Halime Gürbüz

"Sevgilim baş çeker, nâz eder, kararsız kor, gamlara atarsa beni;

Hazır bahar gelmişken şöyle güzel bir temizlik yapsak... Sabah erkenden kalp odacıklarımızdan başlasak, sırf yer kaplıyorlar diye var farz ettiğimiz herkesi kapı dışarı etsek bir bir... Rengi solmuş film afişleri gibi duvar kâğıtlarını yırtsak, beyaza boyasak duvarlarını, hayır hayır Veronez yeşiline boyasak... Yüreğimizdeki ayak izlerini özenle silsek, yerine ipek halılar sersek, yavaşça süzülen her çatlağı çıkmaza bağlayıp dantel örtüler örtsek, küçük kapakçıklardan hava girse, rahat bir nefes alsak...

Yedi senedir bu köşede beraberiz. Keyifli zamanlarımız da oldu hüzünlü zamanlar da.

Tehlikenin farkında mısınız? provokasyonlarını bilirsiniz; "Ülke Malezya oluyor.. tehlikenin farkında mısınız?!!" falan falan filan... Onlar bir yana her gün milyarlarca geri zekalı gezegenimizin oksijenini tüketiyor; tehlikenin farkında mısınız?..

Sosyal arızalarda liste başıdır 'bakışırken kapışmak.' Durduk yere zuhur eden bu meçhul dalaşma biçiminin içi boş, seyri ise bir o kadar hoştur...

Bahar geliyor, savaşlar sona eriyor. "Havaların ısınmasıyla birlikte kartopu savaşları da sona eriyor" diye konuştu tarih uzmanı Fidayda Fiitarih. Ve devam etti; "Efem, ilk Kartopu Savaşı, kutuplarda kız meselsi yüzünden birbirine giren iki Eskimo klanı arasında yaşanmıştır.

Merhaba ben Sia, Halime'nin kedisiyim. Ablam ortalıkta yokken klavyeyi bir iki patileyeyim dedim.

Her kadın biraz yalnızdır... Gecenin yarısıdır... Karanlıktan korkan bir gece yarısı...

Ülkemizi teğet geçen ekonomik kriz, gitti çaaat Yunanistan'a saplandı. Grevler ve borç batağına saplanan Yunanistan'a, finansal destek beklediği Almanya'dan, "Adaları sat, borcunu öde" önerisi geldi... Püüü, böyle laf kavgada söylenmez inan ki... üzüldüm tabii. Hemen başbakanlarını, Yorgo Papandreu'yu aradım. Samimiyizdir. Öyle ki; her karşılaştığımızda denize ittiririm hani anıları tazelemek maksadıyla, güler eğleniriz. O derce yani... "Yorgoo, aloo?" dedim, "Ne bu dış borç? Beşyüz elli milyar dolar abi! nereniz ile yediniz? Hani gelip görmesem süper ülke, iyi harcamışınız derim, Naaptınız o kadar parayı?" "Yaa sorma" dedi, "böyleyken böyle. Şaşırdık ne yapacağımızı, bıdı bıdı" uzattıkça uzatıyor, adalar yabancıya gitmesin demeye getiriyor. "Ateşte yemeğim var" deyip kapadım.

Dünya Kadınlar Günü'nde tüm hemcinslerime selam eder, bilmecemi sorarım; "Ben giderim o gider, yanımda dır dır eder." Cevap; 'kadın' değil kedi. Kedidir o kedi... Çünkü kadınlar ve kediler fena halde birbirlerine benzerler. -Kediler de kadınlar da bir şey istedikleri zaman çok sevimli olurlar. Ses tonları daha bir masum, daha bir uslu uslu tınlar.

Tozpembe ya da havacı mavi... İki ters bir düz, aralarda ponponlar pörtletilerek örülmüş bir yün başlığın içindeki minik yüz...

'Saf acı'dır babanın ölmesi... Kalbin üzerine inen yumruğun acısıdır!.. İçini sızlayan açık yaralar kaplamasıdır. Mezarlıklara dikilen çiçeklerle boy atar babası ölen çocuklar. Özlemlerden, yarım kalan umutlardan, kırık kanatlarından oyuncaklar yapar, oynarlar...

Refleks, kişinin özgür iradesinin dışında oluşan, dışarıdaki herhangi bir uyarıcıya verilen ani tepkidir. Omurilik tarafından yönetilir. Yediğiniz tokattan sonraki üç saniye içinde karşı tarafa kontratak yaparak patlattığınız şamarın bilimsel tarifidir. Doğuştan gelen ve sonradan kazanılan olmak üzere, iki tiptir. Öksürme, göz kırpma ilkine, limon görünce ağzın sulanması ikincisine örnektir.

Umursamayanlar ve pasaklılar buzdolabının içecek rafına elma, yumurta gözüne tereyağı, meyve sebze çekmecesine altılı soda yerleştirebilir. Ancak buzdolabı yerleştirmek sanattır. Hatta zeka oyunu ya da puzzle olarak da görülebilir.

Nakışlılar, dantelliler çeyizlerde bekleyedursun en sık kullanılan masa örtüsü gazete kâğıdıdır... Şantiyede kalıp peynir ve domates eşliğinde, öğrenci evinde, piknikte, ötede, beride, her yerde seriliverir.

Dün 14 Şubat sevgililer ve yüreğinin götürdüğü yere gidenler günü şenliklerle kutlandı. Fakat karşıt eylemler ve kıskanç mihraklarca desteklenmiş protestolar sevgilileri tedirgin etti!

Ateşi kim buldu bilmiyoruz. Ama her kimse tahminimce olayı devrin bilim dünyasına " taşların arasında böcek eziyordum birden bir şey oldu, kıvılcım çıktı" şeklinde sunmuştur.

"Senin başka derdin yok mu?" denebilir ama bu, hakikaten ciddi bir sorun. Tabakta dağıtılmayı bekleyen ekstra köftelerden size düşecek oranı hesaplamak kadar stres verici! Derdim, bir çoğumuzun derdi; 'yiyecek ve içecekte senkronizasyon.' Mevcut ekmeği mevcut yemeğe, son çatal yemeği son kaşık salataya, son lokma döneri son gıdım kolaya, son ısırık lahmacunu son yudum ayrana denk getirebilmek...

Karayolları Genel Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre Kırklareli-Babaeski yolunun onuncu kilometresindeki asfalt yapım çalışması nedeniyle trafik yolun bir bölümünden çift yönlü olarak verilmektedir, de... bize ne?.. Bizim mevzuumuz 'erkeğin kalbine giden yol!..

Doğum günüydü ve gazeteye ganimet toplamaya, ay pardon, kutlamaya gitmişti. Holding çıkışı gözaltına alındı... Acaba kim ispiyonlamıştı? "Bugün doğum günün, çabuk hediye verin" demek suç muydu? Hangisi yaptı ki? Papaya suikast düzenledi sanki!! Yazı işlerindeki herkese tek tek tebelleş olmuştu. Kesin, var ya kesin Emin yaptı bunu! Bir tek o duymazdan gelmişti. Halil Delice? Olabilir mi? yok yok, o şeker vermişti...