Zihnimizi bilgisayar gibi düşünürsek her bilgisayarın işlem kapasitesi vardır. RAM denir. Bilgisayarda ne kadar çok iş yürütülüyorsa, RAM o kadar fazla kullanılıyor ve bilgisayar da o derece yavaşlıyor demektir.
Beynimiz de düşünme, hatırlama, analiz etme gibi faaliyetleri ile tüm bilinçaltı süreçlerinde kullanılır. Beynin fonksiyonlarını maksimum verimlilikle yerine getirebilmesi için serbest ve özgür kalması, başka işlerle meşgul olmaması gerekir. Ancak ne yazık ki beynimiz her istediğimiz anda uygun olmaz. Beynimiz ıvır zıvır konularla meşgul olur. Bu ıvır zıvır düşünceleri aynen bilgisayarın RAM’ı yavaşlatan program veya uygulamalar olarak kabul edebiliriz.
Beynimizi berrak hâlde tutmak ve de istediğimiz anda bizi doğru karar vermeye yönlendirecek düşüncelerin oluşmasını basit uygulama ile mümkün hâle getirebiliriz. Nasıl mı?
Öncelikle bir kâğıt ve kalem alıp aklınıza ne geliyorsa yazın. Abartmıyorum, gerçekten her istediğinizi yazabilirsiniz. Eğer ne yazacağınıza karar veremediyseniz “Ne yazacağımı bilmiyorum” diye bile yazabilirsiniz. Gördüğünüz gibi gayet basit. Bunu 10-15 dakika hızlı bir şekilde zihniniz rahatlayana kadar sürdürün. Rahatlama süresi kişiden kişiye değişir. Bu egzersiz, zihninizdeki ıvır zıvırı başka bir yere transfer etme konusunda yazmayı aktif bir metot olarak kullanır. Ne kadar hızlı yazarsanız, zihninizdeki temizlenme o kadar hızlı olur.
Kendinizi zihinsel olarak tıkanmış hissettiğinizde, yeni bir şeylere yoğunlaşmak zorunda kaldığınızda, yorgun hissedip de yapmanız gereken işler olduğunda bu tekniği uygulayabilirsiniz. Böylece 15 dakika içinde zihninizi arındırıp yeni bir işe başlamaya hazır hâle gelirsiniz. Bu egzersizi ne kadar çok yaparsanız, zihniniz o kadar çok ıvır zıvır düşüncelerden kurtulur ve o kadar iyi temizlenir. Zihninizi daima arınmış tutmak kolay değil. Tam arınma için bu egzersize süreklilik kazandırmalısınız.
Nurettin Bozan-Eskişehir
Depremzedenin gözünden
Bir gece ansızın kaldım uyurken göçük altında,
Nefesim daraldı birdenbire betonların arasında
Kendimden önce ailemi düşündüm iyi mi acaba
Saatler geçtikçe yatıyorum sanki ölüm uykusuna.
Yaralı bedenimle bağırıyorum sesimi duyan yok mu!
Ne kadar çabalasam da kurtaramıyorum kolumu
Artık hissetmiyorum bacaklarımı nedir son durumu
Açlığım ve susuzluğumdan kaybediyorum şuurumu.
Nihayet taşı oynatınca gördüm abimin ölü bedenini
İçim kan ağladı o an her şeyimle diledim ölebilmeyi,
İsterdim sımsıkı sarılıp onu çok sevdiğimi söylemeyi,
Vazgeçtim artık yaşamaktan yok bu acının bir örneği.
64 saatten sonra kazılan tünelden biri elini uzattı,
“Korkma biz geldik seni kurtarmaya” deyip çıkarttı.
Çıkmıştım ama ruhum tek başına öylece kalakaldı,
Enkazda bırakmıştım sevdiğim her şeyi artık yalnızdım.
Hakazim
KÂŞGARLI MAHMÛD: İlk Türk dil bilginidir. Hayatı hakkında bilinenler pek azdır. Ortaya koyduğu eserleri ile Türk diline büyük hizmet etmiştir. On birinci yüzyılda Karahanlılar Devleti'nde yetişmiştir. Meşhur eseri Dîvânü Lügati’t-Türk’ü Halîfe Ebü’l-Kâsım Abdullah bin Muhammedü’l-Muktedi bi-Emrillah’a 1072 yılında sunmuştur. 1071-1077 tarihleri arasında Bağdat’ta bulunmuş, Türk dili ve kültürünün Arap dünyasına tanıtılmasında büyük rol oynamıştır. Buradan hareketle Kâşgarlı Mahmûd’un 1025 yıllarında doğup 1090 yıllarında öldüğü ve 11. yüzyılın ilk üç çeyreğini yaşadığı sanılmaktadır.
Kâşgarlı Mahmûd, mensubu bulunduğu milletin toplum ve kültür hayatına eğilmiş, bu uğurda Türk illerini adım adım dolaşmıştır. Zaten devrinde Müslümanlığı kabul eden ve ilk Türk devleti olan Karahanlılar, Türkçeyi devletin resmî dili hâline getirmişlerdir. Onun bu başarılarında, devletin de yardımcı olması ve bu gibi kültür teşebbüslerini desteklemesi rol oynamıştır.