Anadolu Evliyâsından olup kabr-i şerîfi Eruh''ta bulunan Hak dostlarından Şeyh Muhammed Aynî hazretleri, bir günkü sohbetinde; - İyi, kötü, herkese güler yüz göstermeli, fitne çıkarmamalı, düşman kazanmamalıdır, buyurdu. Ve ekledi: - Büyüklerimizin; (Dostlara doğru söylemeli, düşmanları güler yüz ve tatlı dille idare etmelidir) sözüne uymalıdır. Şöyle devam etti: - Af dileyenleri affetmeli, herkese karşı iyi huylu olmalıdır. Kimsenin sözüne karşı gelmemeli, münâkaşa etmemeli, herkese yumuşak söylemeli, sert söylememelidir. Sordular: - Tasavvufta böyle midir hocam? - Evet. Tasavvuf, namaz kılmak, oruç tutmak ve geceleri ibâdet etmek demek değildir. Bunları yapmak her insanın kulluk vazîfesidir. Tasavvuf, insanları incitmemektir. Bunu yapabilen, maksada kavuşmuş demektir. Kâmil mümin nasıl olur? Bir gün de bu zâta: - Efendim, îmanı kâmil olan kişinin alâmeti nedir? diye sordular. Cevabında; - Bunun üç alâmeti vardır, buyurdu. - Onlar nedir hocam? - Birincisi, böyle olan kimse hanımıyla iyi geçinir. İkincisi, hizmetçisiyle oturup yemek yer. Üçüncüsü de, fakirlerle sohbet eder ve zevk alır bundan. Kendinize kızın! Bir gün de sohbetinde; - Kardeşlerim, herkesle iyi geçinin! Ama kendinizle asla! buyurdu. Ve ilave etti: - Kimseye kızmayın, kendinize kızın. Herkesi sevin, kendinizi sevmeyin. Pek anlayamadılar. - Hikmeti ne efendim? Buyurdu ki: - Kim kendisiyle iyi geçinir, kendine kızmaz ve kendini severse, o kişi zarardadır. - Neden hocam? - Çünkü kendinden maksat, nefsidir. Nefis, insanın düşmanıdır. Ona günah işletip Cehenneme sokmak ister. Şimdi anladınız mı? - Anladık hocam. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

