Hayat ve zaman Cenab-ı Allah’ın kullarına eşit olarak verdiği bir imkândır, bu hayat ve zamanı iyi veya kötü kullanmak kulun cüzi iradesindedir. İnsan ne kadar zamanını iyi geçirse de yine de çevrenin çarşı, pazarın, sokağın, okulun ve sosyal medyanın, kötü hâl ve tavırlarında insanlar etkileniyor.
Hani bir atasözünde deniliyor, üzüm üzüme baka baka kararır. Küçüklüğümde ailem hayvancılık da yapıyordu onun için çok sığır at koyun keçi baktım. Yine bir atasözü var ya; "Hayvanı hayvanın yanına bağlarsan ya huyunda ya da tüyünde alır..." Hakikaten bazı hayvanlar sakin zararsız sevecen olurdu o hayvanı birkaç gün huysuz bir hayvanın yanına bağlayınca; o sakin hayvan da huysuz olurdu... Bunu defalarca denemiştik.
Yaşadığımız şu anki atmosfere bir bakın iyilik yapan da var kötülük yapan da var, ama maalesef kötülük hızla yayılan bir mikrop gibi hızla dağılıyor ve insanlar da hayvanat da tabiat da bu yayılan hastalıkta az çok hissesine düşeni alıyor.
Eskiden genç çiftler bayramlarda büyüklerini ziyaret ederlerdi herkesin evinde bayramın manevi huzuru olurdu, aile büyüklerinin ellerini öpüp hayır dualarını alırlardı. Şimdi ise sahillerde, otel sahiplerinin elini öpüp memnun ediyorlar.
Türkiye de neredeyse evlenenler kadar boşananlar var, nerdeyse örf âdetlerimize uygun giyinen kalmadı. Dünyanın çoğu milletlerini gördüm ve sohbet ettim inanın... Şunu iddia ediyorum; bizim kadar inanç ve kültür erozyonuna uğramış, asimile olmuş başka bir millet bulamasınız...
Bir kötü akım başladı mı, bu yayılan kötü davranışlarda iyi insan da kötü insan da bu kokudan etkilenir üzerlerine siner. Çünkü hepimiz dünya denilen bu küçük gezegende aynı gemide hep beraber yolculuk yapıyoruz. Gemi su aldı mı herkes etkilenir. Oysa herkese kısa denilecek bir ömür biçilmiş, zamanı geldi mi bu dünyadan alıp götürülüyor. Cenab-ı Allah’ın kullarına verdiği eşit zaman mefhumunu onun rızasına uygun geçirmek lazım. Kaybettiğimiz malı parayı geri kazanabiliriz ama geçen zamanı tekrar geri getiremeyiz.
Orhan Yavuz Ejder
Kendimden çok sevdim
Öyle şaşkın şaşkın bakma yüzüme
Seni ben kendimden daha çok sevdim
Riya cila yoktur inan sözüme
Seni ben kendimden daha çok sevdim
Leyla'dan üstün ilkeli kadınsın
Saygıda kusursuz bilge kadınsın
Dik duruşlu hoşgörülü kadınsın
Seni ben kendimden daha çok sevdim
Benzeri bulunmaz tabloluk resim
Bu dünyada yoktur böyle bir cisim
Kalbime kazınmış "cennetlik" isim
Seni ben kendimden daha çok sevdim
'Nöbetçi'nin bitmez serveti sensin
Kırk dört yıllık geçmiş gerçeği sensin
Mutluluğu aşı ekmeği sensin
Seni ben kendimden daha çok sevdim
Nöbetçi Şair (Şahin Ertürk)
METANET: Metin olma, dayanma, dayanıklılık, sağlamlık.
EVSAF: Nitelikler, vasıflar, özellikler.
TEMAYÜL: 1. Bir tarafa eğilme, meyletme. 2. Eğilim. 3. Ruh bilimi, yönseme. 4. -mecaz anlamında- Bir kimseye veya bir şeye ilgi duymak.
ATALET: 1. Tembellik 2. İşsiz olma, işsiz kalma. 3. Fizikte süredurum.
TEVESSÜL: Elde etmek istenilene ulaşmak için birini ve bir şeyi aracı yapma.
TAHKİM: 1. Sağlamlaştırma. 2. Hukuk’ta anlaşmazlıkların hakem yoluyla çözülmesi yöntemi.
TEREDDÜT: 1. Kararsızlık. 2. Duraksama.
TEBERRU: Bağış.