AKPM ve çifte standartları

Sesli Dinle
A -
A +

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) 2002 Türkiye raporunu açıkladı. Ne yazık ki rapor Türkiye hakkında ciddi bilgisizlik ve ön yargılarla dolu. Bu da gösteriyor ki Avrupa ülkelerinin çoğu Türkiye’yi demokratik standartlar açısından değerlendirmekten ve Türkiye’yi kendileri ile aynı seviyede bir ülke olarak görmekten hayli uzakta(*).

Raporun nasıl peşin hükümlü olduğunu demokrasi alt başlığı altında yapılan açıklamalara göz atarak inceleyebiliriz. Mesela şu ifadeyi ele alalım: “Ortak görüşte, genel seçimlerde barajın Türkiye genelinde kullanılan geçerli oyların %10'undan %7'sine düşürülmesinin olumlu bir gelişme olduğuna dikkat çekilmiş ancak hâlâ yüksek olan bu barajın siyasi temsili engellediği vurgulanmıştır. Yeni seçim kanununun bazı hükümlerinin daha küçük siyasi partilerin Parlamento’da siyasi temsiline engel olduğu da kaydedilmiştir.” Bir kere barajın düşürülmesi bir ileri adımdı. Bu on yıllardır ilk defa gerçekleşti. Diğer taraftan, İkincisi ittifakların kurulabilmesi barajı fiilen anlamsız hâle getirmiş vaziyette. Nitekim yüzde 2 civarında oy alan partiler dahi baraj sorunuyla karşılaşmadan TBMM’ye girebildi. Bugün TBMM’de 15 parti yer alıyor. Meclis’in demokratik temsil kabiliyeti Avrupa’nın en iyi olduğu düşünülen demokrasilerini bile kıskandıracak kadar güçlü. Bu gerçeği görmeden ezbere konuşmak sanırım AKP Raportörünün ön yargılı tavrının yansıması...
 
Raporda bir diğer problem ilçe ve il seçim kurullarının oluşturulmasına ilişkin düzenleme hakkında yansıyor. Deniyor ki: “Yeni mevzuatta il ve ilçe seçim kurullarının başkan ve üyelerinin, deneyimlerinin dikkate alınması yerine kurayla seçilmesi öngörülmektedir. Venedik Komisyonu, il ve ilçe seçim kuruluna başkanlık edecek hâkimlerin rastgele seçilmesinin seçim güvenliğini tehlikeye atacağını ileri sürmüştür.” Oysa düzenleme gayet makuldü ve nitekim çok da iyi çalıştı. İlçe ve il seçim kurullarında yaşı, dünya görüşü veya başka bir nedenle görev almak istemeyen hâkimlerin kanun marifetiyle buna mecbur bırakılması elbette bir tür işkenceye dönüşebilmekteydi. Bunlar genellikle yaşlı hâkimlerdi. Seçim tekniklerindeki gelişmelere, meselâ elektronik takip ve kayıt sistemlerine ayak uydurmaları zordu. Bu yüzden üye seçiminin kura ile yapılması ve bu sayede de herhangi bir güç tarafından yönlendirilmesinin önlenmesi eleştirilmesi değil takdir edilmesi gereken bir uygulamadır. Avrupa demokrasilerinin bu bakımdan Türkiye’yi eleştirmeye değil Türkiye’den ders ve Türkiye’yi örnek almaya ihtiyaçları var...
 
Netice itibarıyla yargıda hâlen görev yapmakta olan hâkimler arasından seçimler yapıldı, yargı dışındaki insanların, söz gelimi AK Partililerin olaya müdahil olması imkânsız. Bunun da görülmemesini neye yormak lâzım.
 
AKPM raporunun tuhaflıklarına ilişkin bir yazı daha kaleme alacağım. Şimdilik sorulması gereken soru şu: Raportör nasıl oluyor da bu kadar vahim hataları yapıyor? AKPM üyeleri nasıl oluyor da böyle temelsiz ve yer yer saçma bir rapora onay veriyor? Sanırım cevap bilgi kaynaklarına ilişkin. Bu kaynaklar iki grupta toplanabilir. İlki kendi temsilcileri ikincisi ise Türkiye içindeki kategorik muhalif çevreler. Nitekim dile getirilen sözüm ona eleştiriler ve değerlendirmeler Türkiye’de muhalefetin yıllardır ileri sürdüğü şeyler.
 
AKPM’nin bu tür trajikomik raporlar hazırlaması kendi itibarına ve inandırıcılığına zarar veriyor. Temennim bunu görmeleri ve tutumlarını düzeltmeleri.
.....

(*) https://www.ab.gov.tr/siteimages/birimler/kpb/2022_turkiye_report_tr_27.11.2022_22.05.pdf

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.