Siyasetin cilveleri

Sesli Dinle
A -
A +
14 Mayıs seçim süreci takvimi işlemeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta pazar akşamı partilerin ve ittifakların milletvekili aday listelerini YSK’ya teslim işlemi tamamlandı. Listeler, tahmin edildiği ve beklendiği üzere, çeşitli sürprizler ihtiva etmekteydi.
 
Özellikle iki ittifakın aday listesi dikkatleri çekti. Cumhur İttifakı HÜDA-PAR ve DSP adaylarını da ihtiva etti. Millet İttifakı listeleri ise DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi ile Demokrat Parti’nin adaylarını da kapsamaktaydı. İttifaklar açısından bakıldığında Cumhur İttifakı’nın ideolojik ve sosyolojik olarak birbirine daha yakın partilerden oluşmasına karşılık Millet İttifakı’nın birbiriyle uzlaşması zor zıtlıkları bir arada barındırmaya çalıştığı söylenebilir.
 
Her iki ittifakta da zıt kesimlerden gelen isimler dikkat çekiciydi. Örneğin AK Parti listesinde, sıkı bir Kemalist ve yıllarca AK Parti iktidarlarına karşı canla başla mücadele etmiş olan Hulki Cevizoğlu’nun bulunması dikkat çekiciydi. Millet İttifakı’nın önderi CHP’nin listesinde yer alan Gelecek Partisi ve DEVA Partisi adaylarının çoğunun geçmişte AK Parti içinde yer almış olması bazı yazarların ve siyasetçilerin müstakbel Meclis’te iki tane AK Parti’nin bulunacağı yolunda yorumlar yapmasına yol açtı.
 
İttifaklarda değişik siyasi geleneklerden ve çizgilerden gelen kimselerin yer alması nereden bakıldığına bağlı olarak iyiye de kötüye de yorulabilir.  
 
Her şeyden önce siyaset aynı anda hem çatışma hem uzlaşma sanatıdır. Şartlara bağlı olarak farklı geleneklere mensup kişi ve gruplar çeşitli konularda iş birliği yapabilirler. Bu iş birliği genel veya belli konularda yoğunlaşmış biçimde özel olabilir. Bunun partilerin birbirinin varlığını meşru kabul etmesine katkıda bulunmak ve beraber çalışma alışkanlıklarını geliştirmek gibi müspet sonuçları vardır. Özellikle Türkiye gibi aşırı siyasileşmiş ve siyasetin çok parçalı olduğu ülkelerde bunun çok önemli olduğu açık bir hakikattir. Bu yüzden ittifakların doğmasına sevinmek gerekir.
 
Diğer taraftan ayrı ideolojik çizgilere ve siyasi geleneklere mensup kimselerin bir araya gelişinin bir ilke meselesi olmaktan çok bir çıkar meselesi olduğu düşünülebilir. Bu durumda ittifaklara kuşku ile bakmak normal olur. Ayrıca farklı gelenekler arasında iş birliği yapılması için bu tür ittifakların şart olmadığı da ileri sürülebilir. Son olarak bu tür ittifakların yeni siyasi hareketleri boğma potansiyeline dikkat çekilebilir. Yeni siyasi oluşumların genellikle iddialı olması beklenir. Sabretmek ve siyaset geliştirmeye çalışmak yerine aceleyle ve öfkeyle girilen siyaset ittifakları gelişme potansiyeli olan siyasi hareketlerin güdük kalmasına yol açabilir. Bu da uzun vadede ülkeye fayda sağlamaktan çok zarar verebilir.
Ayrıca Millet İttifakı açısından bakıldığında başka bazı problemler de dikkat çekmekte. Millet İttifakı’nın HDP tarafından başı çekilen Emek ve Özgürlük İttifakı ile yaptığı iş birliği çeşitli problemler ortaya çıkarma potansiyeli taşımakta. Bu ittifakta yer alan partilerin demokrasiye samimi inançları ve bağlılıkları çok şüpheli radikal sol örgütleri ihtiva etmesi Millet İttifakı’nın özellikle cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması hâlinde aslında toplumda bir karşılığı olmayan bu grupların devlet kadrolarına sızması ihtimâlini kuvvetlendirir. Başka bir deyişle, FETÖ olayının daha seküler ve sosyalist bir türüne giden yolu açabilir…
 
Öyle veya böyle bugün ittifaklar siyasetinin ağır bastığı bir siyaset ortamında yaşıyoruz. 14 Mayıs seçimleri hem parlamento hem de başkanlık seçimleri açısından iki ittifak arasında bir yarış olarak tarihe geçecek… Bekleyelim ve neler olacağını görelim…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.