'Köpekperestlerin' fikrî zayıflığı!

A -
A +

Köpekperestlerin Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılması düşünülen değişikliklere itirazları devam ediyor. Bu itirazlar, ne yazık ki, üzerinde ciddî olarak düşünülmüş, ahlâkî ve felsefî kökleri olan, dünyadaki uygulamaları takip eden tezlerden ziyade ezberler ve kendileri gibi düşünmeyenleri çeşitli şekillerde suçlamalar olarak tezahür ediyor.

 

Bir ezber, dünyaya gelmiş tüm canlıların yaşama hakkına sahip olduğu. Bu bakışa göre, canlılar arasında bir alt-üst sıralaması yapılamaz. Her canlının yaşama hakkı vardır. Sokak köpekleri de yaşama hakkına sahip varlıklardır. Bu çizgide olup da hızını alamayan bazıları insan hayatı ile hayvan hayatı arasında bir fark olmadığı inancında. Hatta bunlardan bazıları sokak köpekleri tarafından vahşi şekilde öldürülen veya çok ağır zarar verilen çocuklarla ilgili yaptıkları paylaşımlarda dahi köpekleri öne çıkarmakta ve hayatını kaybeden insanlar hakkında bir üzüntü dile getirmemekte... TBMM’deki Komisyon çalışmaları sırasında bunun vahim bir örneğini gördük. CHP, DEM ve TİP milletvekilleri dinlenmek üzere çağırılan zarar görmüş çocuk yakınlarına hakaret ettiler. Hiçbir şekilde üzüntü beyan etmediler. Onların Komisyon’da konuşmasını engellemeye çalıştılar…

 

Milyarlarca hayvan insanlar tarafından beslenme amacıyla zaten sistematik olarak öldürülüyor. Bu tespite karşı ileri sürülen argüman dünya besin zincirinin parçası olan koyun ve inek gibi hayvanlarla kediler ve köpekler arasında ayrım yapılması gerektiği. İyi ama onların besin zinciri dışında gördüğü hayvanları bazı kültürler besin zincirinin bir parçası olarak görmekte. Her yıl dünyada 3 milyon kedi ve 25 milyon köpek öldürülmekte ve yenmekte. Ayrıca, dünyada ağır bir kıtlık vakası boy gösterse ve insanlar beslenmekte ciddî sıkıntılar çekse köpek ve kedi gibi hayvanların besin zincirine dâhil olma ihtimali artacak ve bazı insanlar tarafından bu hayvanlar da yenecektir!..

 

Bir diğer tuhaflık, sokak köpeklerinin insanlara verdiği zararlardan söz edince hemen insanlara zarar veren kimselerin gündeme getirilmesi, tecavüzcülerden, çocuk ve kadın katillerinden örnekler verilmesi. Bununla söylenmek istenen; hayvanlar tarafından verilen zararları olağan görmemiz ve bir anlamda şu yaşananlara razı olmamız... Bu bakışta da vahim hatalar var. Her şeyden önce insanlar hayvanlarla karşılaştırılamaz. İki varlık farklı türlere ait. Aksi takdirde insan ile hayvan aynı seviyede görülmüş olur. İnsanların insanlara zarar verdiği vakalar yaşanıyor; ama bu zararların faillerini yakalamak, yargılamak ve mahkûm etmek mümkün. Buna karşılık hayvanları böyle bir sorumluluk ile yüzleştirmek imkânsız. Eskiden, örneğin, bir insana zarar vermiş bir köpek kesinlikle itlaf edilirdi. Şimdi ise koruma altına alınmakta ve iyi durumda ise tekrar sokaklara salınmakta.

 

Önemli bir mesele bu köpeklere bakmanın yüksek maliyetinin görmezden gelinmesi ve vergilerle finanse edilen kamu bütçelerinden karşılanmak istenmesi. Bu da bizi bir toplumsal tercih meselesiyle yüz yüze bırakıyor. Kamu kaynakları kimsesiz çocukların korunmasına mı yoksa sokak köpeklerinin beslenip barındırılmasına mı harcanmalı? Bence, elbette, çocuklara tahsis edilmeli. Ama 'köpekperestler' yılda 400 milyar lirayı bulacağı söylenen bakım masraflarının herkes tarafından paylaşılmasını istiyorlar. Oysa doğrusu sokak köpeklerine bakmanın kamusal bir yük olmaktan çıkarılması ve masrafların bu işe önem ve değer verenlerin katkısıyla karşılanması. Bunu söyleyince hemen başka masraf kalemlerinden bahsediliyor. Onlar da elbette tartışılabilir ama gündeme getirilen harcama kalemlerinin hepsi insan-insan ilişkisiyle ilgili. Dolayısıyla, bu harcama kalemlerini sokak köpekleri için yapılacak harcamalarla karşılaştırmak da yanlış…

 

Maalesef, 'köpekperestlerin' hemen hemen hiçbir konuda ciddiye alınmayı hak eden bir görüşü yok.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
SEDAT KALFA25 Temmuz 2024 10:27

İTSEVERLER SADECE RANTILARINI DÜŞÜNÜR .. KÖPEKLER ONLARIN SADECE VASITA VE ARGÜMANLARI .. BU KONUDA İHRAÇ EDİLME KANUNU ÇIKRILMASI LAZIM .. İNANIN ÖYLE BİR KANUN ÇIKSIN EN BÜYÜK KÖPEK İHRACATÇILARI OLURLAR

Yalınız Efe24 Temmuz 2024 12:15

Artık hadlerini aştılar. Terbiyesizliği, şirretliği ve çirkefliği iyice ele aldılar. Her geçen gün cinayetlerine bir cinayet ekliyorlar. Sn. İsmail KAPAN'ın dediği gibi kuru gürültüye pabuç bırakmamalıdır.