CHP, Galata Köprüsü’nde Filistin halkına destek için “nehirden denize özgür Filistin” çağrısıyla bir miting düzenlemek istedi. İzin ve yer tahsisi için İstanbul Valiliğine başvuruldu. Valilik Galata’da mitinge izin vermedi. Bunun üzerine CHP karara itiraz etti. Daha önce dindar-muhafazakâr çevrelerin aynı yerde miting düzenleyebildiğine işaret ederek aynı imkânın kendisine de tanınmasını istedi.
CHP başvurusunu ve Valilik kararını nasıl değerlendirmek gerekir?
Galata’da miting düzenlenmesinin bazı avantajları ve dezavantajları var. Avantajlar daha ziyade mitingi düzenleyenleri ve katılanları ilgilendiriyor. Dezavantajlar ise diğer vatandaşların hayatını etkiliyor.
Önce avantajlardan bahsedelim. Her şeyden önce Galata Köprüsü’ne ulaşım nispeten kolay. Otobüs, vapur ve tramvay seferleriyle mekâna gelmek mümkün. İkincisi, köprü Yeni Cami’den ve etraftaki diğer tarihî camilerden çıkacak olanların yürüyerek kolayca ulaşabileceği bir yer. Nitekim, söz konusu iki miting bir parti tarafından düzenlenmemekle beraber daha ziyada dindar-muhafazakâr çevrelerin katıldığı mitinglerdi. İlk buluşma camilerde sabah namazında oldu ve sonra sabahın erken saatlerinde miting başladı. Başlıca dezavantaj ise trafiğin aksaması. Köprü önemli trafik güzergâhlarından biri. Mitingler yüzünden köprünün ve bağlantılı bazı yolların trafiğe kapanması söz konusu. Bu da bazı insanlar için sıkıntılara sebep olabilir.
Valiliğin CHP’nin Galata Köprüsü’nde düzenlemek istediği mitinge izin vermemesinin açık bir hata olduğunu söylemek lazım. Bu izin vermeyiş, ne yazık ki, vatandaşlar arasında bir tür ayrımcılık yapmak anlamına da geldi; çünkü ya Galata Köprüsü’nde hiç miting yapılmamalıydı ya da gerekli şartları karşılayan herkese aynı yerde miting yapma hakkı verilmeliydi. Bir kesime miting serbestisi öbür kesime miting yasağı olmaz, olmamalı. Valilik kararı bu bakımdan eleştiriyi hak ediyor.
Miting aslında İsrail’e tepki göstermek için iyi bir fırsattı. İsrail’e karşı çıkmak şu veya bu gruba ve dine mensup insanlara mahsus değil; genel bir insanlık görevi. Türkiye’de, nüfusun büyük çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, herkesin İsrail’in saldırganlığı, işgalciliği ve soykırımcılığı hakkında aynı şekilde düşünmediği ve endişelenmediği biliniyor. Hatta bazı kesimler İsrail’e ciddi destek veriyor. CHP tabanı da daha ziyade İsrail destekçisi. Bu destek bazen açıkça bazen dolaylı olarak boy gösteriyor. Miting bu algının yanlış olup olmadığını belirlemek için de bir fırsattı. CHP’nin imajının düzelmesine büyük katkı sağlayacaktı. Filistin davasına bir hizmet teşkil edecekti.
Diğer taraftan, öyle sanıyorum ki, CHP izin verilmeyeceğini bildiği için böyle bir teşebbüste bulundu. İzin verilseydi, muhtemelen, zor duruma düşecekti. CHP mitingde ısrarlı ise onu Galata Köprüsü’nde değil başka bir yerde de gerçekleştirebilirdi. Her şeye rağmen mitingin izin verilmeyerek bir anlamda engellenmesi CHP’ye iktidara bir gol atma fırsatı verdi. Ayrıca, Gazze meselesi hakkında bu kadar hassas olan bir iktidara da bu yasak hiç yakışmadı. CHP mitingden ister istemez vazgeçti ama bir grupla Eminönü’nde bir basın toplantısı düzenledi. Filistin’e destek sayılacak zayıf açıklamalar yaptı. Bir Filistin bayrağı bile taşınmadı. Ama, bu dahi CHP çizgisinde bir ilerleme sayılabilir.
İstanbul Valiliğinin CHP’nin Galata’da yapmak istediği mitinge izin vermemesi bir hataydı. Alınan tavır, eşit vatandaşlık ilkesine aykırıydı. Doğal olarak, sorumluluk valilikten çok iktidara ait görüldü. CHP miting yapma talebi ve basın toplantısıyla hakkındaki olumsuz kanaatlerin değiştirilmesi yolunda küçük de olsa bir adım atmış oldu. Umarım devamı gelir.
Atilla Yayla'nın önceki yazıları...
İlk miting yılbaşında erken saatte yapıldı trafik neredeyse sıfır olan zamanda. Chpnin istediği pazar 13 saati ise trafiğin en yüksek olduğu zaman