ÇYDD ve laiklik

Sesli Dinle
A -
A +
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Diyanet İşleri Başkanlığının memurların mesai saatlerinin cuma namazını dikkate alacak ve insanların cuma namazına gitmesine izin verecek şekilde yeniden düzenlenmesi çağrısına karşı bir açıklama yaptı. Bu talebin Türkiye’nin temel devlet ilkelerinden biri olan laiklik ilkesinin ihlal edilmesi anlamına geldiğini öne sürdü. Bu yolda ilerlemenin sonunda laikliğin terk edilmesi ile noktalanacağını iddia etti.
 
Bu görüşün toplumda çok sayıda insan tarafından benimsendiğini düşünüyorum. Nitekim çağrıyı eleştiren sosyal medya mesajıma verilen cevaplarda bu tespiti teyit eden kimseler çıktı. Bu tür adımların laikliği gerçekten tehlikeye sokacağını düşünen insanlar var.
 
Türkiye laiklik ilkesini benimsemekle iyi etti. Ancak, ne yazık ki, laikliği yanlış anladı ve daha ziyade Fransa’da boy gösteren ve uygulanan türünü tercih etti. Oysa, Anglosakson dünyasında bilindiği ve uygulandığı şekliye laiklik Türkiye’ye çok katkıda bulunurdu. Doğru ilkenin yanlış uygulanmasının model alınması ve uygulanması Türkiye’de, özellikle tek parti döneminde, büyük acılara sebep oldu. Demokrasi ile bu tür bir laiklik bir arada bulunamayacağı için demokrasi geliştikçe laiklik adım adım düzeltildi. Buna rağmen, insanların kafasında oluşan ve devlet okullarında mütemadiyen yeni beyinlere enjekte edilen laiklik anlayışı yaşamaya devam etti. ÇYDD’nin açıklamasını bu hatalı ve zararlı laiklik anlayışının bir sonucu olarak görmek mümkün.
 
Laikliğin özü din özgürlüğüdür. Bunu yapmayan, tüm sosyal hayatı dinden arındırmaya yönelik bir uygulama olarak laiklik mecburen baskıcı ve dayatmacı olmak zorundadır. Bu tür laikliğin ortaya çıktığı toplumlar otoriter veya totaliterdir. Bu anlayışta laikliğin kendisi bir tür seküler dine dönüşür ve diğer dinlerle kavgaya tutuşur. Laiklik dini adına insanların dinî özgürlükleri kısıtlanır. Bu yol toplumsal barışa değil çatışmaya hizmet eder. Dinler ve dinî gruplar yer altına inerek görünmez olmaya çalışır. Türkiye’de tek parti döneminde olan tam da buydu.
 
Oysa din özgürlüğünü esas alan bir laiklik insanlara dinlerini barış içinde yaşamaları için alan açar. Bu çerçevede din özgürlüğü iki kısımda düşünülebilir. İlk kısmı insanların hangi dine inanacağına karar verme hakkıdır. Bu alanda yüzde yüz özgürlük olmak zorundadır. İkincisi ise dini yaşamak ve yansıtmak hakkıdır. Dini yaymaya çalışma, din eğitimi verme, ibadethane açma gibi haklar buna girer. Burada da serbestlik kural, yasaklama istisnadır. Ancak, yasaklamalar iktidar sahiplerinin keyfine, kafalarındaki insan ve toplum idealine değil insan haklarına dayanmak zorundadır. Bir temel hakkın ihlalini teşkil edecek ve farklı dinlerden insanların barış içinde bir arada yaşamasına izin vermeyecek uygulamalar yasaklanabilir ve bu bir din özgürlüğü kısıtlaması teşkil etmez.
 
DİB’in çağrısına, bu çerçevede bakıldığında, hak vermemek imkânsız. Cuma namazı, topluca ve genellikle camide kılınan bir namaz. Bu saatlere mesai konması insanların bu ibadeti yerine getirmesini engelleyebilir. Bu yüzden mesai saatlerinin gözden geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi insan haklarıyla mükemmelen uyumlu bir talep. Bunu yapmak toplumsal düzenin dine dayandırılması, mesela herkesin cuma namazına gitmeye zorlanması anlamına gelmez. Aksi takdirde, Ramazan ve Kurban Bayramı tatillerine de karşı çıkmak gerekir. Bu çerçevede dikkat edilmesi gereken genel mesele, her dine eşit davranmaktır. Başka bir dinî grubun benzer talepleri varsa onlara da müspet cevap verilmelidir. Kuşkusuz taleplerin sosyolojik ağırlığını söz konusu dine inanan insanların sayısı belirleyecektir. Bin kişiyi ilgilendiren bir dinin bayramının tüm toplum için tatil ilan edilmesi anlamsızdır. Sadece o dine mensup kimselere tatil edilmesi yeter.
 
ÇYDD’ye çağrım, artık totaliter dayatmacı laiklik anlayışından vazgeçmeleri ve din özgürlüğünü merkezine alan bir laiklik anlayışını benimsemelerdir…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.