Türklük ve Türkçe sevdalısı, üstat, yazar, şair ve mütefekkir Yavuz Bülent Bâkiler’in eserlerini, yazılarını iştiyakla, keyifle okurum. Bir kitapsever olarak, bilgilenir, hislenir, tefekkür eder; tarihimize, irfanımıza bize ait hasletlerimizin üstadın deyimiyle "ummanları dolduran" manalarına doğru seyahate çıkarım. Bu eserlerde toprağına tarihine, köklerine bağlılık; güçlü bir manevi hassasiyet, samimi Müslüman Türk duruşu kâfi derecede hissedilir.
Üstat görev aldığı 70’li-80’li yıllardaki bürokrasinin hâli pürmelalini, millî duruş hususundaki eksiklikleri, mühim vazifelerdeki insanlarımızın, idarecilerimizin haricî ve dahilî meselelerdeki bilgisizliklerini teferruatıyla anlatır. Okudukça, içiniz sızlar; memleketin kayıp yılları için hiddetlenir, hüzünlenirsiniz.
Kitaplarında okuyucuyu sürükleyen, akıcı bir dil, muazzam bir üslup, arı duru Türkçenin kullanımına karşılık ‘uydurukça’ya kararlı direniş dikkatleri celbeder. Büyük şair, yakın tarihimizin üstat ve mütefekkirleri Cemil Meriç ve Necip Fazıl Kısakürek’in ‘dil reformu’ cinayetlerine karşı verdikleri mücadeleyi günümüze taşır. Üstada göre aziz Türkçemiz bizi millet yapan en mühim vasıflarımızdandır.
Üstadın gönül coğrafyamızla alakalı ziyaretlerini anlattığı kitapları Sovyetler Birliği devrinde yazıldığı için ayrı bir hususiyet arz eder. Kendi ata yurdu Azerbaycan’ı anlatan eserinde, kardeş vatanın kıymetli şair, yazar ve mütefekkirlerini tanırsınız. Dede toprağı “Ağdam” beldesini görmeye muvaffak olunca yaşadığı bahtiyarlığı; Bakü’de misafir olduğu evdeki yaşlı hanımın Türkiye’den “üzerine Selimiye’nin ezanı okunmuş toprak” getirtmesindeki din ve hürriyet hasretini okurken gözleriniz dolar. Üstadın, Balkanları anlatan eserinde, izini sürdüğü “ecdad yadigârı” eserleri; oradaki Türklerle Üsküp’ün, Kosova’nın sokaklarındaki hasbihâllerini keyifle okursunuz. Türkistan hatıralarında Orta Asya’nın kalbi Özbekistan’ı Sovyet esaretindeki vaziyetiyle tanıtır; tarihe not düşer, bir Özbek kardeşimizin Türkiye sevgisini; o bölgeye sürülmüş Ahıska Türkü'nün Anadolu hasretini idrak eder onlarla hemhâl olursunuz.
Kıymetli yazarımızı; ülkemizin ve Türk dünyasının önemli ediplerini ancak daha çok okumakla tanıyabiliriz. Hayırlı ve bereketli ramazanlar...
Hakan Karagöz-Rehber Öğretmen
ŞİİR
EFENDİM (İLAHİ)
Aşkınla çöllerde yanarak geldim.
Adını, güllerle anarak geldim.
Canımı canana sunarak geldim.
Salat selam sana olsun Efendim.
Allahümme salli ala Muhammed
Heybeme tövbemi koyarak geldim.
Sırtımda hırkamı soyarak geldim.
Resulün yoluna uyarak geldim.
Salat selam sana olsun Efendim.
Allahümme salli ala Muhammed
Gözümden yaşları dökerek geldim.
Nefsimi gönlümden sökerek geldim.
İstiğfar duası çekerek geldim.
Salat selam sana olsun Efendim.
Allahümme salli ala Muhammed
Münevver Medine, Ravda’na geldim.
Aşkınla pişerek, meydana geldim.
Ümmete himmetin, seyrana geldim.
Salat, selam sana olsun Efendim.
Allahümme salli ala Muhammed
Aciz’im kapına himmetle geldim.
Dilimi bağlayıp hürmetle geldim.
Şefaat bekleyen, ümmetle geldim.
Salat, selam sana olsun Efendim.
Allahümme salli ala Muhammed
ACİZ-A. GÖK (SULTAN DİVANINDAN)
DUYGU DAMLASI
Oruç tutmak insanın bedenine sağlık veriyor, ruhuna incelik veriyor ve beraberinde sabretmeyi ve iftara doğru iftar pidesi kuyruğunda beklemeyi, iftar sofrasında bir tas çorba beklemeyi ve sonrasında bunlara kavuşmanın verdiği mutluluğu yaşamayı özlüyor... Normal sürede hiçbir anlamı olmayan pide alıp sıcak sıcak yeme hareketinin iftar öncesi fırın önüne gidip kuyruğa girerek alınması ve elleri yanacak kadar sıcak pidenin kokusunu burnuna çeke çeke evinin yolunu tutması insana büyük bir mutluluk katabiliyor...
Hele bir de iftar vermenin sevinci... Bir yakınına bir sevdiğine iftar vermemin sevinci eğer bir mutluluk ise, tanımadığın da olsa bir fakire bir kimsesize bir yetime iftar vermenin sevinci ve mutluluğu bin oluyor... O hazzı bir tattığında günler hiç bitmesin her akşam iftar olsun, her akşam Rabbim imkân versin de imkânı olmayanlara iftar vermeye beni vesile kılsın diye dua ediyor... Ramazan sadece bir ay değil hayata anlam katıyor, değer katıyor... Ayşe Güzey