Kürt meselesinin temelleri

A -
A +

Kürt probleminin kökleri Türkiye'nin antidemokratik tek parti diktatörlüğü döneminde yatıyor. Başlıca sebepleri şunlar: Millî Mücadele öncesinde Kürtlere verilen zaferden sonra egemenliğin paylaşılacağı sözünün tutulmaması. Kürt kimliğinin reddedilmesi ve her alanda katı bir Türkleştirme politikası izlenmesi. Türk vatandaşlığı kavramının bir vatandaşlıktan ziyade bir etnik kimlik çağrışımı yapacak şekilde kullanılması. Kürtlerin ana dilinin, yani Kürtçenin, sosyal hayatta kullanılmasının yasaklanması…

 

Ne yazık ki, bu problem Türkiye'ye tek parti diktatörlüğü öncülerinin kötü bir hediyesi. Bu gerçek şu sıralarda CHP tarafından unutulmuş görünmekte. CHP liderleri ve sözcüleri yanlış tarihî icraatlarını ve sebep oldukları acıları asla gündeme getirmemekte. Dersim başta olmak üzere Kürtlere yönelik katliamlarından hiç bahsetmemekte. Özür dilememekte, pişmanlık belirtmemekte.

 

CHP’nin problemin nasıl çözüleceğine ilişkin somut bir önerisi de yok. Yuvarlak laflarla konuyu geçiştiriyor. Tek parti zihniyetinin hangi uygulamalarından vazgeçileceğine dair en küçük bir işaret vermiyor. Bana göre bunu yapması da mümkün değil, çünkü, bu, CHP kimliğinin özünün reddedilmesi anlamına gelir. Faşist bir devlet ve bu devlete bağlı, temel inançları ve ilkeleri bu devlet tarafından şekillendirilmiş vatandaş anlayışına bağlı CHP'nin başka bir şey düşünmesi ve yapması imkânsız.

 

CHP tek parti döneminden kalma öyle bir zihniyete sahip ki söylemeyeceği yalan ve giremeyeceği kalıp yok. Mesela bugünlerde devam etmekte olan süreç, şehit ve gazi yakınlarını CHP yönetiminin aklına getirdi. Bir defa olsun samimi şekilde kapılarını çalmadıkları, başsağlığı dilemedikleri, geçmiş olsun mesajı iletmedikleri insanlara güya sahip çıkıyorlar. Özel birkaç defa “şehit ve gazi yakınlarını incitecek, memnun etmeyecek” bir çözüme evet demeyecekleri yolunda sözler sarf etti.

 

Her şeye rağmen, Türkiye demokrasiye geçince Kürt problemi yumuşamaya başladı. Kürtler hem seçen hem seçilen oldu. Her partiden Kürt milletvekilleri çıktı. Kürtlere bakanlıklar verildi. Demokrasi geliştikçe ve genişledikçe problem adım adım hafiflemekteydi.

 

Hayat bu çizgide ilerlerken PKK ortaya çıktı. Sovyet Rusya güdümündeki bir ülke olarak Suriye Ortodoks sosyalist gelenekten gelenler tarafından kurulmuş olan PKK'ya kendi topraklarında barınma fırsatı ve imkânı tanıdı. Sovyet Rusya yıkıldı. Suriye'de iç savaş ortaya çıktı. Zamanında Kürtlere kimlik bile vermemiş olan Suriye’de yerleşen ve Suriye Kürtleri hakkında hiçbir şey yapmamış olan PKK, YPG adıyla ülkenin üçte birini kontrol altına aldı. Bunda da ana destekçisi DEAŞ ile mücadele bahanesiyle ABD oldu.

 

Türkiye'nin rahatsızlığı üzerine Suriye PKK'sının adı, ABD tarafından, ironik şekilde, Suriye Demokratik Güçleri olarak değiştirildi. Demokrasi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, Arap ve Kürt kabileleri silah zoruyla bastırmaya ve itaat ettirmeye dayanan bir oluşum, demokrasi kisvesini kullanmaya başladı. Suriye'nin üçe parçalanmış olması da bu yapıya fırsat sağladı. Aralık 2024’te Esad rejimi yıkıldı ve Suriye bir ve bütün olma yolunda ilerlemeye başladı. Yeni yönetim Suriye'de silahlı güçlere izin verilmeyeceğini açıkladı ve PKK'yı silah bırakmaya, dışarıdan gelmiş olanları ülkeyi terk etmeye ve Suriyeli olanları da Suriye ordusuna katılmaya çağırdı.

 

Türkiye zaten terörle mücadele stratejisini kökten değiştirmişti. Suriye’de de terör örgütünü yok etmek üzere harekete geçti. Suriye Millî Ordusu, Tel Rifat ve Menbiç'i PKK'lı teröristlerin elinden kurtardı. Bunun hemen öncesinde Bahçeli'nin Öcalan'a yaptığı “örgütü dağıttığını ilan et” ve “umut hakkından yararlan” çağrısı geldi. DEM devreye girdi. İmralı ziyaretleri başladı. Ancak, DEM bu meselede hatalı bir söylem tutturdu ve ne yazık ki yanlış bir yolda ilerlemeye çalışmakta...

 

 

 

Atilla Yayla'nın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.