Enver Seyidoğlu

Önümüzdeki salı gününü çarşamba gününe bağlayan gece, on bir ayın sultanı olan Mübarek Ramazan-ı şerifi, inşallah, idrak etmeye başlayacağız ve o gece ilk sahurumuzu îfâ ettikten sonra 11 Ağustos Çarşamba günü ilk orucumuzu tutmuş olacağız.

&gt2; Onu, özellikle bebekler ve çocuklar gözünü kırpmadan izliyor...

Hazır, birçok TV kanalının yaz uykusunu gözlemlerken, uzun zamandır TV ekranından gözümüze çarpan gereksiz ve rahatsızlık verici bazı uygulamaları da dile getirmiş olalım:

Her yıl olduğu gibi, içinde bulunduğumuz bu yaz döneminde de, TV kanalları yine yaz uykusunda... Oysa yıllardır yaz dönemine girmeden önce TV kanallarının özgün yapımlar konusunda neler üretip ekrana getirebilecekleri hususunu, bu köşemizden defalarca dile getirdik, örnekler verdik ve derinlemesine îzah ettik!....

Ulusal kanallarda izlediğimiz dizilerin neredeyse hepsi sezon finallerine girdi. Birkaç tanesi ekrana veda ederken geriye kalan bir iki dizi ise önümüzdeki haftalarda sezon finallerini tamamlayacak. Peki bu diziler, yerini hangi yapımlara bıraktı?...

TV reklâmları aracılığıyla sürekli birbiriyle rekabet eden dev kampanyaların, sürekli, uzun süreli ve dizi halinde özellikle "Mobil İletişim Araçları ve Hizmetleri"nin yoğun tanıtımı üzerinde dönüp durarak, diğer reklâmları âdeta gölgede bıraktığının farkında mısınız?...

&gt2; Ampulün keşfedilmediği devirlerde evlerde sadece mum, ay ışığı ve muhabbet vardı.

Karneler alındı, okullar kapandı, kimi çocuk ve gençler sevindi, kimileri üzüldü. Ama her şeye rağmen yaz tatili başladı.

Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri hakkında hazırlanan, Radyo, Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) yasasında değişiklik öngören tasarı TBMM Anayasa Komisyonunda nihayet artık ele alınıyor.

İsrail saldırısında hayatını kaybeden 9 vatandaşımızın ve bir kısmı da yaralı olarak yurdumuza dönen diğer gönüllülere karşı yapılanların acısı, hâlâ yüreklerimizi dağlıyor.

Yavaş yavaş bazı diziler sezon finaline giriyor. İlk sezon finali, geçen salı gecesi ATV'den beğenerek izlediğimiz "Kapalıçarşı"yla gerçekleşti.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na mart ayında 6 bin 247 şikâyet başvurusu yapıldı. RTÜK'e yapılan şikâyetlerde ilk sırayı yüzde 35 oranıyla yerli diziler aldı. İzleyicilerin en fazla şikâyet başvurusu yaptığı dizi filmler arasında ilk sırayı mâlum Aşk-ı Memnû alırken, bu diziyi Türk Malı ve Arka Sıradakiler adlı diziler takip etti.

Türk özel TV yayıncılığına yaklaşık 20 yıl önce başladık. Diğer ülkelere kıyasla biz henüz delikanlı çağımızı yaşıyoruz, var olan özel TV kanallarımızla birlikte. Ancak bu kadar kısa bir süre içerisinde, yapımcılığın tek bir alanına bu kadar yoğunlaştığımız bir dönemi de yaşamamıştık. Özellikle dizi yayıncılığı yarışı, rekabeti ve reytingi konusunda, altın çağını yaşıyor ulusal TV kanalları. İyi midir, kötü müdür tartışılır; günün her akşamı hemen her kanalda bir dizi çıkarması yaşatılıyor, uzun bir zamandır Türk TV seyircisine?!...

Dikkât ettiniz mi, 2009-2010 kış döneminde -zaman zaman yayınlandığı kanallarda isimlerini belirttiğimiz bazı dizi ve yapımlar dışında- bir yaz uykusu yaşandı TV kanallarının genelinde. İçi doldurulmamış birçok yapımla geçiştirildi TV yayınları... Seyirci durmadan 'zap'ladı durdu 2009-2010 döneminde. Özellikle gündüz kuşaklarında yer alan, hep kavgalı gürültülü ve son derece seviyesiz kadın programlarıyla gereksiz yere meşgûl edildi seyirci. Bu duruma -bir iki kanalın nitelikli birkaç dizisi ve yapımı dışında- gereksiz ve basit birçok programla 'seyirci uyutuldu' diyebiliriz!...

TV yayıncılığının dipsiz bir kuyu olmasından dolayı tek gelir kaynağı elbette ki reklâmlardır. İyisiyle-kötüsüyle, saçma olanı-olmayanıyla, bütün yapımları, reklâmlar sayesinde izleyebiliyoruz. Evet, izlediğimiz bütün dizi, film, yarışma, kuşak, belgesel ve haber bültenleri, aslında reklâmları izlediğimizden ya da izlemek zorunda bırakılmamızdan dolayı bizlere sunulmuş olan birer promosyondan başka bir şey değildir!.. Herhangi bir yapımın reklâm kuşağı devreye girdiğinde bir reyting düşüşü yaşadığından daha önce de söz etmiştim.

Her şey, Türkiye Gazetesi ile başladı. Yıllar geçtikçe İhlas Haber Ajansı, televizyonu, radyosu, dergi grubu, birçok şirketi ve binlerce çalışanı ile bugün karşımızda dev bir holding var; İhlas Holding!...

Bir zamanlar dizi furyasından ne çok şikâyet ederdik; özellikle içeriği şiddet, cinsellik, duygu sömürüsü ve her türlü abartıyla yayınlanan o dizileri ne de çok eleştirir dururduk. Hele o magazin adıyla yayınlanan 'paparazzi' kepazeliklerine diyecek bir şey bulamıyorduk. İçimiz dışımız abuk sabuk dizilerle dolmuş, dedikodu programlarıyla da taşmıştı. Seyircinin sabrı tükenmişti, bıkmadı usanmadı, bütün TV kanallarına ve RTÜK'e; sayıları on binleri ve sonra da yüz binleri bulan telefon, faks ve özellikle e-posta yoluyla eleştiri bombardımanı yağdırdı.

TRT aldı başını gidiyor, tutana aşk olsun!... TRT 1, TRT 2 (HABER), TRT 3, TRT 4, TRT Türk, TRT Gap, TRT Avaz, TRT Çocuk, TRT 6, TRT Belgesel ve TRT Müzik derken şimdi de TRT Arapça yayın hayatında!... TRT Arapça hamlesiyle 22 Arap ülkesine TV aracılığıyla hitap edilmek suretiyle Türkiye, Arap âlemine her yönüyle ve çok daha güzel bir biçimde tanıtılmış olacak. Sıradaki yayınların İngilizce, Farsça olması da muhtemeldir. Belki de yakın bir gelecekte var olması gereken ve TRT'ye çok yakışacağını düşündüğümüz çok yönlü bir "TRT SPOR" kanalı?!...

Ekonomi ve sanayide gelişmiş ve gelişme sürecinde olan ülkeler, özellikle 2. Dünya Savaşının ardından TV yayıncılığı alanında bir hedef belirlediler. Amaç, seyirciye haber bültenlerini, haber programlarını, çeşitli tartışma, yarışma, müzik ya da belgesel yapımlar ile film ve dizileri izlettirerek; bilgilendirmek, eğlendirerek eğitmek ve keyifli dakikalar mı yaşatmaktı dersiniz?!...

Değerli okurlarım; bundan böyle cumartesi yerine, pazar günleri birlikte olacağız ve her pazar gününüzün bir pazar şenliğinde geçmesini dileyerek başlıyorum bu ilk pazar gününün yazısına...