CHP zihniyeti

Sesli Dinle
A -
A +
Bir süre önce CHP İzmir İl Teşkilatı Gençlik Kolu Başkanı katıldığı bir mahallî televizyon programında AK Parti seçmenlerini aşağılayıcı ifadeler kullandı. “Araştırmayan, okumayan belki okuması bile olmayan” ve “çoğu yaşlı” kimselerin körü körüne AK Parti’ye bağlandığını iddia etti Bunların seçmen kitlelerinin yaklaşık yüzde otuzuna tekabül ettiğini söyledi. Bu sözler ortalama CHP seçmenini ne kadar bağlar? Her CHP’li böyle mi düşünmekte?
 
Hiç kimseye haksızlık etmek istemem, bu yüzden bu tavrı tüm CHP’lilerin ortak tavrı olarak yorumlamak yanlış olabilir. Tanıdığım ve bu görüşü paylaşmayan birkaç CHP’li seçmen de var. Bununla beraber bu tarzın CHP tabanında ağırlıklı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Hemen belirteyim bu söz türünün ne ilk örneğiydi ne de -görebildiğim kadarıyla- son örneği olacak. CHP tabanı daha önce de sırasıyla Menderes’e, Demirel’e ve Özal’a oy veren kitlelere aynı gözle bakmıştı. Bu liderleri ‘sapkın’ ve ‘hain’, onlara oy veren kitleleri ise ‘cahil’, ‘bilgisiz’, ‘ön yargılı’ ve ‘irrasyonel’ olarak görmüş ve etiketlemişti. Hatta daha da ileri gidip, özellikle Özal’a, bugün Erdoğan’a yapıldığı gibi, yargılanacağı yolunda tehditler savurmuştu…
 
Bu yaklaşım iki meseleyi gündeme getirmekte. İlki söylenenlerin ne kadar gerçeğe tekabül ettiği. İkincisi ve daha önemlisi ise CHP’de bu bakış tarzının kendi kendini yeniden üretme gücünü nasıl kazandığı ve gelişen ve değişen Türkiye’ye rağmen neredeyse her CHP neslinin nasıl olup da bu görüşü savunabildiği.
 
Türkiye’de eğitimli olanların daha fazla CHP’ye yönelme eğilimi içinde olduğu belki otuz yıl öncesi için söylenebilirdi; ama bugün bir geçerliliği yok. Bürokratik vesayet odaklarının sivil ayaklarından biri olarak yapılandırılmış olan üniversitelerin temel görevi resmî ideolojiyi yeniden üretmek ve yeni nesillere zerk etmekti. Bu yüzden tahsil seviyesi yükseldikçe seçmenlerin CHP’ye meyilli olması olağandı.
 
Gelgelelim Türkiye sosyolojisi bunun değişmesinin yolunu açtı ve bu değişiklik büyük ölçüde AK Parti dönemine denk geldi. Artan nüfus ve sosyal çeşitlenme çeşitli baskılara rağmen sivil toplumun gelişmesinin önünü açtı ve üniversiteleri tek ve ana bilgi kaynağı olmaktan çıkardı. Sivil ortamlarda resmî ortamlarda konuşulanların çok dışında şeyler konuşulur oldu.  
 
İlaveten Türkiye bir üniversitelerin demokratikleşmesi tecrübesi yaşadı. Önceden birkaç merkezde toplanan çok sınırlı sayıda üniversite varken yeni ve tüm Anadolu’ya yayılmış üniversitelerin doğması ve yaygınlaşmasıyla üniversite eğitimi halka taşındı. Bu sayede yüksek tahsil görmüş insanlar arasında siyasi görüş çoğulluğu ortaya çıktı. Bugün tahsil seviyesi ile oy verme davranışı arasında tüm siyasi partiler, özellikle CHP’nin temsil ettiği merkez sol ile AK Parti’nin temsil ettiği merkez sağ arasında hemen hemen hiçbir fark yok.İkinci mesele daha önemli ve anlaşılması ve açıklanması çok boyutlu bir yaklaşımı gerekli kılmakta. Üstünlük duygusu hemen hemen tüm CHP’lilerde zuhur eden bir durum. Tahsil seviyesi ve sosyoekonomik statüsü ne olursa olsun CHP tabanı kendisini diğerlerinden özellikle de merkez sağ seçmenden üstün görmekte. Bu fiilî durum değil, psikolojik bir algılama.
 
Sanırım bunun nedenlerinin açıklığa kavuşturulması için ciddî ampirik çalışmalara ihtiyaç var. Bir başka deyişle ülkede öteden beri -ve bazı kesimlerin nezdinde hâlâ- başörtüsü kullanmanın normal davranıştan bir sapma olarak görülüp başörtüsü kullananların inceleme konusu yapılmasına benzer bir yaklaşıma CHP tabanı açısından ihtiyaç var.
 
Bilimsel incelemelerle bu yersiz, köksüz ve temelsiz üstünlük duygularının sebepleri ve kaynakları araştırılmalı. Ancak bu şekilde CHP zihniyetinin kodlarının çözümü meselesinde mesafe alınabilir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.