Sağlık her ülkenin ve her insanın en önemli meselesi. Ancak, günlük hayatın hayhuyu içinde bazen bu gerçek unutuluyor.
Türkiye sağlık sisteminde epeyce ilerledi. Her ne kadar son zamanlarda bazı doktorların yurt dışına -özellikle Almanya’ya- gitmeye çalıştıklarına dair haberler çıkıyorsa da bunlarda hemen her konuda olduğu gibi bir abartma söz konusu.
Diğer taraftan, açık ve özgür bir toplumda bunun önüne geçmeye çalışmak çok da anlamlı değil. Ayrıca, göç eden insanlar da bir anlamda Türkiye’nin hinterlandının bir parçası olacak.
Türkiye yapımına benim de kuşkuyla baktığım ve idare edilemeyecek kadar büyük ve hantal olduklarını düşündüğüm Şehir Hastaneleri’nden pandemi döneminde çok yararlandı.
Bu hastaneler sağlık sisteminin çökmeye yol açabilecek bir baskıyla karşılaşmasına engel oldu. Hastanelerin tam zamanında yapıldığı anlaşıldı. Umarım başarılı ve yararlı şekilde işletilmeye devam ederler.
Önceden hastaneler belirli insan gruplarına ayrılmıştı ve herkes her hastaneye gidemezdi. İnsanlar gece yarılarında hastane önlerine yığılır ve muayene sırası almaya çalışırdı.
Oluşturulan merkezî randevu sistemiyle bunun büyük ölçüde önüne geçildi. İsteyen herkes istediği yerden randevu alabiliyor ve gidip muayene olabiliyor.
Geçenlerde Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığı hakkında yapılan görüşmeler esnasında yeni iyileşme işaretleri verdi.
Benim özellikle dikkatimi çeken husus aile hekimliğine benzer bir uygulamanın diş sağlığı alanında gerçekleştirilmek istenmesi. Aile diş sağlığı merkezleri kurulacak ve aynen aile doktoru gibi herkesin bir aile diş hekimi olacak. Bu iyi bir haber.
Diğer bir iyi haber ise yeni doğumları ilgilendiriyor. Normal doğumları özendirmek üzere her gebeye bir ebe tahsis edileceği açıklandı. Bu da yeni nesillerin daha sağlıklı olması açısından büyük önem taşımakta...
Bunları söylerken Türkiye’nin sağlık alanında hiçbir problemi olmadığını iddia etmiyorum. Aslında dünyanın hemen her ülkesinde çeşitli sıkıntılar var. Bu biraz da işin tabiatından kaynaklanıyor.
Bu çerçevede birkaç probleme işaret edebiliriz. İlki alınan randevuların yüzde otuzdan çoğunun randevularına gitmemesi.
Bakanın açıklamasına göre ekim ayı içinde yaklaşık 3 milyon kişi aldığı randevuya gelmedi. Bu, sistemde sıkıntı oluşturuyor. Şu sırada randevu almak hayli zorlaşmış durumda. Bunun önüne geçmek için çareler düşünülebilir.
Örneğin, bir randevusunu haklı ve makul bir gerekçesi olmadan aksatanların yeni randevu alması zorlaştırılabilir. Bir diğer sorun aile hekimliklerinin en azından bazıları yeterince kullanılmazken diğer bazılarında abartılı yığılmalar olması.
Sanırım aile hekimlerinin sayısının artırılması ve yığılmaların önüne geçmeye çalışılması lazım.
Ayrıca, sağlık ücretsiz diye övünüyoruz ama hemen her ameliyatta doktorlara ne yazık ki ciddî paralar ödenmesi gerekiyor. Bu sayede âdeta darphane gibi para basan doktorlar olduğu söyleniyor. Bu hususta neler yapılabilir bilmiyorum, ama bir şeyler yapılması gerektiği açık. Bir diğer sorun hastanelere gidişin ücretsiz olmasından kaynaklanan aşırı teşvik. Sanırım sembolik de olsa hastanelere gidişin ücrete bağlanması hastaların sağlık uygulamalarının bir maliyeti olduğunu anlamaları açısından önemli. Hastane randevularından sembolik bir ücret alınabilir.
Son olarak işaret etmek isterim ki her meselede olduğu gibi sağlık sisteminin iyileşmesinin temelinde de yatan en önemli faktör ülkenin ekonomik olarak gelişmesi. Türkiye zenginleştikçe her alanda olduğu gibi sağlıkta da daha iyi duruma gelecektir...