Mazlumun ahı…

Sesli Dinle
A -
A +
“Sizi Allah’a şikâyet edeceğim” diyen Suriyeli çocuğu hatırladınız mı?
 
Ya günlerdir ailesinin kursağından bir lokma geçmeyen babanın, “Biz kime ne yaptık ki?” sözleriyle döktüğü gözyaşını…
 
Rus bombaları altında katledilen mazlumları, kimyasal silahlarla çırpına çırpına can veren minik bedenleri, cesetleri kıyıya vuran Aylan bebek gibi yavruları.
 
Cesetlerin üst üste istiflendiği depoları, insanların diri diri gömüldüğü toplu mezarları…
 
Bu katliamın pek çoğunda -Esad’a kol kanat geren- Rusya’nın ve paralı askerleri Wagner’in merhametsiz parmağı vardı.
 
Batı ülkeleri ise İran’ın da mezhepçi saikle dâhil olduğu bu vahşeti görmezden gelerek, sadece ‘terör örgütleri’ üzerinden kendi planlarını uygulayarak, yıllardır süren katliama çanak tuttu.
 
Türkiye masada diplomatik çözüme uğraşmasa, gerektiğinde sahada gücünü ortaya koymasa daha kim bilir kaç milyon can yanacaktı.
Kader ağlarını ördü; şimdi Rusya, kendi paralı savaşçıları ile üstelik kendi topraklarında çarpışıyor.
 
Sebep her ne olursa olsun, ne ibretlik bir netice.
     ***
Dünyanın en karışık, en tehlikeli coğrafyasında, tam da merkezde oturuyoruz.
 
Bunu eski ABD Başkanı Obama, Beyaz Saray’da görüştüğü, o dönem Başbakan olan Erdoğan’ın yüzüne canlı yayında söylemişti.
Doğru; stratejik konumumuz, hep diri ve uyanık olmamızı gerektiriyor...
 
Ve elbette güçlü bir yönetimi ve liderliği de.
 
Önce Irak, peşinden Akdeniz’e kıyı ülkelerdeki Arap Baharı darbeleri ve Suriye derken, ateş en sonunda kuzeyimizdeki Ukrayna’ya sıçradı.
 
Suriye’deki iç savaştan mülteci yükü sebebiyle en fazla zararı gören, sınırında terör devleti tehdidiyle karşı karşıya kalan Türkiye, bir yandan bunlarla mücadele verirken, diğer taraftan kendi içinde de darbe girişimleri ve ihanetlerle boğuştu.
 
29 gün önceki seçimde yüzde 47 oy alabilen Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyen HDP/PKK, daha sekiz yıl önce 22 şehir merkezimizi işgal edip, Suriye’de kurmaya çalıştıkları terör devletine katmak için askerimizle-polisimizle çatıştı.
 
Aynı adaya destek için yeni kaset kumpasları kuran FETÖ, yedi sene evvel ordudaki hainlerini devletimizin ve milletimizin üzerine saldı, ülkeyi işgale kalkıştı.
 
Başarsa, bugün İstanbul’un Batı yakasında başka bir devlet vardı; ülke kim bilir kaça bölünmüştü, güney sınırımıza yığınaklar bile yapılmıştı, Rabbim muhafaza etti.
 
Ve bu ihanet odaklarının desteklediği aday, daha bir ay kadar önce, maalesef yüzde 47 oy alabildi!
 
Kazansaydı, Türkiye bugün nasıl bir ülke olacaktı, neleri konuşuyor olacaktı?
     ***
Tesadüf müdür bilmem; Gezi olaylarında Erdoğan iktidarı devrilemeyince, benzer bir ayaklanmayla Mısır’da Mursi hedef alınmıştı.
 
Geçtiğimiz mayıs seçimlerinde yine Erdoğan kazanınca, bu defa Rusya karıştı, hedefe Putin oturdu!
 
Mursi, Erdoğan’la özellikle Akdeniz’deki kıta sahanlığı konusunda stratejik anlaşmalar imzalamıştı ve bölgeyi ilgilendiren hassas konularda derin iş birliği vardı.
 
Kıyı şeridinde büyük doğalgaz rezervleri keşfedilen Gazze ablukasının kırılması gibi mesela…
 
Aynı şekilde Putin de, girmeye mecbur bırakıldığı Ukrayna savaşı sonrası Türkiye ile iş birliği gücünü artırdı.
 
Bunlardan biri de Türkiye’yi doğalgaz merkezi yapma stratejisi oldu.
Ukrayna gibi güzelim ülke Batı ve küresel güçlerle hesaplaşmaya kurban giderken, eski şovmen lideri Zelensky’nin biat etmekten başka çaresi olmadığı görüldü.
 
Belli ki, Ukrayna’yı savaşa sürükleyenler, Rusya’nın hantal gücünün zaaflarını da iyi analiz etmişti.
 
Moskova yönetimi, bir haftada Kiev’i almayı planlarken, bataklığa düştü.
 
Anlaşma sağlayıp, ‘onurlu’ bir şekilde savaşı bitirmeyi istedi, ancak
Ukrayna’yı yem olarak kullananlar buna da müsaade etmedi.
 
Bu sebepledir ki, Türkiye’nin ara buluculuğundaki bütün görüşmeler neticesiz sona erdi.
 
Hem maddi, hem manevi yıpranan Rusya, son çare olarak kullanacağı nükleer silahları önceki haftalarda NATO sınırına yerleştirdi.
 
Polonya ile komşu Belarus’a sevk edilen nükleer silahlarla ilgili konuşan bir Rus yetkili, “1 Temmuz’dan itibaren silahları saklayacağımız depolar hazır. Bu, Avrupa’dan ve ABD’den çıkan seslere rağmen gerçekleşecek” diyordu…
 
1 Temmuz olmadan Rusya karıştı.
     ***
Putin, Ukrayna’daki ağır kayıpları gerekçe göstererek kendisine karşı darbeye girişen Wagner’in isyanını bastırabilecek mi, göreceğiz.
Nitekim, Wagner’e kısmi de olsa, halk desteği var.
 
Bir zamanlar Putin’in en yakın adamı olan Wagner’in kurucusu Prigojin’i ABD ve İngiliz istihbaratının desteklediği, hatta Wagner’in Ukrayna ile birlikte Rusya’ya karşı savaşacağı iddiaları bile dolaşıma girdi.
 
Bu kadarını bilmesek de, Rusya’da iç savaşın başladığı, Wagner’in ana hedefinin Putin’i devirmek olduğu aşikâr.
 
Kimi kaynaklara göre, Putin bu bahaneyle Wagner’i tasfiye ediyor.
"Onurlu çekilme" mümkün olmayınca, Putin başarısızlığın faturasını Wagner’e yıkma yoluna da gitmiş olabilir.
 
Bu tezlerin doğruluğunu önümüzdeki süreç gösterecek hepimize.
Denge merkezi Türkiye ise bu hadiseler karşısında her zamanki gibi temkinli bir şekilde gelişmeleri takip etmekte.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Rus mevkidaşı Putin’i arayarak, darbe girişimine karşı, meşru yönetime desteğini iletti.
 
Aslında ‘demokrasiden yana’ olduğunu iddia eden her ülke ve lideri aynı duruşu göstermeli ama, günümüz dünyasında hak getire!
Üçüncü Dünya Savaşı tehdidinin dozunu yükselten bütün bu gelişmeler, hassas bir politika gerektiriyor.
 
İşte bu yüzden Türkiye, yıllardır ne muhalefetin istediği gibi bütün gücüyle Batı’ya yaslanıp Rusya ile köprüleri atıyor, ne de birilerinin istediği şekilde bütünüyle Rusya’ya taraf olup Batı’ya düşman oluyor...
 
Biz Ukrayna’nın düşmesini de istemeyiz, Rusya’nın darbeyle küreselcilerin eline geçmesini de.
 
Dahlimiz olmayan güç savaşlarında ve enerji kavgalarında olan, milyonlarca mazluma oluyor, biz sadece buna üzülüyoruz; ülkemizi-milletimizi benzer tehlikelerden korumaya çalışıyoruz.
 
Wagner-Putin savaşına gelince…
 
Suriye’de, Ukrayna’da, Libya’da, Afrika’da, Kafkasya’da onca masumu katletmenin bir bedeli vardır.
 
Yanınıza kalacağını mı zannediyordunuz?

https://twitter.com/turkiyegazetesi/status/1672454774267183105?s=20

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.