İhanetleri aşa aşa…

Sesli Dinle
A -
A +

Sayın Erdoğan, 2010’dan bu yana hemen her konuşmasında 2023’ü işaret edip “Aşacağız” diyordu.

 

Bu arada önüne çıkan badireleri de aşması gerekiyordu tabii.

 

Siyasete çekilen kaset operasyonları, görüşme kayıtları sızdırılarak, devleti sıkıştırma çabaları…

 

     ***

 

MİT’e yapılanlar mesela…

 

Artık kamuoyu hiç konuşmuyor, hatta unutulup gitti maalesef.

 

Ülkemizin ordusuna, yargısına sızmış hainler, kendi istihbarat kurumumuzun Suriye’deki Türkmenlere yolladığı silah dolu tıra, köpeği oldukları ABD ve öteki Batı ülkeleri adına operasyon yaptı, hem de kendi topraklarımızda.

 

Siz hiçbir ülkede böyle rezalet duydunuz mu?

 

Bizde oldu.

 

2010’da FETÖ’nün kaset operasyonuyla CHP koltuğuna oturan ve şu an muhalif masanın Cumhurbaşkanı adayı olan kişi de var gücüyle bu ihanetin savunucusu oldu.

 

Sonra öğrendik ki, basın yoluyla bu ihanetin devamı için de aracılık yaptığına dair önemli ipuçları var kendisinin(!)

 

Nitekim eski gazeteci vekili Enis Berberoğlu’nu yaktı, kendisi siyasi pozisyonunun avantajıyla yargılanmaktan kurtuldu.

 

Bu da maalesef, siyasetçiye dokunamayan Türk adaletinin eksikliği.

 

     ***

 

FETÖ’nün, ele geçirmeye çalıştığı MİT’e yaptıkları sadece bu kadar mıydı?

 

'Tır'dan önce, müsteşara operasyon yapmışlardı hatırlayın.

 

Önce Hakan Fidan’ı, ardından aynı saatlerde ameliyata girecek olan Başbakan Erdoğan’ı tutuklama planı için harekete geçen, en son 2019’da Yunanistan’a kaçarken yakalanan FETÖ’cü savcı Sadrettin Sarıkaya’yı bugün konuşan yok ne yazık ki!

 

Geçenlerde sosyal medyada bir hesap hatırlatmış, altındaki yorumlara baktım…

 

Operasyonu çeken FETÖ’cüler “Bu hikâyeleri nereden uyduruyorsunuz?” diyor, kendini akıllı sanan bilumum cahil muhalif de peşlerinden gidiyor!

 

Hoş, nesine şaşırıyoruz; Pensilvanya ve siyasetteki ayakları(!) 15 Temmuz’u bile Erdoğan’ın kendi kendine yaptığını iddia etti, bu akılsız güruh o gün de aynısını yapıp, FETÖ’cülerin çanağından beslendi.

 

Bir ortadaki gerçekler var, bir de inatla görmek istemeyen zombiler!

 

Sosyal medyayı yönetenlerin, aklını alıp köleleştirdiği ilk modeller bunlar olsa gerek…

 

Teknolojiyle gelecekteki kuşakları tahakküm altına alacaklarına inanmakta zorlanıyoruz ya, işte apaçık canlı örnek.

 

Neyse...

 

     ***

 

Erdoğan, 2012’de ameliyata girdiğinde MİT Müsteşarı tutuklanmış, sağlam kalan tek yer ele geçirilmiş, gözünü açtığında Adnan Menderes gibi elleri kelepçelenmiş olacaktı.

 

Nitekim, FETÖ’cü savcı “Dönemin Başbakanı” ibaresi ile iddianamesini bile hazırlamıştı!

 

2013’teki Gezi ve 17/25 Aralık darbe girişimlerini biliyorduk ama 2014’te Erdoğan tarafından Başbakanlık koltuğuna oturtulan Ahmet Davutoğlu’nun, siyasi darbe peşinde olduğuna çok sonra uyandık.

 

     ***

 

7 Haziran 2015 seçimleri sonrası Davutoğlu-Kılıçdaroğlu ikilisini hatırlayın.

 

Önce konduramadık Davutoğlu’na…

 

Sonra baktık, ciddi ciddi iş tutuyor Kılıçdaroğlu’yla.

 

O Kılıçdaroğlu ki, MİT’e operasyonlar, Gezi, 17/25 darbe girişimleri ve ses kayıtları dâhil, FETÖ’nün siyasetteki sözcüsü hatta başaktörü olmuş, FETÖ’cülerle aynı cümleleri Meclis kürsüsünde okumuş, hatta yetmiyormuş gibi hazırladıkları ses kayıtlarını TBMM çatısı altında Türkiye’ye dinletmiş biriydi oysa!

 

Davutoğlu-Kılıçdaroğlu ikilisinin planını Erdoğan ve Bahçeli bozdu.

 

İktidar hesapları tutmayan CHP ve HDP ile ‘emir aldıkları odaklar’ misilleme yapıp, Türkiye’yi kan gölüne çevirdi.

 

     ***

 

Çukur-hendek olaylarını hatırlayın.

 

793 asker ve polisimiz şehit oldu.

 

Terör örgütünün bombalı tuzaklarında hayatını kaybeden sivillerle birlikte vefat sayısı 1200’ü aştı.

 

Bugünkü muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı, Türkiye’yi fiilen bölmeyi amaçlayan çukur hendek kalkışmasında da devletin tam karşısında yer aldı.

 

Terörle mücadelede askerin-polisin elini güçlendirecek yasanın çıkmaması için CHP elinden geleni yaptı.

 

Bunları unutmayın ki, yarın ne yaşayacağınızı bilesiniz.

 

     ***

 

15 Temmuz’u hiç demeyin zaten…

 

O gece tank ve zırhlılarla yolları kesen FETÖ’cülerin, bugünkü Altılı Masa Cumhurbaşkanı adayı dışında hiç kimseye yol açtığını duydunuz mu?

 

Rivayet o ki, kendisi Yeşilköy’deki havalimanına indiğinde darbenin başladığını duyup şaşırmış…

 

Bir ara medyada “Gece olmayacak mıydı?” diye tepki verdiği anlatıldı, yazılıp-çizildi ama sonra bu bilgi de kayboldu.

 

Bu doğru olmasa bile, tankların kendisine yol açması yetmez mi?

 

Haydi bunu da boşverin…

 

Darbe bastırılınca, kendilerini aklamaya çalışan bukalemun örgüt FETÖ’cülerle ağız birliği yapıp “Kontrollü darbe” yalanını yayması az şey mi?

 

     ***

 

Bakın daha sınır ötesi operasyonlara, Libya, KKTC gibi ülkelerle yaptığımız millî anlaşmalara karşı gösterdiği tavra değinmedim bile.

 

Bunlara karşı Türkiye’nin millî menfaatleri, hem içeride, hem dışarıda gelişip güçlenmesi adına bütün gücünü ortaya koyan Erdoğan, badireleri aşa aşa şimdi büyük finale geldi.

 

İki taraf da söylüyor, hatta dünya medyası ve küresel aktörler de açık açık ifade ediyor;

 

2023 bir kader seçimi…

 

Neticesi sadece Türkiye’yi değil, dünya siyasetinin, ekonomisinin, ülkeler arası münasebetlerin gidişatını etkileyecek.

 

Türk Devletleri Teşkilatı, şimdiden ayakları titretmeye başladı, baksanıza.

 

Bakın, bu umutla Afrika ülkeleri bile kafa tutmaya başladı sömürgeci Batı’ya.

 

Buna karşılık Yunan da umutlandı; “Muhalefet kazanırsa artık endişe etmemize gerek olmayacak” diye konuşuyorlar.

 

Muhalefetin adayından en çok umutlanan ve sevinen ise açıklamalarından anladığımız kadarıyla Kandil’deki elebaşları.

 

Pensilvanya bile onlar kadar hoplamıyor, belli ki fena sıkışmışlar!

 

     ***

 

Her neyse…

 

Sonuçları sadece Türkiye için değil, dünya için bu kadar önemli bir seçime artık bir buçuk ay gibi bir zaman kaldı.

 

Erdoğan’ın da, rakibinin de bugüne kadar ne yaptığı ve ne yapacağı ortada.

 

Türkiye intihar mı eder, yoksa Türk asrını başlatacak mührü mü vurur, kendi bilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.