Mahalle bakkalları süpermarkete karşı?

A -
A +
Mahalle bakkalları ile süpermarketler veya süpermarket zincirleri arasındaki karşılaştırmaların nispeten eskiye giden bir tarihi var. Bu tartışmaların Türkiye’de yeni yaşanmakta olması bizi yanıltmamalı. Benzer tartışmalar zincir marketlerin daha evvel kurulduğu Batı ülkelerinde yaşandı...
 
Çoğu insan bu tartışmada bakkalların tarafını tutuyor ve bakkalları marketlere karşı şu tezlerle savunuyor: Süpermarketler büyüklük ve etkinlikleriyle mahalle bakkallarıyla rekabette avantajlı. Bu yüzden birçok bakkal batarken marketler yerden mantar biter gibi çoğalıyor. Marketler işsizliğe sebep oluyor. Zaman zaman da yanıltıcı reklamlarla satışlar yaparak halkı kandırıyor. Enflasyonist dönemlerde aşırı kâr hırsıyla sattığı mallara olağandan daha yüksek fiyat uygulayarak hayat pahalılığına sebep oluyor. Mahalle bakkallarının ortadan kalkması toplumsal dokuya da zarar veriyor…
 
Bu tür görüşleri mesela Esnaf Dernekleri Federasyonu Başkanı Bendevi Palandöken’in hemen her açıklamasında bulmak mümkün. Keza, politikacıların çoğunun da Palandöken’in dile getirdiği görüşleri paylaştığından şüphe etmek için bir neden göremiyorum...
 
Bu eleştirilerin bir kısmı doğru olsa da çoğu yanlış ve haksız. Bunun sebebi insanların sadece görünenleri görmesi görünmeyenlere dikkat etmemesi. Aynı şekilde, gelişmelerin kısa vadeli sonuçlarıyla ilgilenirken uzun vadeli sonuçlarını ihmâl etmesi. Hayatın başka alanlarında da karşımıza çıkan ve dünyayı anlamamızı basitleştirerek bize yardımcı olur gibi görünen bu yaklaşım insanları olan biteni yanlış okumaya ve değerlendirmeye itiyor.
 
Bakkalların kapanması elbette bazı insanların işsiz kalmasına yol açabilir. Ancak, büyük bir ihtimalle daha fazla istihdama yol açar. Bakkallar sınırlı iş gücüyle çalışır. Çok sayıda evladı olan bakkal bir veya iki çocuğuna dükkânı devredebilir. Buna karşılık marketler çok daha fazla sayıda insanı istihdam etmekte. Bu sayede belki de kapanan bakkalların çocukları marketlerde istihdam imkânı bulabilmekte. Marketlerin istihdam açısından bir başka özelliği insanların iş hayatına girişini kolaylaştırması. Marketler vasıfsız kimseleri de kısa bir eğitim sürecinden sonra istihdam edebilmekte. Böylece insanlar ilerdeki iş başvurularında öz geçmişlerine tecrübelerini yazabilmekte...
 
Bakkalların yüz yüze ilişkiye dayandığı ve müşteri ile bakkal arasında bir tür beşerî ilişki kurulmasına yol açtığı bir hakikat. Fakat hem bu tür ilişkiler daha ziyade küçük yerleşim birimlerine mahsus hem de marketlerin çoğalması bu ilişkileri bitirmez. Meselâ veresiye satma işi marketlerde değil bakkallarda vuku bulmaktadır. Bu da bakkallara marketler karşısında bir avantaj sağlayabilir.
 
En önemlisi, marketler bir merkezî planlamayla değil hayatın akışı sonucu doğuyor. Onların şu veya bu gerekçeyle yasaklanması, engellenmesi insanların girişim özgürlüğünün çiğnenmesi anlamına gelir. Kimse zorla marketlere gönderilmiyor; herkes kendi arzusu ve kararı ile marketlerden alışveriş yapıyor. Bunda fiyatların karşılaştırmalı iyiliği yanında ferahlık ve daha fazla mal çeşidi bulunması gibi faktörlerin tesiri olabilir. Ayrıca, tüketiciyi kolayca aldatılabilecek varlıklar olarak görenler kendileri ile vatandaşlar arasında ne gibi farklar olduğunu açıklamakla mükellef. Öyle ya, neden bazı insanlar söz gelimi yanıltıcı reklamlara aldanmazken diğer bazıları aldanabiliyor?
 
Hayatın akışına sunî müdahalelerle set çekilemez. Batıdaki yaşananlar da gösterdi ki bakkallar tamamen bitmedi. Kısaca, telaşa mahal yok ve girişimcileri kendi başına bırakmakta fayda var.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.