Tam konu başlığını belirlemiş, yazmak için bugünü bekliyordum ki, AK Parti’nin hafta sonu yayınlanan reklamı geldi.
20 yıl sonra bitkisel hayattan çıkan bir baba üzerinden değişen Türkiye’yi anlatıyor reklam filmi.
Ben de aynı konuyu Kenan Işık üzerinden işlemeyi düşünmüştüm.
Malum, 2014’te gittiği spor salonunun saunasında fenalaşınca düşüp başını çarpan sanatçı, o gün bugündür komada.
Nisan ayında 9. yılını doldurdu.
MİT baskını, Gezi ve 17/25 Aralık FETÖ darbe girişimlerinin akabinde yapılan 30 Mart yerel seçimlerinin hemen sonrası uykuya dalıp…
Yüzyılın seçimini yapacağımız 14 Mayıs öncesi gözünü açsa…
Nasıl bir Türkiye görecek, düşünsenize!
***
O uyuduktan dört ay sonra Batı destekli “Gezi darbe girişimi destekçisi” Abdullah Gül gitmiş, Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmuş…
Gül, kendisini Çankaya’ya oturtmamak için yapmadığını bırakmayan CHP’yle birlik olup, Erdoğan’a âdeta savaş açmış.
Erdoğan, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu, kendi yerine Başbakanlığa ve AK Parti Genel Başkanlığına taşımış, lakin o da CHP’yle birlikte Erdoğan’ın karşısına dikilmiş.
Sebebi de o uyuduktan bir sene sonra yapılan 7 Haziran genel seçimlerinden sonraki süreç olmuş.
CHP’yle, HDP’yle koalisyon hükûmeti kurma rüyalarını Erdoğan’ın bitirmesi, filmi koparmış.
***
O uyumadan evvel başlayan ve sabırla PKK’ya silah bıraktırmayı amaçlayan girişimler de aynı süreçte bitmiş.
AK Parti, Davutoğlu Başbakanlığında girdiği ilk seçim olan 7 Haziran 2015’te tek başına iktidar olacak oya ulaşamayınca, PKK tekrar silaha sarılmış, şehirlerde bombalar patlamaya başlamış…
Hatta PKK ve HDP daha da ileri gidip, Diyarbakır Sur dâhil, 22 yerleşim bölgesinde özerklik ilan etmiş.
Erdoğan ve Bahçeli sayesinde 1 Kasım 2015’te tekrar sandığa gidilmiş ve halkın yüzde 49,9’u tekrar AK Parti’yi tek başına iktidara getirmiş.
PKK’ya karşı amansız bir mücadele başlatan Erdoğan, örgütün sivilleri kalkan yaptığı bölgelerin tamamını kurtarmakla kalmamış, terör örgütünü Türkiye’den silip süpürmüş, Kandil’de bile mağaralarından başlarını çıkaramayacak hâle getirmiş…
Hatta Suriye sınırımızda üslendikleri Afrin gibi birçok bölgeyi de sınır ötesi operasyonlarla güvenli bölgeye dönüştürmüş.
Bunu da orduyu profesyonelleştirerek başarmış; teknolojiyi kullanıp, terör azalınca gençlere temelli bedelli askerlik hakkı getirmiş.
***
Onlarca yıl devletin hemen her kurumuna sızdırdığı kriptolarla kendini devletten daha güçlü zanneden FETÖ’yü de darmadağın etmiş Erdoğan…
ABD kuklası örgüt, buna karşılık, orduda sonunun geleceği 2016 YAŞ toplantısı öncesi darbeye kalkışmış, hatta Cumhurbaşkanını kaldığı otelde katletmek için özel tim bile yollamış ama…
Erdoğan, milletin desteğiyle buna da geçit vermemiş.
Öyle şeyler olmuş ki Türkiye’de…
Hükûmetlerin bir yıl zor ayakta kalabildiği, vekil pazarlıklarıyla iktidarların değiştiği parlamenter sistem gitmiş, halkın yarısından fazlasının oyunu alamayanın ülkeyi yönetemeyeceği Başkanlık sistemi gelmiş.
Ülke, IMF’den kurtulmakla kalmamış, Dünya Finans Merkezi kuracak seviyeye gelmiş.
Öyle ya, başkasından borç alacak durumda olan ülke, böyle bir iddiayla merkez olma hayali mi kurabilirmiş!
***
“Türkiye’nin doğalgazı, petrolü yok” diyorlardı ya hani…
Meğer varmış!
Terörün olduğu yerler, hep söylendiği şekilde petrol ve maden yatağıymış.
Altın üretimi katlanmış.
Kendi gemilerimizle Karadeniz’den gaz çıkarmışız, evlere bile verilmiş, devamı da gelecekmiş.
Hele Akdeniz’de öyle bir rezerv varmış ki, değil kendimize, dünyaya yetermiş.
Ülkenin en büyük gider kalemi enerjide öyle şeyler yapılmış ki!
İlk nükleer santral de yapılmış, hatta ilk ünitesine yakıt yüklenmiş.
Türkiye güneş tarlalarıyla donatılmış, baraj sayısı rekor seviyeye ulaşmış.
***
9 senede neler olmuş, neler…
Elimizdeki en büyük cevherlerden ‘bor’u artık elin oğluna üç kuruşa vermiyor, kendimiz kıymetli ürüne çeviriyormuşuz.
“Zırhlı araç yapabilir miyiz?” diye düşünürken, meğer çeşit çeşit çıkarmışız, bir de dünyaya satmaya başlamışız hatta.
Değil zırhlı araç, kendi tankımızı bile test etmeye başlamışız.
Hele hava araçlarında öyle şeyler olmuş ki…
“İstikbal göklerdedir”i lafta bırakmamış, yazılımı bize ait İHA ve SİHA’larımızla dünya savaş tarihinde çığır açmışız.
İnanılır gibi değil; jet motorlu insansız savaş uçağını uçurmuş, insanlı 4. nesil savaş uçağımızı hangardan çıkarmışız.
Bu uçak, Batı’nın çok övündüğü, güya bizi dışında tutarak cezalandırdığı F-35’e taş çıkartacakmış.
Daha güzeli, bunların sadece yazılımı, gövdesi değil, motorunu da kendimiz yapacakmışız…
SİHA’lardan, füzelerden başlamışız, uçak ve tanklarınki de yoldaymış.
Bunlar için bir de gemi yapmışız ki, sormayın…
Üstünden insansız jetlerimiz, SİHA’larımız havalanacak, savaş hâlinde gemideki yerli tanklarımızla çıkarma yapacakmışız.
Şimdi sırada kendi uçak gemimizi yapmak varmış.
***
Uyumadan evvel Batı’ya muhtaç olduğumuz hava savunma sistemlerinde öyle yol almışız ki, akıl işi değil.
Füze isimlerini saydılar kafam karıştı… Bin kilometrenin üzerine çıkacakmışız.
Hangi seviyeye gelmişizdir Allah bilir, şimdilik sır!
Yetmemiş, başkasının füzelerinin, uçaklarının kafasını karıştıracak yerli teknoloji aletlerine de ulaşmışız.
İnanabiliyor musunuz; Suriye’de Rusya destekli Esad’ın füzelerini bunlarla avlamış, Doğu Akdeniz’de Fransız gemilerini kaçırtmış, Libya’da Batılıları püskürtmüş, kardeş Azerbaycan’ın Karabağ’ı işgalden kurtarmasını bu teknolojiyle sağlamışız.
(Devamı pazar günkü makalemizde)