Erdoğan aday olabilir mi?

Sesli Dinle
A -
A +
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2023 seçimlerinin 14 Mayıs tarihinde yapılabileceğini açıkladı. Böylece ilk defa bir seçim tarihi açıkça telaffuz edildi. Bu, hâliyle, siyaset sahnesinde bir hareketlenmeye sebep oldu.
 
Bu hususta ilk tartışılan konu, seçimin yaklaşık bir ay öne alınmasının bir erken seçim anlamına gelip gelmeyeceği. Sanırım bunu söylemek yanlış olur. Seçimin öne alınması ülkedeki zaruretlerle ilgili ve siyasi bir mahiyet taşımıyor. Haziran ayının ikinci yarısının çeşitli imtihanlarla dolu olması, olacaksa ikinci turun okulların tatil edildiği bir döneme rastlaması, Kurban Bayramının yaklaşması ve hac mevsiminin başlaması bu adımın atılmasının başlıca gerekçeleri. Böylece muhalefetin aylardır yıllardır dile getirdiği erken seçim çağrıları boşa çıktı. Daha önce defalarca vurgulamıştım, tekrar edeyim: Olağanüstü durumlar dışında erken seçim çağrısı eski sistemden kalma bir alışkanlıktır. Bu gelişme bu tespiti doğruladı.İkinci tartışma konusu, muhalefetin Erdoğan’ın adaylığına niçin itiraz ettiği. Bunun da siyasi ve hukukî olmak üzere iki ayağı var. Muhalefet Erdoğan’ın yönetim tarzı ve pratiği hakkında iki şey söylüyor. İlki Erdoğan’ın ülkeyi çok kötü yönettiği. Halkı değil dar menfaat şebekelerini dikkate aldığı. İktidarı kendisine ve adamlarına kanun dışı ve haksız çıkar sağlama kapısı olarak gördüğü ve kullandığı. İkincisi ise ülkeyi hiç yönetemediği. Temel kararları alamadığı ve halkın hayati sorunlarına ilgisiz kaldığı. Bu bakışta bir çelişki olduğu aşikâr; bir yandan Erdoğan’ın ülkeyi yönetemediği diğer taraftan çok kötü yönettiği iddiaları arasında bir tenakuz var. Ama bu başka bir yazının konusu…
 
Bu bakış, ülkenin gerek kronik gerekse akut hemen her probleminin bu yönetim tarzının veya yönetememenin sonucu olduğunu öne sürüyor. Muhalefete göre geniş halk kitleleri de bu durumun farkında. Sokaktaki insanlar Erdoğan’ın ülkeyi kötü yönettiğinin veya yönetemediğinin farkında. Bu yüzden Erdoğan geniş kitleler nezdinde çok büyük bir itibar kaybına uğradı. O kadar ki, seçimde Erdoğan’ın karşısına çık(arıl)acak adayın vasıfları pek önem taşımıyor, önemli olan bir adayın çıkması. Bu belki şaka yollu dile getirilen ama bir anlayışı yansıtan “bir terliği koysak seçilir” sözünde de ifadesini buluyor. Böylece Erdoğan’ın ülkeyi kötü yönettiği veya yönetemediğini ve bu yüzden doğan ağır problemler yüzünden halkta bir karşılığının kalmadığı söyleniyor. Erdoğan’ın karşısına Millet İttifakı adayı olarak kim çıkarsa çıksın yenileceği ve iktidardan gideceği iddia ediliyor. Bu böyleyse muhalefetin Erdoğan’ın adaylığına itiraz etmesi değil destek çıkması gerekir. Çünkü, bu durumda, Erdoğan’ın adaylığı muhalefetin seçimi kazanmasını kolaylaştırır.   
 
Muhalefet Erdoğan’ın adaylığına hukuken de itiraz ediyor. Deniliyor ki Erdoğan 2014’te ve 2018’de olmak üzere iki defa cumhurbaşkanı seçildi. Dolayısıyla, üçüncü defa aday olması Anayasaya aykırı. Bence bu görüş de yanlış. Önceki cumhurbaşkanı ile mevcut cumhurbaşkanı farklı sistemlerde bir makam. Eskisi teorik olarak sembolik görev ve yetkilere sahipti, yenisi ise yürütmenin ta kendisi. Türkiye bir hükûmet sistemi değişikliğine gitti ve bir sapkın parlamenter sistemden bana göre yine sapkın olan ve ıslah edilmesi gereken bir başkanlık sistemine geçti. Sistemin gerekleri de bu sistemin kurulmasından itibaren geçerli. Yani bir kişi eski ve yeni sistem içinde iki defadan fazla aday olamaz değil, yeni sistem içinde ikiden fazla defa aday olamaz. Mamafih bu itiraz muhtemelen YSK’ya taşınacak ve sanırım YSK bu yazıdaki görüş doğrultusunda bir karar vererek tartışmayı bitirecek…
 
Seçimde yarışacak ilk iddialı adayın Erdoğan olduğu kesin. İkinci iddialı adayın kim olacağını ise, umarım, yakında göreceğiz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.