Kılıçdaroğlu neden aday oldu?

Sesli Dinle
A -
A +
Millet İttifakı içinde ciddi bir kriz yaşandı. Altılı Masa’nın 2 Mart’taki oturumunda dört lider Kılıçdaroğlu’nu aday göstermek istedi. Akşener buna itiraz etti; Masa’nın oy birliğiyle karar almak durumunda olduğunu söyledi. Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu’nun aday olması gerektiğini belirtti. Buna destek olarak da kamuoyu araştırmalarının tamamında bu iki ismin KK’dan daha yüksek oranda oy almasını gösterdi. Bunun üzerine öfkelenen KK ayağa kalktı. Belediye başkanlarının adaylığı teklifini reddetti. Akşener “o zaman ben gideyim” dedi. KK “siz bilirsiniz” cevabını verdi. Kriz böylece ortaya çıktı…
 
KK’nun masanın daha önceden belirlenmiş olan “oy birliğiyle karar alma” ilkesini 2 Mart toplantısında ihlâl ettiği anlaşılıyor. Şüphesiz, Masa başka türlü de çalışabilirdi, fakat madem oy birliği ile ilerleme kararı alındı ve bu karar tüm toplantılarda uygulandı o zaman söz konusu toplantıda da bu kurala uyulması beklenirdi. Ancak, KK diğer parti liderlerini önceden bağlayarak Akşener’i evet demek mecburiyetinde bırakmayı denedi. KK zaten yine Masa’nın çalışma kurallarına aykırı olarak ve çoğu zaman çok çirkin ve kavgacı bir dille aday olduğunu ilan etmekteydi. Akşener ve İP’in diğer ileri gelenleri ise henüz adaylarının belirlenmediğini söyleyerek bu ataklara cevap vermeye çalışıyordu. Ne var ki, adaylığı kafasına koyan KK aylardır ince ince bunun altyapısını hazırlamaktaydı. Sonunda başardı.
 
Esasen KK’nun aday olmasının önünde bir engel yoktu. En kötü ihtimâlle, tam bir hâkimiyet altında tuttuğu CHP’nin adayı olarak sahneye çıkabilirdi ve olacaksa muhtemelen ikinci tura kalırdı. Ancak, onun istediği, partisinin oyu yetmediği için, daha geniş bir mutabakatla seçimlere girmekti. Daha önce iki defa, yani hem 2014’te hem 2018’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmaktan kaçınan ve verdiği beyanatlarda parti genel başkanlarının aday olmasını yanlış bulduğunu ısrarla söyleyen KK niçin bu sefer aday olmakta diretti?
Sanırım KK’nun adaylığının hem sosyolojik hem de psikolojik boyutları var. Türkiye’de toplumun Erdoğan’ı iktidardan indirmeye yeterince hazır hâle geldiğine inanıyor. Bir başka deyişle KK Erdoğan’ın seçimi kesin olarak kaybedeceğine ikna olmuş durumda. Tabanı ve ortakları da aynı durumda; özellikle sosyal medyada buna ilişkin kesin inancı yansıtan paylaşımları görmek mümkün.
 
Ancak, bence, KK’nun adaylığında psikolojik boyut daha önemli. KK siyasi hayatının son demlerini yaşadığının farkında. Tarihe ya bir hiç ya da muhalefet nazarında “diktatör Erdoğan” yönetimini değiştirmeyi başarmış bir lider olarak geçecek. Seçimi kaybetse de kendisinin kaybedeceği bir şey olmadığını düşünüyor. Bu yüzden daha önce 2018’de Erdoğan’ın karşısına çıkma cesareti göstermiş olan Akşener’den farklı olarak iki defa adaylıktan kaçmış olan KK, kamuoyu araştırmalarında gerilerde kalmasına rağmen, bu seçimde aday olmak istedi. Yani, Akşener’in dediği gibi, KK’nun adaylık arayışında şahsi hırsı öne çıktı.
 
KK’nun bu davranışı, Akşener’e bir anlamda kurduğu kumpas, Erdoğan yönetimine yönelttiği eleştirilerin çoğunu da açığa düşürdü. KK görünmeye çalıştığı ve iddia ettiği gibi kurallı bir yönetim tesis etme peşinde olmaktan ziyade, istediğini her yol ve yöntemle elde etmeye çalışan, “dediğim dedik” bir lider olduğuna dair kuvvetli işaretler verdi. Altılı Masa’yı dahi konulan kurallara uygun olarak işletmemesi KK’nun seçilmesi hâlinde Türkiye’yi nasıl idare edeceği, işleri nasıl yürüteceği hakkında derin şüpheler ve korkular oluşturdu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.