15 Temmuz: Darbeler tarihinde dönüm noktası

A -
A +

Bu sene 15 Temmuz darbe teşebbüsünün sekizinci yılını idrak ediyoruz. Bu tarihin sadece Türkiye için değil tüm dünya için de çok önemi olduğunun altını tekrar tekrar ve kalınca çizmek lazım. O kadar ki, artık darbeler neredeyse 15 Temmuz öncesi ve 15 Temmuz sonrası diye ikiye ayrılabilecek. Bunun ana sebebi darbelere karşı direnmenin ve darbeleri önlemenin harika bir örneğinin 15-16 Temmuz 2016 gecesi Türkiye'de gerçekleştirilmiş olması. Bu darbeleri önleme örneği bir model olarak dünyanın çeşitli ülkelerinde tekrarlanabilir. Tekrarlanmakta da. Mesela yakınlarda Latin Amerika ülkesi Bolivya'da bir darbe teşebbüsü oldu ve seçilmiş devlet başkanı halkı, sokaklara çıkarak darbeye direnmeye davet etti. Çağrı üzerine insanlar sokaklara döküldü ve darbeciler başarısız oldu. Askerler kışlalarına dönmek zorunda kaldı. Darbenin başını çeken emekli general ve aktif görevdeki kimi subaylar göz altına alındı. Bu direniş Türkiye'de 15 Temmuz darbe teşebbüsüne karşı gerçekleştirilen direnişin bir tekrarıydı.

 

Demokrasi mükemmel bir rejim değil, ancak, alternatiflerinden hayli iyi. Bunun sırrı, onun, liberal düşünceden aldığı ilhamlarla, insan haklarını korumak ve devletin alanını sınırlı tutmak bakımından mevcut rakiplerinden daha üstün olmasında yatıyor. Seçimle iktidara gelen siyasî partiler ve liderler de kusursuz olmaktan uzak. Bilerek veya bilmeyerek yanlış politikalara imza atmaları mümkün ve hatta bazen kaçınılmaz. Ancak, seçimle gönderilmeleri mümkün olduğu sürece onlara karşı silaha başvurmak yanlış; çünkü, çekilen silah sadece iktidara değil aynı zamanda demokrasiye ve halkın tercihlerine de doğrultulmuş olmakta. Bu yüzden, kötü iktidarları, darbe yaparak devirmeye kalkışmak yerine, demokratik seçimlerle değiştirmeye çalışmak lazım.

 

Bu, aslında, çok ilginç bir vaka. Tepeden tırnağa silahlı ordu birliklerinin karşısına hiç silahı bulunmayan veya silahlanma bakımından onunla karşılaştırılamayacak kadar zayıf olan halk kitleleri çıkıyor. Sonunda yenen taraf silahlı kanat değil silahsız kanat oluyor. Bunun sebepleri neler olabilir?

 

Sanırım ilk ve en önemli sebep meşruiyet ile alakalı. Seçimle işbaşına gelen iktidarlar halkın olurunu almakla aynı zamanda büyük bir meşruiyet kazanıyorlar. Bu onları öne çıkarıyor.

 

Bir diğer sebep, iktidara yönelik saldırının tüm halka karşı yapılmış olması ve bunun insanlar tarafından hissedilmesi. Halk kitleleri arasında darbeyi destekleyenler olabilir ama onların bu tavırları ileride onların desteğini alarak iktidara gelecek siyasi ekiplerin de benzer darbelerle karşılaşmasına hak ve zemin kazandırır. Yaygın bir deyişle, darbe yapan aslında kendi ayağına sıkmış olur. Bu yüzden bir darbeye destek vermek bir bakıma bütün darbelere yol açmak anlamına gelir.

 

Üçüncü sebep, şimdiye kadar hemen hiçbir ülkede başarılı olmuş bir askerî yönetimin bulunmaması. Askerî darbe bir iktidarı işbaşından uzaklaştırabilir ama ülkenin askerî yönetim altında daha iyiye gitmesi söz konusu olamaz. Büyük bir ihtimalle her şey daha kötüye gider. Bunu darbeleri tecrübe etmiş ülkelerdeki -mesela Türkiye'deki- halklar gayet iyi bilmektedir. Bu durum, bir ölçüde de olsa, askerlerin meslekî formasyonu ile ilgilidir. Dünyayı silahlar açısından gören insanların toplumsal hayatın gerçeklerini tam olarak anlaması ve buna uygun politikalar yürütmesi, eğer imkânsız değilse, çok zordur…

 

FETÖ’nün faili olduğu 15 Temmuz başarısız darbe teşebbüsünün sekizinci yılını idrak ettiğimiz şu günlerde bu hususları hatırlamakta ve daima akılda tutmakta fayda var...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.