Nasreddin Hoca, 1208 yılında Akşehir’in Hortu köyünde doğmuş. Güldürürken düşündüren mizah sohbetleriyle, tarihin eskimeyen bir şahsiyeti olmuş büyük bir âlimdir. Her yaşın her zamanın kıymetli söyleşileri ile ondan aldığı nasihatler bizlere zaman zaman yol yordam olmuştur. ‘Ye kürküm ye’ anlatımı da bunlardan bir tanesi. Şöyle ki zamanın ileri gelenlerinin yapmış olduğu bir toplantıya davet edilmesi ve günlük elbisesiyle iştirak ettiğinde değer görmeyi bırakın, içeri alınmaması; bunun üzerine, sandıktan kürkünü çıkarıp tekrar gittiğinde büyük hürmet görerek, masanın başköşesine buyur edilmesi ve efsane son hamlesi, en nefis yemekler ikram edildiğinde kürkünün kolunu çıkarıp yedirmeye çalışması...
Bu öyle bir hayat dersidir ki, hiçbir kitapta bulamazsınız. Şimdiki zamanımıza baktığımızda, aslında biz bu sahneyi hep oynuyoruz. Ama kürkümüze yemek yedirmiyoruz. Çünkü Nasreddin Hoca’nın o ilmi, irfanı yüreği bizlerde yok. O topluluğa uydu, istedikleri dili konuşarak kürkünü giydi ve onlara en alıcı noktada hayat dersini verdi. Siz bana değil, kürküme iltifat ettiniz, ikramınızı da o hak ediyor dedi. Bize yapılan ikramlar veya bizim yaptığımız ikramlar acaba kimi hak ediyor?
Şimdilerde herkes samimiyet arayışındayken, kendi samimiyetimizi sorguluyor muyuz? Gelin biz Nasreddin Hocanın nasihatine kulak verelim ve kürkler için bir şey yapmayalım. Allah rızası için insanlık için bir şeyler yapmaya gayret edelim. Bunu yaparken de etrafımızda kürkümüz için dönenlerin farkında olup sahte ilgilerine de kanmayalım. Samimiyet her hâli ile kendini belli eder. Bu hadisenin bize verdiği en önemli derslerden biri ise kılık kıyafet, makam, şöhret, saltanat gibi inişi çıkışı belirsiz ve geçici olan bu durumlara göre insanlara davranmamalı, değer kavramını buna göre ayarlamamalıyız. Din, ırk, mezhep, renk vs. fark etmeden insan olunduğu için değer vermeli ve saygı duymalıyız. Sonuçta her birimizin yaratıcısı Hazreti Allah’tır. Allah için diye bir kavram vardır. İşte her şey O’nun için olmalı... Sevgi, saygı ve huzurda kalın.
Sevda Yerinde
Melas: Şeker üretilirken artan yan ürün. Fransızca mélasse yani “şeker şerbeti, pekmez” anlamına gelen sözden dilimize geçmiş. Melas şeker kamışı ve şeker pancarı üretiminde fabrikasyon sırasında atık olarak elde edilen geri alınamayan son kıvamlı şurup veya sıvı. Oldukça yüksek şeker oranına sahip bu ham madde ekmek mayalarında ve yem sanayinde temel ham maddelerden biri olarak değerlendiriliyor. Her ne kadar vitamin ve mineralleri barındırsa da şeker içeriği oldukça yüksektir. [Yusuf Hebu]
Zamanin hastalığı olmuş ye kürküm ye Allah kurtarsın. Kalemine kuvvet.