29 Ekim’de neyi kutlamalıyız?

Sesli Dinle
A -
A +

Yarın 29 Ekim. Ülkenin her yerinde yapılacak törenlerle "Türkiye Cumhuriyeti’nin 99. Kuruluş Yılı" kutlanacak...

 

"Doksan dokuz sene önce, 1923’te, ne oldu ki kutlanıyor?" sorusuna insanların çok büyük bir çoğunluğunun "cumhuriyet kuruldu" cevabını vereceği söylenebilir. Öyle ki bu hususta iktidar da muhalefet de, irisiyle ufağıyla tüm partiler de, sağ da sol da hemen hemen tümüyle müttefik. Hepsine ve herkese göre Türkiye’de cumhuriyetin kurulması kutlanıyor.

 

Oysa olaya daha farklı bir açıdan bakmak ve kutlamanın yanlış bir adlandırmayla yapıldığını söylemek mümkün. Kestirmeden söylemek gerekirse, Türkiye olmayan bir şey üzerine bir kutlama yapıyor; çünkü 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti değil Türkiye Devleti’dir. Başka bir deyişle, 29 Ekim’i anılmaya ve kutlanmaya değer kılan o tarihte cumhuriyetin kurulması değil Osmanlı Devleti yok edilerek Türkiye Devleti’nin doğmasıdır.

 

Ne demek istediğimi anlamak için cumhuriyetin iki türünün bulunduğunu hatırlamalıyız: Dar anlamda cumhuriyet ve geniş anlamda cumhuriyet. Türkiye 1923’te dar anlamda cumhuriyeti kurdu. Egemenlik teorik olarak hanedana ait iken yine teorik olarak topluma devredildi. Yani egemenlik, kâğıt üzerinde, kayıtsız şartsız, millete geçti. Ancak, halkın egemenliğe nasıl sahip olduğu ve onu nasıl kullanacağı meselesi ele alınmadı, halkın egemenliği kullanması için gerekli mekanizmalar oluşturulmadı ve egemenlik fiilen iktidar sahiplerinin eline geçti. Bu nedenle kurulan dar anlamda cumhuriyetti...

 

Başka bir deyişle 1923 cumhuriyeti seçimsiz bir cumhuriyetti. Siyasi hakların ve siyasi çoğulluğun olmadığı, yarışan siyasi partilerin eşit ve âdil seçimlere giremediği bir cumhuriyetti. Bu tür cumhuriyetler, şaşırtıcı olmayacak şekilde, genellikle diktatörlük olarak boy göstermekte. Hâlihazırda Kuzey Kore, Suriye, Küba bu tür cumhuriyetlere örnektir. Daha büyük güncel örneklerinde Çin Halk Cumhuriyeti ve İran İslam Cumhuriyeti seçimsiz cumhuriyete yani cumhuriyet adı altında kurulan diktatörlüklere misal olarak ortaya çıkmaktadır.

 

Durumu daha iyi kavramak için Türkiye’den yaklaşık 150 sene önce doğan ilk seçimli cumhuriyet olan ABD’ye bakabiliriz. Bu ülke başından itibaren seçimli cumhuriyetti; halkı iktidara kimin geleceğini belirleme ve tayin etme hakkına ve gücüne sahipti. Türkiye ise 1923’te kısa sürede tek parti diktatörlüğüne ulaşan bir dar anlamda cumhuriyet olarak doğdu. Başka bir deyişle ABD geniş anlamda cumhuriyeti tercih ederken Türkiye dar anlamda cumhuriyette karar kıldı.

 

Dar anlamda cumhuriyetin geniş anlamda cumhuriyete geçişi kolaylaştırdığı iddia edilebilir. Ancak, bu iddia da tartışmaya açık; zira dar anlamda cumhuriyet Türkiye’de daha öncesinde var olan hak ve özgürlükleri -bırakın korumayı- geriletti. En iddialı olduğu laiklik alanında dahi bekleneni yapamadı. Din ve vicdan özgürlüğünü laiklik anlayışının esası yapmadı; dine çevrilmiş bir laiklik adına din ve dindarlar, daha doğrusu tüm kollarıyla (yani hem Sünni hem Alevi kitleleri ile) Müslümanlar yoğun bir baskı altına alındı ve ciddî devlet müdahalelerine maruz bırakıldı. Liberaller ve sosyalistler başta olmak üzere tüm ideolojik gruplar da tasfiye edildi. Sivil toplum budandı ve devletin tüm topluma egemen olması için çok çaba sarf edildi…

 

29 Ekim yeni bir devletin, Türkiye Devleti’nin kuruluş tarihi. Bu devletin gerçek anlamda demokratik cumhuriyet ile bir alâkası yoktu. Demokratik cumhuriyete ise 14 Mayıs 1950 seçimleriyle geçildi. Dolayısıyla 29 Ekim’de kutlanması gereken, bana göre, cumhuriyetin değil devletin kurulmasıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.