Emre Bol

Karlı-buzlu statlardan bıkmıştık. Baharla birlikte Konya'ya giden F.Bahçe'yi günlük güneşlik bir hava karşıladı.

Sevilla zaferi sonrası, gazeteler ve televizyonların en önemli konusu bir anda Fenerbahçe oldu.

Şampiyonlar Ligi "mağruru" F.Bahçe, Avrupa'da oynanan maçların ardından hep "mağdur" olduğu Süper Lig'de, bu kez kazanarak şampiyonluk yarışını bırakmayacağını gözler önüne serdi.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, 10 yıl önce başladığı ve planlı bir şekilde yürüttüğü, "Avrupa'da başarı" çalışmasının ödülünü yavaş yavaş almaya başladı.

F.Bahçe, ilk maçtaki galibiyetin avantajıyla çıkmıştı Sevilla karşısına. Ahh Volkan ah... Takımın moralini daha 10. dakika darmadağın ettin. Yediğin goller mahalle maçında atılmaz. F.Bahçe'yi her Avrupa maçında bir oyuncusu yakıyor. Eleme maçlarında ve ilk Sevilla maçında Edu, şimdi de Volkan... Ama merak etmeyin bugün hataları değil, zaferi yazacağım.

Geçtiğimiz hafta içinde "Çakırzede" olarak Türkiye Kupası'ndan elenen F.Bahçe, Süper Lig'den kopmamak için çıktı A.Gücü karşısına...

Bir tarafta 26 yıllık Türkiye Kupası hasretini bitirmek isteyen F.Bahçe, öte yanda Leverkusen ayıbını temizlemek isteyen G.Saray...

F.Bahçe yazdığım için F.Bahçeli taraftarlardan çok sayıda elektronik posta alıyorum.

F.Bahçe Yönetimi, bir Güney Amerikalı transferi yaparak bence çok iyi bir iş yaptı. Çünkü takımın yarısından fazlası Portekizce konuşuyor!

F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ı bir çok yönüyle takdir ettiğimi bu köşeden defalarca yazdım. Yaptığı tesisler, Fenerium mağazalarını getirdiği nokta, futbol takımının başarıları hiç de azımsanmayacak işler...

F.Bahçe'ye geldiği günden bu yana Brezilyalı olmayan bütün yabancılara cephe alan Alex, sonunda muradına erdi.

Başkan Aziz Yıldırım geçen hafta yazdığım, "Ne gerek var teknik adama" başlıklı yazıma bozulmuş. Ama ya tam olarak okumamış ya da resmi internet sitesinden yapılan bütün açıklamaları, yalanlamaları kaleme alan Sayın Abdülkadir Kuşin konuyu tam anlayamamış.

F.Bahçe Teknik Direktörü Zico, ülkesi Brezilya'da, "Ronaldo'yu isterim" deyince, İstanbul'da kıyamet koptu.

Dışarıdan sakin gibi görünen F.Bahçe'de aslında fırtınalar kopuyor. Bakmayın siz Şampiyonlar Ligi ve Süper Lig'de alınan başarılı sonuçlara... Sarı-lacivertli yönetimin en çok başını ağrıtan konu transferler.

G.Saray maçları her zaman F.Bahçe'nin bayramı olmuştur. En kötü günde alınan bir G.Saray galibiyeti kötü havayı değiştirmiştir.

Başkan Aziz Yıldırım'a söyleye söyleye dilimizde tüy bitti, "Bu takıma forvet şart" diye... İnter maçını seyrediyorum, F.Bahçe'nin forvetinde Semih, rakipte ise İbrahimoviç...

Neredeyse her gün gazetelerde okuyorsunuz. Başlıklar düne kadar aynıydı; "Fener-Ulusoy savaşı..." Ama dün okuduklarıma inanamadım.

Geçen hafta oynanan F.Bahçe-Beşiktaş derbisinin yankıları hâlâ devam ediyor. Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, göreve geldiğinden beri F.Bahçe Yönetimi'yle kavgalı. Başkan Aziz Yıldırım, Ulusoy'u devirebilmek için çalışırken Federasyon Yönetimi kurumlarıyla birlikte, neredeyse 2 sezondur her maçta F.Bahçe'yi doğruyor. O zamanlar, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" felsefesini sürdürenler şimdi bunun acısını yüreğinde hissediyor. Aziz Yıldırım, konuşurken, bağırırken, hak ararken neredeydiniz?

F.Bahçe Yönetimi, tam 2 sezondur Fatih Tekke'yi kadrosuna katabilmek için olağanüstü bir çaba harcıyor. Yapılan pazarlıkların, görüşmelerin en yakın şahitlerinden biriyim. Ama olmadı, Fatih F.Bahçe formasını giyemedi. Trabzon camiasının tepkisinden çekinerek sarı-lacivertli kulübe imza atmadı. Dün ajanslara düşen bir haber beni çok şaşırttı. Zenit Kulübü'nün Başkanı Sergey Fursenko, ligi şampiyon bitirmeleri halinde Fatih Tekke'yi F.Bahçe'ye satacaklarını söylemiş. Yok ya!.

Hep söylüyorum, sürekli yazıyorum; F.Bahçe Avrupa'da bir başka... Artık Avrupa'nın kelli felli takımları F.Bahçe'den bir puan alınca mutlu oluyor, başarı sayıyor. Hey gidi günler hey...