Seçim kiminle kimin arasında?

Sesli Dinle
A -
A +
Hedef gözetmeksizin şehirlerde bombalar patlatmış…
 
Köyleri basıp kundaktaki bebeklere varıncaya kadar katletmiş…
 
Eşkıyalıktan beter zulümle milyonlarca insanı yıllarca mağdur
etmiş…
 
Ve üstelik amacının ve niyetinin ülkeyi bölüp parçalamak olduğunu açıkça beyan etmiş…
 
Devlete sızıp başka ülkeler adına casusluk ve ihanet eylemleri yapmış…
 
Deşifre olunca devlete darbelerle çökmeyi hedeflemiş…
 
Bunda da başarılı olamayınca sahiplerinin kucağına kaçmış terör örgütleri orta yerde dururken…
 
Bu örgütler, uzun ve kararlı mücadelelerle tam da bitme noktasına gelmişken…
 
“Siz değil, sizi temizleyen hükûmet suçlu. Ben onları iktidardan uzaklaştıracağım, sizi de eski gücünüze kavuşturacağım. Sözüm söz” diyen biri, herhangi bir ülkede iktidar yüzü görebilir mi?
 
Üstelik bu kadar da açıktan söylerken ve yaparken her şeyi…
Bizde buna ümit bağlayan milyonlar var azizim, gün sayıyorlar 14 Mayıs’a(!)
     ***
“Hükûmet bu terör örgütlerinden daha kötü ne yapmış ki ülkeye, örgütlere değil de iktidara düşmanlar?” diye bir soru bile aslında ne kadar saçma değil mi?
 
Hükûmeti beğenmeyebilirsin de, teröre sempati duymak ve vaatlerde bulunmak niye?
 
Bunu yapanı, en ileri demokrasilerde bile demir parmaklıkların ardına tıkarlar, bir daha gün ışığı göstermezler adama.
Bizde ise meydan boş, daha fenası bu örgütlerle birlikte darbelere karşı ülkesini savunan millete bir de parmak sallıyorlar; “Geleceğiz, göreceksiniz” bla, bla, bla!
“Bir ülke ancak bu kadar tezatlarla dolu olur” düşüncesine kapılmanız normal ama, aslında hepsinin bir sebebi var.
 
Onun adını da geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan koydu…
 
Seçimin ABD ile Türkiye arasında geçeceğini söyledi -ki, el hak doğrudur.
 
Göstermelik konulmuş ittifakların adını boş verin…
 
Bu seçim, arkada konuşlanmış daha büyük ittifaklar, yani ABD-İngiltere başta olmak üzere, Batı dünyası ile Türk ve İslam dünyasının yıldızı olarak yeniden parlamaya başlayan Türkiye arasında geçecektir.
 
Neticesinde de Türkiye ya yeniden kukla ülke hâline getirilecek yahut zincirlerini tamamen atarak Türkiye Yüzyılını başlatacaktır.
 
Mesele bu; gerisi hep laf-ı güzaf.
 
**************

Suriyeliler insan değil mi?

Deprem bölgesini dolaşırken işitmiştim…
 
Bölgeye arama-kurtarma için gelen bir Hollandalı, gördüğü yıkım ve dehşetin büyüklüğü karşısında şaşırarak (haşa) “Siz tanrıya ne yaptınız?” demiş.
 
Bunu duyunca, aklıma Hülagü’nün Bağdatlı âlimleri camide toplayarak “Söyleyin! Ne yaptınız ki benim gibi birini buraya getirdiniz” dediği aklıma geldi.
     ***
Felaketin acısı çok tazeyken böyle şeyler konuşulmuyor…
 
Lakin, insan düşünmeden de edemiyor.
 
Malum, deprem felaketini yaşadığımız 11 şehir, en fazla Suriyeli mülteci ağırladığımız bölgeydi.
 
Bu insanlar 10 yıldan fazladır üzerlerine yağan bombalardan, isimleri türlü türlü terör örgütlerinin yol açtığı belalardan, Esad’ın vahşette sınır tanımayan sözde askerlerinin ve mezhepçi taassupla Türkiye’den, özellikle de Hatay bölgesinden Esad’a desteğe giden çapulcuların zulmünden kaçıp ülkemize sığındı.
 
DEAŞ’ı ayrı zulüm, PKK-YPG’si ayrı, Haşdi Şabi’si ayrı… İran’ı, Esad’ı ve THKP-C’lileri hiç söyleme…
 
Tarihin gördüğü göreceği en büyük vahşetin, kıyımın kurbanı olmuştu bu insanlar…
 
Hem de hemen sınırımızın dibinde.
 
Kucak açtığımız mağdur insanlara, zulmüne uğradıklarının Türkiye’deki uzantıları burada da rahat vermedi.
 
Bunda da mezhepçi taassup yine baş sebepti, belli ki ölümden kurtulmalarından pek memnun değillerdi.
 
2013’teki Gezi olaylarında bile Esad bayrağı açmışlardı, hatırlayın.
 
O nefret ve kinleri hiç bitmedi.
 
Allah korusun, fırsat bulsalar Türkiye’yi de aynı hâle getireceklerdi, -ki bu tehlike hâlen de geçmiş değil.
     ***
Şimdi bazı anekdotlar dinliyorum…
 
Suriyelilere nasıl kötü davrandıklarını anlatan!
 
Bazı vatandaşlar kendileri itiraf ediyor, yaptıklarını.
 
Küçük görmeler, hor bakmalar, aşağılamalar, hatta hakaret etmeler, vs. vs...
 
“Onlara layık gördüğümüze şimdi kendimiz muhtaç olduk” dedi birisi.
 
Buna mukabil, depremden sonra bile sokaktaki köpekleri besleyip, Suriyelilere bir kuru ekmek bile vermeden ayrılanlar olduğunu işitince kanı donuyor insanın…
 
Bu kadarı artık muhalifliğin ötesinde, insanlıktan çıkmışlık!
Mağdur küçük bir çocuk Suriyeli ise umursamayan, hatta “Oh!” çekecek derecede gözü dönenler unutmasın ki…
Onların da sahibi Cenab-ı Allah.
 
Tıpkı sizin gibi.
 
Size bunu veren, dilediğinde alır.
 
Bir felaket için bir mazlumun ahı yeter.
 
Ansızın, ortada kalakaldığınızda anlarsınız mal, mülk, güç kiminmiş, ama iş işten geçer…
 
Maalesef burada, kurunun yanında yaşlar da ceremesini çeker.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.