Ömer Ekinci

Tuhaf, idrak dışı bir gerçek var...Uykunun en tatlı yerinde bölünmesinin ne demek olduğunu herkes bilir... Bir bebek defalarca annesini uyandırır bir gecede...

İnsan kendini nasıl yalnız hissedebilir...

İşte bundan yüz yıl sonra... Gecenin karanlığında kabrimin toprağını düşünürüm bazen... Şehir insanları kendilerini dünyaya kaptırmanın derdinde ve kültüründe yaşayadururken...

Yıl 2115... tam 100 yıl sonrası... Yerini siz seçin hayalinizde...

İmrân bin Husayn 'radıyallahü anh' hazretleri bir gün Resuller Resulünü (sallallahü aleyhi ve sellem) ziyarete gider...

Bilgi; kuru bilgi olmayacak... Sonsuzluğa yarayacak... Kuru bilgi şeytanda da vardı...

İşte en sıkıntılı olduğum günlerden birinde balkonda biraz oturayım dedim...

Yeter ki, Allahü tealanın gerçek dostlarının himmet halkasında bulun...

Sonsuzluğun hakikat olduğunu, bu yaşananların imtihandan ibaret olduğunu yakalamak...

Sen değerliydin...İpekler içinde saklı mücevher gibi... Her göz bakamazdı sana... Görünmezdin bakışlara... saklanmalıydın her değerli şey gibi...

Sabah namazı sonrası bir anda elektriklerin kesilmesiyle ev kapkaranlık oldu...

Biliyor musun... İnsanlar bir gün senin için, '...duydun mu ölmüş...' diyecekler birbirlerine şaşkınlıkla...

Rızık bellidir... Pasifik'te yüzen balığı başka balık yiyemez...

Çok sevdiğiniz, sizi hiç kırmayan, her hal ve hareketiyle fazilet timsali bir dost düşünün...

Günümüz insanı İmam-ı Rabbani hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) nasıl bir kalp temizleyicisi olduğunu bilse O'nun kalp ışıkları etkisine girmeye can atar...

İçindeki stresi atmak için konuşan bir sürü insan gördüm...

Kıymetli okuyucular... Herkesin bir muradı vardır...

Öyle hırslı oluyor ki dünya sevgisiyle dolu olanlar...

Düşünün ki... Dünyada kapkaranlık ve ıssız bir ormanda yalnızsınız gece vakti...

Birkaç parça beyaz beze sarıldı işte vücudunuz...