Kürtler için üçüncü parti mi?

Sesli Dinle
A -
A +
Diyarbakır gezisinde hem şehrin çeşitli yerlerini dolaşma hem "Diyarbakır Anneleri"ni ziyaret etme imkânı buldum. Daha önemlisi, arkadaşım Muhammed Akar’ın çabalarıyla, Kürt kanaat önderleriyle Kürt meselesinin çeşitli boyutlarını yüz yüze konuşma fırsatı yakaladım.
 
Her şeyden önce dile getirilmesi gereken nokta Türkiye’de bir Kürt probleminin bulunduğu. Türkiye’nin hayli ciddî bir Kürt problemi var. Bu çerçevede genellikle Erdoğan tarafından dile getirilmiş ve çeşitli kişilerce paylaşılmış olan “Türkiye’nin bir Kürt probleminin olmadığı” görüşü isabetli olmaktan uzak. Bunu herhangi bir Kürt ile konuştuğunuzda hemen anlayabilirsiniz. Elbette sorunu teşhiste ve çözüm önerilerinde farklılıklar ortaya çıkmakla beraber Türkiye’nin Kürt problemi olduğu her Kürt için aşikâr bir gerçek. İster dindar ister seküler, ister HÜDA-PAR’lı ister HDP’Li olsun, hemen her Kürt bazı sorunları dile getirmekte. Bunları genel olarak tanınma ve eşitlik problemleri olarak ifade edebiliriz. İleride bu konuları tekrar ele almayı düşünüyorum…
 
Kürt probleminin siyaset yolu ile çözülebileceği yolunda hayli yaygın bir kanaat olduğunu da söylemek mümkün. Yani bölgede herkes PKK çizgisine destek vermekte değil. Sorunun ancak siyaset yoluyla çözülebileceği hâkim görüş.
 
Bu benim de paylaştığım bir yaklaşım. Nitekim, şahsî tarihimde, 2010’lu yıllara kadar yazılarımda hep bu noktayı vurgulamış ve aynen Türk etnisitesine dayalı partiler gibi Kürt etnisitesine dayalı partiler de olmasını istemişim. Bu önemli ölçüde gerçekleşti. Bunun olmasında AK Parti’nin esasen kendi kendisini korumak amacıyla da olsa parti kapatmayı zorlaştırmasının ve de Kürt meselesinde önemli reformlar yapmasının büyük payı var.
 
Kürt siyasî hareketlerinin doğmasını umutla ve memnuniyetle karşıladım. Şimdiye kadar özellikle TBMM’de temsil edilme kabiliyetine sahip iki parti oldu: HDP ve HÜDA-PAR. Meclis’te olmasa da önemli bir fonksiyon üstlenen veya üstlenmesi mümkün olan HAK-PAR gibi partiler de var. Ancak, ne yazık ki, mevcut siyasi partiler, özellikle Meclis’te temsil imkânı bulanlar açısından çeşitli problemler mevcut.
 
HDP çizgisi maalesef büyük bir hayal kırıklığı oldu. Parti terör ile arasında açık bir mesafe koyamadı. PKK terörünü açık bir şekilde kınayamadı. Böyle bir şeyi belki zamanla yapabileceğine dair topluma bir işaret de veremedi. Tam da tersine, HDP, KCK’nın siyasi ayağı olarak işledi. Partide önemli kararlar bizzat KCK tarafından veya onun yönlendirmesi altında alındı. Bu hâliyle HDP demokratik meşruiyet çizgisinin epeyce dışına taştı. Haklı bir kapatma davasıyla karşı karşıya. Ayrıca, Kürt seçmen de HDP’ye tepkili. Son seçimlerde yüzde beşe yakın oy kaybına uğradı. HDP’nin Kürt meselesinin çözümüne müspet bir katkıda bulunma imkânı yok denecek kadar azaldı.
 
14 Mayıs seçimlerinde Meclis’e giren HÜDA-PAR da maalesef bölgede pek sevilmiyor. Şiddet ile arasına mesafe koymak ve son yirmi küsur senedir terör olaylarına bulaşmamak suretiyle HDP’den daha büyük bir demokratik meşruiyet kazanmış olmasına rağmen bu partinin de Kürt probleminin çözümüne ciddî katkılarda bulunması ihtimâli hayli zayıf görünüyor.
 
Bu durumda bence Kürtlerin yeni bir siyasi partiye ihtiyacı var. Bu parti her şeyden önce şiddet ile arasına bir mesafe koymalı. Kürt siyasetinin ağırlıklı olarak sol-sosyalist fikirlerden etkilenmiş olmasına rağmen bence bir tür merkez sağ bir parti olmalı. Parti dinle barışık olmalı ama HÜDA-PAR gibi neredeyse tüm programını dinî görüşlere dayandırmamalı. Sanırım böyle bir parti hem Kürt probleminin çözümüne hem de Türkiye demokrasisine büyük katkıda bulunacaktır.
 
Bana öyle geliyor ki Kürt siyaseti yeni gelişmelere gebe...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.