14 Mayıs: 1950’den 2023’e

Sesli Dinle
A -
A +
14 Mayıs’ın Türkiye tarihinde özel bir yeri var. Bu özellik, elbette, 1950 seçimlerinden kaynaklanıyor. Ancak, 2023 seçimleri de bu tarihin önemini pekiştireceğe benziyor.
 
14 Mayıs 1950’de Türkiye ilk demokratik seçimlerini yaparak çok partili hayata döndü ve demokrasiye geçti. Daha öncesinde açık oy gizli sayım esasıyla yapılan 1946 seçimleri CHP iktidarı tarafından çalınmıştı. Bu rezalet üzerine seçim sistemi tartışmaları başladı ve Türkiye iktidarın ve muhalefetin ortak kararıyla seçimleri yargı gözetim ve denetiminde yapmayı kararlaştırdı. Bu, demokrasimizin yüzünü ağartan bir unsurun ortaya çıkmasına yol açtı.
 
14 Mayıs 1950 seçimlerinin iki önemli sonucu vardı. İlki bir tek parti diktatörlüğünden barışçıl bir yolla kurtulmayı sağlamasıydı. 1950 öncesi diktatörlük sistemi her bakımdan başarısızdı. Ciddî insan hakları ihlâllerine boğulmuştu ve ağır bir ekonomik başarısızlık yaşamıştı. Halk genel olarak gayrimemnundu. Sistemden kurtulmak gerekiyordu. Bereket versin çıkış süreci ve 1950 seçimleri barışçıl şekilde gerçekleşti. Neticede Türkiye demokrasiye geçti. Bu o kadar büyük bir başarı ki İslam dünyasında henüz tekrarlanamadı. Bu sürecin başını çeken Menderes’e ve bir ölçüde İnönü’ye şükran borçluyuz.
 
1950 seçimlerinin bir diğer sonucu Türkiye’nin geniş anlamda cumhuriyete dönüşmesiydi. Klasik cumhuriyetçilik teorisi egemenliği halka verir ve halkın egemenliğin kullanılmasında fonksiyonel olmasını sağlar. Türkiye 1923’te cumhuriyet ilan etti. Böylece halka geçtiği düşünülen egemenlik gerçekte M. Kemal’in başını çektiği dar bir grubun eline geçti. Bu yüzden geniş -yani doğru- anlamda cumhuriyet değil, Esad’ın Suriye’sine ve Saddam’ın Irak’ına benzer, dar anlamda cumhuriyet kuruldu. 1950 seçimleri ise dar anlamda cumhuriyetin kelimenin gerçek anlamında cumhuriyete dönüşmesini sağladı.
 
Bunlardan dolayı 14 Mayıs Hürriyet ve Demokrasi Günü olarak kutlanmayı hak ediyor…
 
1950 14 Mayıs’ı kadar önemli olmamakla birlikte Türkiye yine bir 14 Mayıs seçimine gidiyor. Bu seçim elbette bir rejim değişikliğini gündeme getirmiyor. Muhalefetin “cumhuriyetin demokrasi ile taçlandırılacağı” hikâyesi abartılı ve haksız bir söylem. Seçimle iktidarın değişebildiği bir ülkede demokrasinin temel standartlarının en önemlilerinden bazıları zaten var demektir. 2023 seçimleri her şeyden önce Türkiye’nin hangi hükûmet sistemiyle yola devam edeceği açısından önemli. Türkiye sapkın sayılabilecek bir parlamenter sistem tecrübesi yaşadı. Kendine mahsus özelliklere sahip bu sistem bürokratik vesayetin gölgesinde işledi. Yürütmenin elini kolunu bağladı ve hayati konularda inisiyatif almasını engelledi. Bu, şikâyetlere sebep olmaktaydı. Hemen hemen tüm merkez sağ liderler durumdan şikâyet etti. Sonunda sistem değişti. Ancak, sistem içinde yeteri kadar tecrübe yaşanmadan değişiklik çağrıları geldi. Bu oylama bu konuda Türkiye’ye bir yön verecek.
 
Bir ölçüde sistemle ve daha ziyade Erdoğan’ın liderliği ve dünyaya bakışıyla ilgili bir mesele de Türkiye’nin bağımsızlığını artırma ve bölgesel ve nihayet küresel bir güç olma yolunda ilerleyip ilerleyemeyeceği. Türkiye kendi kendisine büyük ölçüde yeten, kendi silah sanayiine sahip, dış politikasını millî çıkarları doğrultusunda bizzat kendisi belirleyen bir ülke mi olacak yoksa daha önce olduğu gibi Batı’nın yörüngesinde, ikinci sınıf ülke muamelesi görmeye razı bir ülke olarak mı yola devam edecek?.. Bu seçim bu konuda da bir yol seçilmesi anlamına gelecek…
 
Ancak, her şeyden önce, kazanan kim olursa olsun, bu seçim, başarıyla tamamlanması hâlinde, Türkiye’nin yeni bir demokrasi zaferi olarak tarihe geçecek.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.