Çevre milliyetçiliğinin çelişkisi

Sesli Dinle
A -
A +
Madenler insan hayatında önemli bir yere sahip. Bugün insanlık olarak bulunduğumuz ekonomik seviyeye madenlerin de katkısıyla geldik. Bu yüzden, madenlerin keşfi ve işletilmesi insan cinsinin medeniyet yürüyüşündeki en önemli adımlardan biri sayılabilir.
 
Madenler hemen her yerde ve anda hayatımızda. Bindiğimiz araçlardan bu yazıyı kaleme almak için kullandığım bilgisayara, toprağı sürmekte kullandığımız makinalardan çeşitli mutfak eşyalarına kadar hemen her şey bir şekilde maden ihtiva etmekte.
 
Madenlerden vazgeçmek, bütün bu eşyalardan vazgeçmektir. Hiç kimsenin böyle bir şeyi istediğine ve isteyebileceğine ihtimâl vermiyorum.
 
Buna karşılık, Türkiye’de ve dünyanın çeşitli yerlerinde maden arama ve çıkarma faaliyetlerine yönelik çalışmalar çeşitli itirazlar ve engellemelerle karşılaşmakta. En son Türkiye’de Muğla Akbelen ormanlarında örneğini gördüğümüz üzere, maden işleme faaliyetlerine karşı çıkılmakta. Bunu yapanların bir kısmının zaten ideolojik motivasyonlarla ve hükûmeti zora düşürmek için hareket ettiği açık. Ancak, bu radikal grupların iddialarına ve görüşlerine inandırdığı ve istismar ederek öne sürdüğü insan grupları da yok değil.
 
Oysa, maden işletmeciliği dünyanın her yerinde sıkı sıkıya regüle edilmiş vaziyette. Maden arayacak ve çıkaracak firmalar bu regülasyonlara uymak mecburiyetinde. Bunlar arasında maden aranan alanın iş bittikten sonra rehabilite edilmesi, yani tekrar ağaçlandırılması da var. Yapılan araştırmalar bu regülasyonun işe yaradığını gösteriyor. Maden çıkarılmış ve daha sonra eskisinden daha yeşil hâle getirilmiş birçok alan mevcut. Bu da gösteriyor ki ormanların maden aramak için tahrip edildiği iddiaları büyük ölçüde temelsiz. Sınırlı alanlar geçici olarak ağaçlardan arındırılıyor ve daha sonra tekrar ağaçlandırılıyor.
 
Ancak maden arama faaliyetlerine karşı çıkmakta, madenler üzerinden bir çeşit çevrecilik yapmakta trajikomik bir çelişki dikkat çekiyor. Aramalara ve işletmelere karşı çıkanlar ve yer yer şiddet ihtiva eden eylemler yapanlar günlük hayatlarında madenleri veya onların türevleri olan şeyleri kullanmaya devam ediyor. Kendilerine sorsak, muhtemelen bunlardan vazgeçmeye hazır ve razı olmadıklarını öğreniriz. Bu durumda maden arama faaliyetlerine karşı çıkmak tuhaf bir çevre milliyetçiliği yapmak anlamına geliyor. Bu anlayışa göre, maden arama ve çıkarma faaliyetleri bu insanların yaşadıkları veya ilgili oldukları bölgede yasaklanmalı ama diğer yerlerde yapılmalı. Yani kendi yaşadıkları alanlar korunmalı fakat diğer yerlerin korunması gereksiz.
 
Oysa bu sözüm ona koruma endişesi bir yer için doğruysa her yer için doğrudur. Bu da bütün maden arama ve çıkarma faaliyetlerinin tüm dünyada durdurulması anlamına gelir. İnsanlık bundan büyük zarar görür. Dünyadaki ekonomik faaliyetler ciddi ölçüde daralır. Birçok şey üretilemez. İnsanlar alışık oldukları pek çok şeyi hayatlarında görememeye başlarlar. Tarımda, ulaşımda, haberleşmede, enerji üretiminde büyük aksamalar ortaya çıkar.
 
Maden arama faaliyetlerine karşı çıkan insanlar elbette böyle bir şey istemez. Ancak, taleplerinin küresel bir duruma gelmesinin bu sonuçlara yol açacağı da görmezden gelinemez. İnsanlar bu gerçeği göremediği için çevre milliyetçiliği yapmaya devam eder. Buna rağmen maden arama faaliyetlerinden vazgeçmek söz konusu olamaz. Çünkü, bu, bir bakıma insanlığın intihar etmesi anlamına gelir.
 
Kabul, ağaçları keyfî olarak kesmeyelim. Ancak, ağaçların gerekirse kesilebileceğini ve yeniden dikilebileceğini de akıldan çıkarmayalım. Maden arama ve çıkarma karşıtlığının bir bakıma insanlığın ‘barbarlık çağı’na dönmesi çağrısı yapma anlamına geleceğini unutmayalım.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.