Bir profesör ağabey bir sohbette demişti ki: Eğer yeniden dünyaya gelsem, yine hekim olmak isterdim. Parası bol olduğu için cerrah olduğum için, itibarlı bir meslek olduğu için filan değil… Evet, onların da önemi var ama asıl sebep başka…
-Nedir?
Çünkü bu mesleği hakkıyla yapan bir kimsenin cenneti yani Allah’ın rızasını kazanması çok kolay da o sebepten… Bir hastayı iyileştirdiğinizde onun can u gönülden size “Allah sizden razı olsun” demesi gerçekten indi ilahide yani Allah katında karşılık buluyor…
O an düşündüm… Gerçekten de bu meslek hakkın rızasına kolay erişilebilecek bir meslek ama bir o kadar da kul hakkına dikkat edilmesi gereken bir meslek…
Çünkü insanlar sağlığıyla ilgili size geliyorlar. Siz onlara ne önerirseniz uyguluyorlar… O hâlde sizin sorumluluğunuz o insanın sağlığı kadar büyük ve önemli değil mi?
Bu arada cerrah olan ağabeyimiz diyor ki:
Ama enteresan bir şey daha var… Aynı tedaviyi uyguladığınızda aynı rahatsızlıktan mustarip olan ve uygulanan tedaviyle iyileşmeleri lazım gelen iki hastadan birisi iyileşiyor, bize dua ediyor… Diğeri ise bizi sorumlu tutmamakla birlikte -çünkü ona da gereken özeni gösterdiğimizi biliyor- kendisinin iyileşemediğini belirtiyor… İşte bu bizi kahrediyor?
“Neden?” diyoruz kendi kendimize… Neden o iyileşti de bu iyileşemedi? Neden her ikisine de aynı hassasiyeti gösterdiğimiz hâlde birisi iyi oldu birisi olmadı? İşte bugün bütün dünyada sağlık profesyonellerinin cevabını aradığı soru bu?
Aynı tedaviler uygulandığı hâlde niçin insanlardan bazıları iyileşirken bazıları sonuç elde edemiyor… Bu konuda tecrübeli hekimler diyor ki: Konfeksiyon tip tedavi olmaz… Yani herkese aynı tedavi olmaz… İnsan bir dünyadır ve her insan kendine özel bir bünyeye sahiptir...
Bu tespit o kadar önemliymiş ki… Bugün televizyona çıkıp konuşan belli başlı sağlık profesyonellerinin insanlara neleri yiyip neleri yememesi gerektiği konusunda yaptıkları önerilerin insan sağlığı için bazen ne kadar yetersiz ve hatta anlamsız kaldığını da görmüş oluyoruz...
Uzm. Fzt. Hakan Özdemir
ŞİİR
“Kitap”
“El”de “kitap”, “cep”te “kitap” olmalı;
Bir “oku”sun, on biri de “dinle”sin!..
Herkes “ev”de, raf-raf “kitap” bulmalı…
“Gözler” görsün, “akıl” bunu “mimle”sin;
“Nefs” ezilsin, kalbler “namâz” kılmalı…
“El”de “kitap”, “cep”te “kitap” olunca;
“Akıl” “ilmi”, arayıp da bulunca;
İnsan “kul”dur, kul “Resûl”e uyunca…
“Nefs” ezilsin, kalbler “namâz” kılmalı;
“Cami” güler, “yaşlı-genci” dolunca…
“El”de “kitap”, “cep”te “kitap” her zaman;
“Mesaj-mesaj”, zaman yiyor “elaman!..”;
“Şeytan” tayfa, topluyor hem “eleman”…
“Nefs” ezilsin, kalbler “namâz” kılmalı;
“Rab” hoşnuttur, duâ-niyâz “dilemen”…
“El”de “kitap”, “cep”te “kitap” “alâmet”;
“Câhil” çoksa, kopar o gün “Kıyâmet”;
“İlim-teknik”, atalarda “kerâmet”…
“Nefs” ezilsin, kalbler “namâz” kılmalı;
KAYIKÇ’Ali, “sabrın sonu selâmet”…
Ali Kayıkçı-Samsun
BİTKİLERİN DİLİNDEN
ELMA: Elma sanılandan daha faydalı bir meyvedir. Hatta her öğünden sonra elma yenmesini bile tavsiye edenler vardır. İçerisinde birçok mineral ve vitamin bulunduran elmanın bazı faydaları şöyledir:
Elma doyurucudur ve bu bakımdan zayıflamak için mükemmel bir meyvedir. Düşük kalorili olduğu için şişmanlığı önler, kan şekeri düzeyini ve yüksek tansiyonu olumlu etkiler. Bağırsakta bakterilerin çoğalıp azalmasını ayarlar ve kabızlığı önler. C vitamini sebebiyle soğuk algınlığı ve virüslere karşı vücuda güç verir. Isırarak yenilen elma çoğu zaman dişlere fırçalama etkisi yapar. Çünkü elma çiğnenirken dişlerin arası çok iyi bir şekilde temizlenir. Elmadaki etkili maddelere yeni keşfedilen "Phenylalanin" de eklenmiştir. Bu madde, vücutta bulunan ve kalbin çalışmasında destek olan Q enzimini faaliyete geçirir. Sağlığınız konusunda doktorunuza danışınız.