Neleri atlattık, bu da geçecek

Sesli Dinle
A -
A +
14 Mayıs 2023.
 
Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın kilitlendiği o gün geldi çattı.
 
Seçim ikinci tura kalmazsa tarih kitapları, gelecekte bugünü kalın harfle yazacak.
 
Cumhuriyetin ikinci yüzyıla yelken açacağı…
 
Devletimizin ‘Türkiye Yüzyılı’ iddiasıyla ortaya koyduğu iradenin selametini işte bugün sandıkta milletimiz belirleyecek.
Herkes eteğindeki taşı döktü…
 
Kim, neyi hedefliyorsa, neyi vadediyorsa ortaya koydu.
 
Bugün artık karar verme vakti.
 
Önümüzdeki yüzyılda çocuklarımızın geleceği, ülkemizin güvenliği, milletimizin esenliği, halkımızın refahı…
 
3. Dünya Savaşı’nın ciddi risk olarak dillendirildiği tarihin bu kritik kavşağından selametle çıkmamız için bugün sandıkta yapacağımız tercih hayati önemde olacak.
***
Türkiye, son on yıldır bu seçime hazırlanıyordu.
Elbette önünü kesmek isteyenler de…
 
Mayıs 2013’te Gezi, akabinde 17/25 Aralık darbe girişimleri ile başlatılan süreç, işte tam da bugünü hedefliyordu.
 
Dahası, bu kararı bize bırakmadan, kendileri kesip atmayı istiyordu…
 
Başaramadılar.
 
Sonraki yıllarda yine hiç hız kesmeden saldırdılarsa da, muvaffak olamadılar.
 
Karanlık yüzlerini şu geçtiğimiz birkaç hafta içerisinde ayan beyan bir kere daha gördük.
 
Taşeron örgütlerin Kandil ve Pensilvanya’daki elebaşları ile yurt dışında pek çok ülkeye dağılan örgüt mensupları yine fütursuzca ülkemize-milletimize tehditler savurdu, hatta kaset operasyonları çekip, sandığı etkilemeye çalıştı.
 
Bu çirkin operasyon öyle noktaya ulaştı ki, bir cumhurbaşkanı adayı geri çekilmek durumunda kaldı.
 
Milletimiz haftalarca olan biteni takip etti…
 
Ve son sözü söyleyeceği vakit geldi.
***
Başkanlık sisteminde ikinci defa sandığa gidiyoruz.
 
Çıkan sonuç ne olursa olsun, milletimizin kararı olacaktır.
 
Elbette herkesin, o karara saygı duyma mecburiyeti vardır.
 
Bugün yapılan ilk turda yüzde 50+1 oyu alanın hiç tartışmasız seçileceği Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nde tartışmaya yer yoktur.
 
Kazananı tebrik eder, ülkemiz için faydalı her çalışmasına destek oluruz.
 
Şayet adaylardan hiçbiri oyların yarısından bir fazlasını alamazsa 28 Mayıs’ta ikinci defa sandığa gideceğiz.
Türkiye’nin içinde bulunduğu bu hassas süreçte dileriz buna gerek kalmaz…
 
Şayet böyle bir durumda karşılaşırsak, birkaç haftadır tekrar yüzleştiğimiz o kirli odaklar, krizi tırmandırma fırsatını kaçırmayacaktır.
 
Tahminimiz, bugün neticeye ulaşılacağı yönündedir.
 
Değilse 28 Mayıs’taki ikinci tura sadece en çok oyu alan iki aday katılabileceği için, tablo o tarihte netleşecektir.
***
Hayati önemine binaen, zor, sıkıntılı ve gerilimli bir süreçte Türkiye.
 
Lakin güçlü demokrasi kültürümüz bunu da selametle atlatmayı başaracaktır.
 
Neleri atlattık, bu da geçecek ve Türkiye gemisi, rotasında emin adımlarla ilerleyecek.
Umudumuz ve beklentimiz budur.
 
*****************

Bir sonraki seçimde 50+1’den vazgeçilebilir mi?

Önceki akşam TV’lerin ortak yayınında TGRT Haber Genel Yayın Yönetmeni Ercan Seki, Cumhurbaşkanı’mıza bu soruyu sordu.
 
Erdoğan “Böyle bir düzenlemeye siyasi partiler katılırsa ben de olmasından yanayım” dedi.
 
Sebebi şu;
 
Ufak partiler, büyük partilerin üzerinde tahakküm kurdu.
Aslında Başkanlık sistemine geçişte beklentimiz bu değildi.
Ufak partiler kendiliğinden kaybolur, ABD’deki gibi iki partili sisteme geçiş yaparız, diye bekliyorduk ama tam tersi oldu.
Bunun en çarpıcı örneği; Millet İttifakı.
 
Masanın en büyük ortağı, mevcut sandalye dağılımının yarısından fazlasını, kendi oyunun onda birini alamayan partilere tahsis etmek durumunda kaldı.
 
Vadettiği bakanlık ve cumhurbaşkanlığı yardımcılığı sayısı da cabası.
***
Şahsen yüzde 50+1’i alabilecek bir adayın Türkiye’yi yönetmesi gerektiğini savunanlardanım.
 
Bu, aynı zamanda kutuplaşmanın azalması, çoğulcu demokrasi için de önemli bir fayda sağladı.
 
Lakin Türkiye’de siyaset kazanı öyle tuhaf işliyor ki, millet nezdinde esamisi okunmayan partiler, halktan alabilecekleri oyun çok çok ötesinde, hatta ülkenin yönetiminde söz sahibi olacak ölçüde bir role girişti.
 
Biz parlamenter sistemden bu yüzden kurtulmamış mıydık?
 
‘Sandıktan çıkmayan partiler, kirli pazarlıklarla milletvekili transferleri yaparak bizi yönetmesin’ değil miydi derdimiz?
 
Onlar ne yaptı etti, Başkanlık sisteminde de bir yolunu bulup, baş köşeye oturdu!
 
Başkanlık sisteminde, parlamenter sistemden farklı olan şu ki; bunların hepsi seçim sonrası değil, öncesinde ortaya döküldü.
Karşımıza çıkan bu tuhaf duruma çare bulmak lazım.
 
Saçma sapan partiler silinip gider derken, aksinin olmasına yeni dönemde çare bulunmalı ki, 2028’de de aynı saçmalıklarla uğraşmayalım.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.