Muhalefetin komik çelişkileri

Sesli Dinle
A -
A +

Siyasi hayatta ve siyasi faaliyetlerde tutarlılık aramak boşuna. Her insanın hayatta karşısına çıkabilecek tutarsızlık ve çelişkiler siyasette çok bol. Birbirine yönelik ağır sözler sarf etmiş liderlerin aynı ittifak içinde bir araya gelmesi, muhasım geleneklere mensup siyasi partilerin iş birliği yapabilmesi gibi şeylerle az karşılaşmıyoruz. Güncel örnekler olarak Erdoğan hakkında ağır sözler söylemiş olan Bahçeli’nin ve partisinin Cumhur İttifakı içinde AK Parti ile beraber çalışması ve 28 Şubat sürecinin baş siyasi zorbası CHP’nin ana hedefi olan Saadet Partisi’nin CHP ile birlikte Altılı Masa içinde Erdoğan’ı yıkmak için çaba sarf ediyor olması gösterilebilir...

 

Nereden baktığınıza bağlı olarak bu durumda iyilikler de kötülükler de bulabilirsiniz. Netice itibarıyla farklı görüş ve kanaatlerden siyasi figürler ve partiler ortak amaçlar etrafında bir araya gelebiliyorlarsa bunu müspet karşılamak gerekir. Diğer taraftan, hayatta ilkeli olmayı ve tutarlılığı esas alıyorsanız yapılanları takdir edilmesi gereken bir şey olmaktan ziyade bir ilkesizlik ve bariz bir tutarsızlık olarak görmeniz de mümkün. Buna dayanarak söylenebilecek şey, siyasette sert üslubun yanlış olduğu ve insanların bir gün, tabiri caizse, tükürdüğünü yalamak zorunda kalabileceğidir. Bununla beraber bu çelişkiler çok sık vuku buluyorsa dikkatlerden kaçması ve yorumlara malzeme olmaması imkânsız…

 

Maalesef Türkiye’de muhalefet cephesinde son birkaç hafta içinde dikkat çekici -bir bakıma komik- çelişki manzaraları ortaya çıktı. Altılı Masa uzun süredir erken seçim çağrıları yapmakta ve Erdoğan’ı seçimlerden korkmakla suçlamaktaydı. Seçim sath-ı mailine girilince bu sefer aniden tavır değiştirdi; seçimin 14 Mayıs’ta yapılmasına karşı çıkmaya başladı. İP lideri Akşener hızını alamayarak seçimin haziran yerine mayıs ayında yapılmasının maksatlı olduğunu ve gençlerin seçimlerde oy kullanmasının engellenmek istendiğini iddia etti. Akşener’in ne dediğini anlamaya çalışırken, CHP Gençlik Kolları Başkanı imdadımıza yetişti! Düzenlediği toplantıda mayıs ayında seçim yapılmasıyla haziranda 18 yaşına basarak oy verme hakkına kavuşacak yaklaşık 200 bin gencin oy kullanmasının engellendiğini ifade etti.

 

“Neresinden tutsanız elinde kalır” sözüne tıpatıp uyan örneklerle karşı karşıyayız. Yıllardır erken seçim istiyordunuz, sonunda seçim geldi. Sevinmeniz gerekmez mi? Neye, niçin itiraz ediyorsunuz? Bu tavrınız halk tarafından seçimden kaçma çabası olarak algılanmaz mı? Hani erken veya zamanında her durumda seçimi kazanacağınızdan emindiniz? Erken seçim olsaydı çok daha fazla genç oy verme hakkından mahrum kalmayacak mıydı? Mayıs seçiminin gençleri oy kullanma hakkından mahrum bıraktığını iddia ediyorsunuz. İyi ama CHP’nin -ve aslında masanın tüm bileşenlerinin- seçim kanununda yapılan değişiklikler yürürlüğe girmeden, yani 6 Nisan öncesinde yapılacak bir seçime evet, bunun dışında yapılacak her seçime hayır diyeceklerini açıklamasına ne demek gerekir?! Herhâlde nisan ayında yapılacak bir seçimde daha fazla genç oy kullanma hakkını kazanamamış olacak ve dolayısıyla seçimde oy kullanamayacaktır. Bu durumda CHP’ye AK Parti’den daha fazla karşı çıkmanız gerekmez mi?..

 

Diğer taraftan, yaklaşık 200 bin gencin size oy vereceğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Üç aşağı beş yukarı bu insanlar arasında da genel seçmen eğilimlerinin yansımasını beklemek daha makul bir tutum olmaz mı?..

 

Diyeceğim o ki, siyasette sert ve iddialı konuşmak çok yanlış. Her an tükürdüğünüzü yalamak ve dışladığınız, lanetlediğiniz, küfrettiğiniz aktörlerle çalışmak zorunda kalabilirsiniz. “Büyük lokma yut büyük laf etme” sözü sanki tam da siyasetçiler için kullanılmış gibi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.