Dünya üzerinde olup biten her şey yenilikçilik için yeni birer araçtır. Aslında hepimiz belli ölçülerde yenilikçiyiz. Yenilik için entelektüel sermaye ve ikna gücü önerilir hep. Mesela bir ürünün reklâmını yapıyorsam, amacım sana o üründen bir tane satmak olmaz. Amacım senin o ürünle bütünleşebilmeni sağlamaktır denilir.
Hiç alakasız gibi bir firmanın büyük bir maç sponsoru büyük bir haber öncesi ortaya çıkan markası aslında o olağanüstü olaylara kilitlenen milyonların beyinlerine yansıtılan bir imaj olarak sunulur. Haksız da sayılmazlar…
Siz insanlara istediğiniz kadar kitap okumanın faydasından söz edin, ama başkaları insanların eline tutuşturacağı bir telefona yüklediği programlarla onun kısa yazışmalar ve video paylaşımlar, meraklı oyunlar vb. dünyasına çektiğinde size göre onlar daha yenilikçi olarak öne geçecek ve hedef kitlenizi avucunun içine alacaktır…
Siz bildik alışıldık alışveriş için kafa yorarken bir başkası veya başkaları reklamcıların sloganı olan “göğü pazarlama” sözünü hayata geçirecek ve dünyayı bir kez de sanal olarak paylaşacaklardır… Ensenizde bir gölge gibi sizi takip etmeye benzer şekilde yeriniz, yurdunuz, eviniz barkınız araziniz neyiniz varsa sanal âlemde bir başkası tarafından satılıp alınabiliyor ve siz bundan habersiz kalıyorsanız, kendinizi yenilikçi olarak ne kadar sayabilirsiniz?
Bundan daha acı ve üzüntü verici olanı söyleyeyim mi? Bu yenilikçilerin peşinden koşturup dururken onların ürünlerini alıp kullanabilmeyi, yaptıkları programları çalıştırabilmeyi, o programlara sahip ürünleri satın alarak “bende bak nasıl bir ürün var?” tarzı olmayana hava atma pozlarını yenilikçilik sayıyor olmamız… Oysa önde gidenin ardından koşmak ve onu yakalamaya çalışmak değildir yenilikçilik. Kendine istikamet çizebilmek ve kendinde var olan kendine ait olanı koruyup, çağın şartlarına ve konjonktürüne uygun hâle getirebilmektir.
Ömer Reşat Altınok
ŞİİR
Hoş geldin ya ramazan
Hoş geldin hanemize hoş geldin ülkemize
Tövbe kapılarınla huzur getirdin bize
Manevi hava verdin bu güzel ülkemize…
On bir ayın sultanı hoş geldin ya ramazan
Sahurun tadı başka, iftarın ayrı bir zevk,
On bir aydır yolunu bekliyorduk bizler hep.
Bin aydan hayırlı gece şükre olur sebep
On bir ayın sultanı hoş geldin ya ramazan
Teravih sahuru iftarını özledik.
Cennet kokusu sende hep yolunu gözledik.
İlahi rahmetine kavuştuk neşelendik,
On bir ayın sultanı hoş geldin ya ramazan.
Oruç tutun sıhhat bulun diyor yüce Allah.
İslam’ın beş şartından biridir yerin billah
Affımızı dileriz, affeder yüce Allah
On bir ayın sultanı hoş geldin ya ramazan
Edille-i şeriyye tümünde sabit oruç
Bütün Müslümanlara imanla sabit oruç
Süleyman inanıyor rahmetle sabit oruç
On bir ayın sultanı rahmet ayı ramazan
Süleyman Usta-Espiye/Giresun
GÜZEL YURDUMUZ
AMASYA- GÜMÜŞHACIKÖY: Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, arpa, baklagiller, tütün, ayçiçeği ve kendirdir. Akarsu boylarında elma ve sebze yetiştirilir. Hayvancılık ilçe ekonomisinde önemli yer tutar. Yaylalarda koyun, düzlüklerde sığır beslenir. Tavukçuluk ve arıcılık gelişmiştir. İlçe merkezi, Samsun'u Ankara ve İstanbul'a bağlayan kara yolunun 3 km güneyinde Tersakan Çayı kıyısında yer alır. İl merkezine 68 km mesafededir.
Gümüşhacıköy’ün keşkek kültürü çok meşhurdur. Bayramların en önemli özellikleri arasında, ailenin bir araya gelmesini sağlar...
Bayramda keşkek yemek gelenek hâline gelmiştir. Bayram namazından çıkanlar, namaz çıkışında odun fırınına bir gün önceden verilen çömleklerini alır ve evlerine giderler. Eğer keşkek çömleği eve yakın mahalle fırınlarına konulmuşsa, erkekler bayram namazından gelene kadar evin hanımları keşkek çömleklerini getirirler.