Halime Gürbüz

O bir susamlı UFO!.. O biiir lezzet dairesi... İftar sofralarının süsü, midelerin şenliği... Türk mutfağının alamet-i farikası, "on bin hamurun sultanı"... Yaracaksın, tereyağını süreceksin içine. Sade de olur...

Ramazanda çocuk olmak, yarı tok, ama tam mutlu olmaktır... Tekne orucu tutmaktır... "Tekne/paşa/kuş orucu", çocukların yarım günle başlanarak bütün gün oruç tutmaya hazırlanmasıdır... "m" şeklinde martı çizebildiği yaşlardan başlayıp, yaz tatilinde Kaportacı Yalçın'ın yanına çırak verilecek yaşa gelmeden önceki zaman aralığındadır.

Ah şu tezgâhtarlar... Kalçanızı su tankeri gibi gösteren pantolonu 'size çok yakıştı' diyerek kakalamaya çalışanlar... "Düşünmeyin derim, tek kaldı elimde çünkü" benzeri uydurmalar... Defo değil o, eskitme yapmışlar... "Zengin gösterdi!" cümlesiyle iltifat mı hakaret mi ettiği belli olmayanlar... İyileri de var elbette. Onları takdir ediyor, "ablasının gülüüüü" diyerek yanaklarından sıkıp bir kenara oturtuyor ve "diğer modellerimize bakmak istemez miydiniz" diyoruz.

Filmin adı: Desibelin Gazabı Oyuncular: Kullak Deşhen (Horlayan Desibel), Sabır Taşhi ( Zavvalli) Tür: Gerilim/Korku Süre: Min. 8 saat

Sevgili "Okunaksız doktor yazısı mağdurları derneği" büüklerimin dikkaytine, Asta halimle, elcaazlarımlan yazarım bu satırları...

1700'lü yıllarda yağmurlu bir geceydi. "Benjamiiin, yine ne bağırınıyorsun?" diye seslendi karısı. "Buldum, elektriği buldum! Derhal bir cümle içinde kullanmalıyım" dedi ve ekledi: "Sarah, elektrik alıyorum senden..." Karısı söylendi; "Deli adam elektrik ne? Elektrik almak da neee? Çarpıcam ama, burama kadar geldi." Benjamin, "Yedirticem bu lafları sana Sarah!" dedi ve olanlar oldu.

Ecnebi aksiyon filmlerinde tek başına kırk kişiyi döven, üç yüz kat büyütülmüş canavarı tam da şehri yok edecekken alt eden kahramanlar ağız açık seyredilir!.. Ama iş bizim Yeşilçam'ın Malkoçoğlu'na, Battal Gazi'sine gelince komik bulunur gülünür...

Şili'de yapılan bir araştırmaya göre kadınlar, kendilerine verilen bir sırrı en fazla 47 saat 15 dakika tutabiliyorlarmış. Yalan! Aleni yalan. O kadar uzun sürmez!

Havalar bir hayli ısındı ve pek tabii tipsiz hatunların dekolteyle hedef şaşırtma mevsimi de açıldıııı... Geçen yaz da böyle olmuştu. Bol bol söylenmiş, "Cık, cık..." diye son bulan sohbetler etmiştim. İşte bu yaz da aynısı. Hatta, daha da beteri!

"İndiiim haavuz baaşınaa/Bir kız çıktııı karşıma/"Sevdaa?" nedir bilmezdim/Güneşleneyim derken kız olmuş kömür karaaa!"

Araba arkası yazıları başlı başına bir edebiyat, mesleklere göre de çeşit çeşit; kimisi taze kimisi bayat... Kimyager; Beyaz önlüğüm kar gibi, bu yollar bana dar gibi.

O yıl doğan bebeklerin en kocaman gözlüsüydü... Güzel gözleri, kozmetik markalarının sponsorluğuna ihtiyaç duymayacak kadar sürmeliydi. Büyüdü... "Hayır" kelimesini telaffuz edememesinin dışında, sıradan bir çocuktu. Ancak ara ara sırtında garip bir kaşıntı, yonca tarlası görünce de tarifsiz bir sevinç duyuyordu. Garip bir şeyler vardı... Büyüdükçe kulakları da uzamaya başladı...

Hani bazen dolapta üç gün beklemiş kuru fasulyeye karşı bir tedirginlik yaşanır. Burnunuza hafif bir ekşimişlik kokusu gelir. Ya da gelmez ama siz öyle hissedersiniz. Hissedersiniz ama!.. Koca tencereyi bozulmuş diye çöpe devirmeye kıyamazsınız. Sıkışır kalırsınız...

Rasatiye Hepgözler Nobel Ödülü aldığı 'Cow on day ill key deep in cock lay up unlay jackson' (kavun değil ki dibini koklayıp anlayacaksın) adlı sosyoloji tezini bizlerle paylaştı. Tezde, Amerikan erkeği ile Türk erkeği arasındaki farklar tüm açıklığıyla gözler önüne seriliyor...

Güya bahar geldi ama ava halaa buz gibim! Bizim işler de kesat. Ayazda kalmış gırnatam, donmuş. Üflerim üflerim ne bir nota çıkar, ne bir tırt.

Yaz geliyor, herkes zayıflama derdinde. Çarşaf çarşaf sihirli reçeteler yayınlanıyor, millet ölümüne diyet yapıyor!.. Otuz kupona yağ aldırma, çekme, toparlama ameliyatı veremesek de yardımcı olalım istedik. Yemedik içmedik, gittik sorduk; ne zaman diyete başlamalı? Ünlü diyetisyen Zarife Tüysıklet de tehlike sinyallerini sizler için sıraladı;

- Ecnebi hatunların abileri var mıdır? Abileri, abi midir abla mıdır? Yoksa hâlihazırda abla mı olmaktadır? Bilmem! Boyları uzundur. Güzellikleri kırk yaşına kadar bakidir. Sarı, kızıl, bitli kahve saçları ve ülkemize gelince daha da gevşeyen vidaları vardır.

İlişkilerde ayrılık diplomasisi önemli bir husustur. Başlarken her şey iyi güzel de, bitirirken çok az insan 'dürüst' olabiliyor!..

Abuk Prens'in çok kötü, fena bir üvey annesi varmış. Kötü kraliçe, her gün aynaya bakıp; "ayna ayna söyle bana şu prens teşekkürü bir puanla kaçıracak mı?" dermiş.

Accayip yakışıklı adamlar, nefiss güzel kadınlar... Bu yakışıklıların, nefis güzellerin var mı acaba nefs güzelliği ha? Güzel kimdir? Badem gözler? Hokka bir burun, rüya gibi saçlar? Şişkin pazular, pos bıyıklar?