Laiklik nedir?

A -
A +

Nasuh Mahruki katıldığı bir yayında bir Kemalist olarak türbana karşı çıkması gerektiğini, bunun sebebinin de türbanı laikliğe aykırı bulması olduğunu söyledi. Ardından, Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin’in laiklikle ilgili açıklamalarına, ilginçtir, Kemalistlerden, sosyalistlerden ve Türk faşistlerinden eleştiriler ve suçlamalar geldi. Bütün bunlar gösteriyor ki, bu kesimlerde yer alanların çoğu laikliğin ne olduğu ve ne olmadığı hakkında büyük bir kafa karışıklığı içinde.  

 

Her şeyden önce bir ilkenin veya değerin çok sözünün edilmesi onun ne olduğunun da aynı derecede bilindiğini göstermez. Ayrıca, yaygın kabul gören bir görüşün doğru olmaması da mümkündür. Çok tekrarlanan ve bir anlamda bir tekerleme hâline getirilen sözler ve yansıttıkları görüşler yanlış veya tamamen anlamdan mahrum olabilir. Sanırım ikide bir gündeme getirilen laiklikle ilgili durum bu.

 

Laiklik iki ana açıdan incelenebilir. İlk olarak felsefî, sosyolojik ve siyasî-hukukî bir ilke olarak ele alınabilir. İkinci olarak Anglosakson usulü laiklik ve Fransa tipi laiklik olarak ikiye ayrılmak suretiyle analiz edilebilir.

 

Felsefî laiklik daha ziyade bilginin kaynağının 'ilahî' olmaktan çıkarılması ve 'aklın' ana ve çoğu zaman tek bilgi kaynağı olarak onun yerine konması anlamına gelir. Bu, doğal olarak, hemen hemen her toplumda, derin düşünme alışkanlığına sahip, çok küçük bir azınlığın ilgisini çeken bir konudur. Sosyolojik laiklik, toplumların gelişmesine, daha doğrusu şehirleşmesine ve sanayileşmesine bağlı veya paralel olarak, dinî tarz, söylem ve ritüellerin daha fazla veya daha az göze çarpmasıyla alâkalıdır. Bu, kendiliğinden vuku bulan bir durum ve tutumdur. Siyaset ve hukuk laikliğin asıl anlamlı ve önemli olduğu alanlardır. Siyasi anlamda laiklik yönetme hakkının bir dinî inançtan kaynaklanmamasıdır. Hukuki anlamda laiklik ise, bir ülkenin pozitif hukuk sisteminin bütünüyle veya ağırlıklı olarak bir dine veya bir dinî yoruma dayanmaması demektir.

 

Anglosakson laikliğinde din özgürlüğü merkeze alınır. Bu, insanların istediği dine inanabilmesini ve bu dinin gereklerini, klasik insan haklarına saygı göstermek şartıyla, tek başlarına veya gruplar hâlinde serbestçe ifa ve icra edebilmesini gerektirir. Hiç kuşku yok ki din özgürlüğü aynı zamanda bir dine inanmama özgürlüğünü de kapsar. Hiç kimse, özellikle kamu zoruna dayanacak şekilde, şu veya bu dine inanmaya veya inanmamaya zorlanamaz. Hiçbir dine inanmamanın mümkün olmadığı bir yerde din özgürlüğü de tam değildir. Bir başka deyişle, ateistler ve deistler de din özgürlüğüne sahip olmak ve ondan yararlanmak durumundadır.

 

Fransa tipi laiklik ise din özgürlüğünü pek önemsemez. Dinin yerine, pozitivist bir yaklaşımla, sanki sabit ve evrensel anlamları varmış gibi, aklı ve bilimi oturtmak ister. Dinin toplumdaki görünürlüğünü ve etkisini azaltmaya ve toplumu dinden uzaklaştırmaya çalışır. Bu yaklaşım, onu, Fransa ve Türkiye’de örnekleri görüldüğü üzere, bir tür seküler dine çevirir. Kamu otoritesini bu seküler dini korumaya, kollamaya ve insanlara her yol ve yöntemle empoze etmeye iter. Bir başka deyişle, Fransız türünde laiklik dinlere savaş açar. Dine ve dindarlara baskı yapar. Bu tavır, toplumda, kaçınılmaz olarak, bir gerilim ve çatışma doğurur. Kutuplaşmaları koyulaştırır.

 

Bu teorik çerçevede bakıldığında Mahruki’nin laiklik anlayışı din özgürlüğünü dışlayan ve bir tür seküler bir din adına ve klasik dinler aleyhine olacak şekilde topluma dayatmalarda bulunulmasını talep eden, Fransız geleneğine uygun bir çizgi. Yusuf Tekin’in laiklik anlayışı ise din özgürlüğünü merkeze alan ve bu yüzden laiklikle daha iyi bağdaşan Anglosakson laiklik anlayışına yakın bir bakış...

 

Atilla Yayla'nın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Rasim Duman30 Kasım 2024 09:57

Ben bu yazınızda laikliğin târifini veya başkalarının laiklik anlayışlarını değil, bizzat sizin, laisizm ve sekülerizm hakkındaki görüşlerinizi tercihlerinizi görmek isterdim.. Bu husus ta gayet net ve sarih - hangi safta durduğunuza dair - bir yazınızı bekliyorum efendim.

Yalınız Efe29 Kasım 2024 09:37

Komünistler ve faşistler Kemalizmi kalkan yaparak baskı ve zulümle saltanatlarını sürdürmek istiyorlar...