Kemal Belgin

Değerli okurlarım, on günden bu yana rahatsızlıktan kafamı kaldıracak hâlim yoktu. Ve Allah’a şükürler olsun, bana göre haftanın maçı sayılan bu Gaziantep-G.Saray karşılaşmasında yorum yapmak nasip oldu. 

Hatayspor’un bundan önceki son maçını izlemiştim. Çok koşan, mücadele eden bir takım idi. İşte böyle bir rakibe karşı Galatasaray, yani ligin hiç yenilmemiş takımı paçayı zor kurtardı. Eh, yürüyenin çok olursa… Devam edelim son Dinamo Kiev maçındaki oyuncu değişiklikleri anlaşılır gibi değildi. 

Çok inandığım bir sözcüktür bu eski yıllardan. İşte dün akşamki maçın faturası budur. Lig lideri Galatasaray küme düşmemek için çırpınan Hatayspor karşısında yenik duruma düştükten sonra paçayı bir penaltıyla kurtardı.

Hatırladığım kadar Necmi Mutlu, tabii ki az yıl da olsa Özcan Arkoç’tan sonra Beşiktaş kalesinde böyle bir isim izlememiştim. Takım yürüyor gibi, boş kaleye topla giren İmmobile başrolde. İşte bu ortamda Bodrumspor’un bütün gayretlerini Mert önledi. İlk defa mı? Hayır, uzun zamandan bu yana devam ediyor.

Fenerbahçe adına en kritik ve zorlu Konya deplasmanı rakip kalecinin hediyeleriyle kolaya döndü.

Fenerbahçe başta olmak üzere bazı kulüpler illa da yabancı hakem gelmesini istiyorlar. Siz daha önceleri bu ülkeye gelen yabancı hakemlerin ne haltlar ettiklerini bilir misiniz? Yaşasın Kapalıçarşı, kuyumcular kenti, lüks oteller... Siz sahayı bir metreden fazla terk etmiş bir topun oyuna devam ettiğini bilir misiniz?

Dün akşam Rams Park’ta şampiyonluk tiryakisi olan üç büyükler ve Trabzonspor’a en ciddi rakip olacak bir takım izledik. Onun adı da Göztepe’ydi. Fiziksel gücünün yüksekliğinin yanı sıra yardımlaşma, alan kapatma, teknik kullanım gibi günümüz futbolunda mutlaka olması gerekenlerin hepsinden vardı Göztepe’de

İnanamadım vallahi! TFF ile birlikte futbolda kim varsa toplanmış. Sonucu hiç merak etmemiştim. Ama sonradan yapılan açıklamalarda ülke futbolunun tamamen bitmek üzere olduğunu gördüm. Ne demek kulüp temsilcileri ve falancalar hakem tayinlerinde bulunacaklar. Bence eksik olmuş. Keşke kulüplerden adamlar sahaya çıkıp hakemlik yapsalardı.

Bildiğiniz gibi her gün Kadıköy Çarşısı’nda voltamı atarım. Ve birçok Beşiktaşlı, hem de koyusu olan dostlarım var. Son günlerde bırakın sohbeti çene çalmayı, benimle göz göze gelmemek için sanki gayret sarf ediyorlar. Neyse bizim Gökhan’a sordum. Bana cevap olarak bir şeyler söyledi ama sanki dili tutulmuş gibiydi ve hiçbir şey anlamadım. Şimdi kongre var. Bakalım başkanlık koltuğuna oturacak isim hangi yöneticileri yanına toplayacak? İşte asıl mesele bence buradadır. Sanırım rahmetli Süleyman Seba ağabeyin canlı tanık olduğum durumda kapıya koyduğu Feyyaz olmaz. Beşiktaş’ın yeni yönetimi bence tarihsel bir sınava girecektir.

Mourinho böyle bir oyunda Dzeko'yu nasıl oynatmaz şaşırdım doğrusu...

Bizim gazetenin geçtiğimiz cuma günkü spor sayfalarından birinde şöyle bir başlık vardı. Transfer lazım... Bu istek Fenerbahçe’nin ünlü teknik adamı Mourinho’ya ait idi... Anlaşılan o ki doymak bilmiyor bu hoca... Yahu başka hangi takımda seninki kadar bolluk var? Sol bek meselesi mi? Eh çok ünlüsün ya, bul bir çözüm de görelim... 

Tam bir futbol ziyafeti izledik. Trabzonspor, korakor bir oyunla G.Saray’a karşılık verdi…

Takımlar açıklandıktan sonra şöyle bir baktım. Vay ki vay! Tadic orta alanda, İrfan Can kulübede. Oğuz bir kenara itilmiş... Eh böyle olunca da maçın favorisi olarak gösterilen takım ne yapardı ki! Sadece rakibin savunma ortasındaki tecrübesizlik sayesinde pozisyon buldu, onları da atamadı. Fatura teknik direktöründür.

Dolmabahçe’de oynanan dün akşamki tarihî rekabetin öncesinde hep favori olarak F.Bahçe gösteriliyordu.

Anlamakta zorluk çekiyorum. Okan Hoca bu üçlü savunma ile ne yapmak istiyor? Hâl böyle olunca da savunmada arıza meydana geliyor. Tabii ki takımın diğer bölgelerinin aklı da burada kalıyor. Yani İcardi yoksa diğer uç adamları ancak böyle mi oynar? Bak Hoca, bu defa da bizim ligde kayıp yaşadın. Bu üçlü sevdası nereden doğdu çok merak ediyorum doğrusu...

Sahaya çıkan 11 âdeta G.Antep’e “Gel benden puan al” diyordu. Değişiklikler gelince…

Hani şu bizim spor medyasının “Dünyanın en iyi üç santrforundan biri” olarak yorumladığı Galatasaraylı Osimhen acaba Bodrum’a gelmedi mi? Öyle ya boş boş oraya buraya koştu, hakeme konuştu ve hiçbir işe yaramadı. Acaba millî maç arası işi mi vardı? 

Lider takım, kendisine ve kadrosuna yakışmayacak bir oyun oynadı. Alkışlar Bodrum’a…

Fenerbahçe’nin Zenit maçı sonrası tribünlerdeki taraftarın yönetimi istifaya çağırdığı haberi vardı bizim gazetenin pazar günkü sayfalarından birinde... Önce şaşırdım. Ve haberi birkaç defa okudum. Ya sonrası? Başkan Bey ne demişler? “Bırakın kudursunlar. Ama beni kudurtamazlar...” Hey gidi Fenerbahçe hey...

Galatasaray bu sezon iyi işler yapan ve üst sıranın takımı olan Samsunspor’u yendi. Yendi de Okan Hoca yine tuhaf değişiklikler yaparak maçı riske soktu. Hocam beş değişiklik zorunlu değil... Hele hele futbolcu olarak o güzel günlerinde on bir çıkıp, on bir içeri giderdiniz.