeş Azerbaycan, Pakistan ve Katar olmak üzere hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Milletçe seferberlik ruhu ile enkazdan canlarımızı kurtarmanın telaşı ve çabası içerisindeyken; Fransız Charlie Hebdo dergisi, insanlıktan ve vicdandan uzak yıkık binaları resmederek "Tank göndermeye bile gerek yok" yazısı ve Akdeniz’de üzerinde onlarca savaş makinasını taşıyan USS George H.W. Bush uçak gemisinin bulunması da manidardır. Acaba birileri devletin de yıkıntılar altında kalmasını mı bekledi? Türkiye tek yürek oldu ve yaralarını hızlı bir şekilde sarmaya başlayınca herhâlde hevesleri kursaklarında kalmış olsa gerek. Varsın olsun. Türkiye emin adımlarla 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine kararlılıkla ilerlemeye devam ediyor.
Afetten etkilenen minik bir yavrumuz, başını kahraman Mehmetçiğimizin omuzuna koyduğu o yürekleri ısıtan görüntü üzerine Millî Savunma Bakanlığımızın paylaşımıyla sözlerimizi bitirelim.
"O baş koyduğun omuz; devlettir, millettir… Sen de geleceğimizsin, Türkiye’sin! Devlet-millet el ele yaralarımızı saracak, Türkiye’mizi büyütmeye devam edeceğiz!" Rabbim devletimize milletimize zeval vermesin... Rabbim vatanımızı ve milletimizi korusun...
Yıldırım Demirci
ŞİİR
Kudüs
Hazreti Yakub’un özlemi sokaklarında
Güzel yüzlü nebinin hoş kokusu ufkunda
Her adın geçtiğinde sıkışıyor göğsümüz
Kanlı gözyaşımızın adısın mahzun Kudüs
Hazreti Süleyman’ın tahtı var kucağında
Davudî ses işitiliyor semalarında
Küçük bir çocuk gibi üzerinde gözümüz
Vazgeçilmez davamızsın ey şanlı Kudüs
Son Resulü haber veriyordu kitabında
“İsa Rûhullah” yazılıdır duvarlarında
Kara bulutlarla kaplandı masum göğümüz
Çölleşen bahtımızın gülüsün mazlum Kudüs.
Kelimullah’ın asası asılıdır burcunda,
Zebur, İncil ve Tevrat’ın ana yurdunda,
Bâtılı yok edecek adaletli süngümüz
Hayallerimizin süsüsün sevgili Kudüs.
Bastırılmış yüzyıllık taşlar var bağrımızda,
Hasretin bitmedi son vermedin inzivaya,
Niçin kapılarını açmıyorsun küs müyüz?
İçimizde yanan sevdamızsın nazlı Kudüs.
Server-i âlem oradan yükseldi Mirac'a,
Ayağının değdiği yere canımız feda.
Gam değil, yolunda tükensin fâni ömrümüz,
Garip ümmete merhamet et şefkatli Kudüs.
Evvel kıblemizsin yüzümüzü döndüğümüz,
Zalimin zulmünden temizlemektir ülkümüz,
Ne olur yetmez mi artık ayrı düştüğümüz,
Kollarını aç bekle bizi mukaddes Kudüs.
Mehmet Tuncer
SAĞLIK OLSUN
Deride kırışıklıklar niçin olur?
Derideki kırışıklıkların yaşlanmayla elbette alakası vardır. Ancak 40- 50’li yaşlardan önce oluşan kırışıklıkların sebebi yaşlanmadan öte dengeli ve sağlıklı beslenmeyle alakalıdır. Kimi ailelerde anneanne babaannelerin yüzleri pırıl pırıldır. Bu tür ailelerin çocukları da eğer, onların yaşadığı gibi bir hayat sürerse mümkündür ki onlar gibi sağlıklı ve genç cilde sahip olacaklardır. Ancak bir insan, eğer;
*Güneş ışığına karşı gerektiği kadar cildini koruyamamışsa, *Sigara içiyorsa, *Güzelliğin bir parçası diye lanse edilen makyaj malzemelerini aşırı kullanıyorsa, *Kozmetik ürünlere dönük rastgele kişisel bakım uygulaması yapıyorsa, *Rastgele bir rejim uyguluyorsa vb. bütün bunlar derinin o muhteşem yapısını bozmaya ve onu deforme etmeye yönelik uygulamalardır.