Kenan Işık uyansa… -2-

Sesli Dinle
A -
A +
(Dokuz senedir komada olan sanatçı Kenan Işık’ın, bugün gözlerini açsa nasıl bir Türkiye göreceğine kaldığımız yerden devam edelim…)
 
Türk’ün “Çin seddine kadar uzanan” kızılelması neydi?
Türk devletleri birliği.
Gerçek olmuş.
Türk Devletleri Teşkilatı kurulmuş, hatta merkezi İstanbul’daymış.
Osmanlı’dan bu tarafa ilk defa kardeşler ekonomik, siyasi, kültürel birlik oluşturmuş –ki buraya KKTC ve Macaristan da gözlemci olarak katılıyormuş.
Çehresi o kadar değişmiş ki Türkiye’nin…
Gezi olaylarının bir numaralı hedefi, lüks ve konforun zirvesi İstanbul Havalimanı çoktan bitmiş, tam da korktukları şekilde Avrupa’nın merkezine dönüşmüş.
Yüksek hızlı tren Doğu’ya uzanmış, İzmir otobanı bitmiş, denizin altından araçla geçme hayalimiz gerçekleşmiş, değil İstanbul’a üçüncü köprü, İzmit körfezi, Çanakkale boğaz köprüsü bile yıllardır kullanılır olmuş.
     ***
Bir de Togg diye bir şeyden bahsettiler, hâlen uyanamadım sandım.
 
Geleceğin teknolojisine uygun yerli elektrikli otomobil yapmışız en iyisinden, kullanmaya bile başlamışız.
 
Katı yakıtlı motor “Devrim”ini kaçırdık diye üzülüyorduk ama, anlaşılan bu defa ıskalamamışız.
 
Hem de bunca şeyi bir yandan terörle mücadele, öbür yandan dünyada olanlarla baş etmeye çalışırken yapmışız.
Dünyada da az-buz şey olmamış.
 
Covid diye bir virüs çıkmış, milyarlarca insan aylarca eve kapanmış, hatta evde bile maskelerle dolaşmış.
En gelişmiş ülkeler kamyonlara ceset istiflerken, Türkiye yepyeni hastaneleriyle bu badireyi de başarıyla atlatmış.
Mevzu sadece sağlık da değilmiş ki…
 
Ekonomi durmuş, iş dünyasını devlet para desteğiyle ayakta tutmuş.
 
Daha bunun yaraları sarılmamışken, bu defa Rusya-Ukrayna savaşı çıkmış, Türkiye savaşa zorlanmış.
 
Neyse ki aklı başında liderimiz varmış da, dengeli siyasetle değil savaşa girmek, barışa öncülük eden ülke olmuşuz.
     ***
Bunca şeyin ekonomimizi yıpratmaması beklenmez elbet, pahalılık çok can sıkmış.
 
İyi olan şu ki, eski krizler gibi fabrikalar, iş yerleri kapanmamış, tam aksine üretim de, ihracat da katlanarak artmış.
Diyorlar ki, organize sanayi bölgeleri yetmiyor, yeni yeni sahalar açılıyor.
 
Değil işsizlik, işçi bulamama derdimiz varmış.
Meslek liseleri harıl harıl bu ihtiyaca cevap verecek gençleri yetiştiriyormuş.
 
Devlet, her kesimi rahatlatacak adımları atmış, enflasyonun üzerinde zamlar yapmış.
 
Böyle bir ortamda vergi artışı olması gerekirken, aksine vergileri düşürmüş, iki bin liranın altındaki borçları silmiş, hatta milyonları rahatlatacak EYT’yi bile çıkarmış.
     ***
Türkiye, bütün badireleri atlatıp, yeni yüzyıla yelken açma heyecanı yaşarken, öyle büyük bir yıkım yaşamış ki, yürek dayanası değil.
 
6 Şubat’ta, Kahramanmaraş’ta 1999 Marmara depreminden on kat daha büyük üst üste iki depremi aynı gün yaşamış.
Sadece Maraş değil, Hatay, Malatya, Gaziantep, Adıyaman, Osmaniye, Adana, Diyarbakır gibi 11 şehrimizi yıkmış ya da büyük zarar vermiş bu deprem.
 
Dile kolay, koca koca şehirler yerle bir olmuş.
Kiminin yüzde 75’i, kiminin yarısı yıkılmış, yeniden yapılacakmış.
 
Buna hangi devletin gücü dayanır?
 
Yine de büyük felakete rağmen devlet-millet el ele olmuş, yaralarını sarmaya başlamışız.
 
Artık öyle güçlenmişiz ki, bir yıl içinde çoğu vatandaşımızı yeni evlerine taşıyacakmışız.
 
Başta İstanbul gibi illerde yeni felaketlere karşı vatandaş daha bilinçlenmiş, kentsel dönüşüme karşı inat ve muhalif istismar kırılmış…
 
Dönüşümün yarısını devlet karşılıyor, kalanına çok uygun şartta kredi imkanı sunuyor, 5 bin liranın üzerinde kira yardımı yapıyor, TOKİ evleri iki yılda teslim ediyormuş.
Umudum arttı, asırlık problemimiz, bu defa bitiyormuş.
     ***
Dünya dert, sıkıntı yeri…
Bizimki de, düşmanımızın çokluğundan daha fazla.
Hem dertsiz ülke mi var, Allah aşkına…
 
İşte en kibirlileri pandemide tel tel dökülmüş, çökmüş hepsi.
Her evde bile ne sıkıntılar varken, koca ülke, hele hele bizim gibi ateş çemberinin içindeyse illa ki problemler yaşar.
Suriye’de Batı’nın çevirdiği tezgahların ihalesinin, neticede üstümüze kalması gibi.
 
Baksanıza, o da boşuna değilmiş, sınırımızda PKK’ya devlet kurdurmaya çalışmışlar, hâlen de umutlularmış.
 
Neyse ki, Türkiye’nin rotası düzgün, çok da yol almış.
Önemli bölümde güvenli bölgeleri ABD’ye rağmen kurmayı başarmış, ‘Fırat’ın doğusuna adım atamazsınız’ diyenleri hüsrana uğratmışız zahar.
 
En mühimi bu zaten; bir ülkenin kendi kararlarını özgürce alıp uygulayabilmesi.
 
Türkiye işte bunu yakalamış, semeresini toplamaya da başlamış.
 
Lakin önemli bir badire var önünde.
Bunca yıl yapılan altyapının, ilerlemenin daha hızlı neticeye dönüşeceği ve geri döndürülemez rotaya gireceği kritik 2023 seçimleri.
 
Sayılı günler kalmış hem de…
 
Batı’dan desteklendiğini ayan beyan ortaya koyan partiler, bitme noktasına gelen örgütlerle bir olmuş, Türkiye’yi eskiye döndürmekten, neredeyse bir asırdır ensemizde boza pişiren Batı’ya yeniden irademizi teslim etmekten bahsediyor!
Kılıfı da her zamanki gibi, sözde barış, demokrasi!
 
Bir tarafta Türkiye’nin yakaladığı başarı, öbür tarafta eskiye döndürme vaatleri!
 
Acı olan; sırf partizanlık adına birilerinin PKK’yı da, FETÖ’yü de, Batı’nın sömürgecilik tehdidini de görmezden gelmesi.
Özgürlüğe AK Parti sayesinde kavuşan Kürt kardeşlerimizin, geçmişte bu yasakları koyanlarla...
 
Milliyetçi muhafazakâr bazı partilerin, 28 Şubat sürecinde dindar Anadolu insanına her türlü baskı ve zulmü uygulayanlarla kol kola girmesi.
 
İbretlik vallahi!
 
Şimdi daha mı iyi anlıyoruz ne Sultan Abdülhamid’in başına gelenleri.
     ***
Değil 20, dokuz yıl bile kolay geçmedi dostlar.
Her günü mücadele, her anı bilek güreşi.
 
Açık tehditlere meydan okuya okuya, her saldırıya cevap vere vere, yolumuza döşenen bütün engelleri aşa aşa geldik hep birlikte bugünlere…
 
Biz uyusak da, tarih kayıtları gün gün ortada.
 
Dünyanın en azılı örgütlerini başımıza musallat edenler de belli, bunlarla birlikte olanların nereye hizmet ettiği de…
Şunca şey ortadayken, “Kim kazanır?”ı konuşmak bile…
İnsan, ne diyeceğini bilemiyor inan ki!
 
(Bu yazı, dokuz senedir komada olan sanatçımız Kenan Işık’ın adına değil, yaşadığı üzücü süreçteki Türkiye’yi tahlil etmek ve kendi görüşlerimizi paylaşmak için kaleme alınmıştır. İnşallah bir gün gözlerini açar, değerlendirmesini kendi ağzından dinlemek kısmet olur. Cenab-ı Hak’tan ümit kesilmez. Bilvesile tekrar kendisine şifa diliyor, sevenlerine ve yakınlarına geçmiş olsun dileklerimi tekrarlıyorum.)
 
 
*************

İyi Parti, HDP’den rahatsız olur muymuş!

Kimileri bekliyordu ki; aday çıkarmayıp Kılıçdaroğlu’na desteğini açıklayan HDP, milliyetçi tabana sahip İyi Parti’yi rahatsız eder ve yine masadan kalkar…
Seçime bir hafta kalmış, bu saatten sonra zaten böyle bir şey olmaz da, HDP bu desteği daha önce ilan etse, yine olmazdı.
Bir kere kalktı, o da Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylıkta ısrarından dolayı idi, HDP’nin desteğinden mütevellit değil.
     ***
“İyi Parti, HDP ile aynı masada olmaz” düşüncesiyle bu beklentiye girenlerin atladığı şudur;
İyi Parti, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “HDP ile koalisyon” teklifine Devlet Bahçeli karşı çıktığı için MHP içinde yapılmaya çalışılan operasyonun neticesinde doğdu!
FETÖ hakimleri eliyle olağanüstü kurultay kararları alıp önce Bahçeli’yi devirmeyi ve MHP’yi ele geçirmeyi hedeflediler, olmadı.
 
Başaramayınca, ismi ve amblemi filmden kopya bir parti türettiler, Erdoğan düşmanlığıyla ülkücüleri böldüler, nispeten başarılı da oldular.
 
Yeni kurulan partinin HDP ile birlikte hazırladığı ve altına imza attığı Anayasa taslağı metnini, FETÖ’nün bu parti içindeki etkisini yine partinin kurucuları arasındaki en etkili isimler defalarca anlattı, biz daha ne söyleyelim!
 
Hülasa, HDP değil masanın üstüne çıkmak, tam ortasına otursa bile İyi Parti’nin gıkı çıkmaz, çıkarsa ne olacağını da gördük.
 
Bundan gayrı efelenmeler sadece siyasi kurnazlıktır... Ötesi kabak gibi ortada.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.