“Yargılanacaksınız” tehditleri suç olabilir!

Sesli Dinle
A -
A +
Siyaset sahnesinde muhalefetin iktidara ve iktidarın tabanına karşı tepe tepe kullandığı bir silah var: Yargılama tehditleri...
 
Muhalefetin tepesinde yer bulanlar yanında çeperlerde ve hatta diplerde yer alan kimselerin de zaman zaman -hatta sık sık- bu silaha baş vurma yoluna gittiğini görüyoruz. Bu çerçevede, iktidarın hemen hemen tüm eylem ve işlemlerinin ve iktidara destek vermenin bir kriminal faaliyet teşkil ettiği ve bütün bunların iktidarın değişmesi durumunda yargılanmaya malzeme teşkil edeceği dile getirilmekte. Geleneksel medyada ve sosyal medyada çeşitli ve çoğu zaman tehdit edici şekillerde bu görüş ifade edilmekte.
 
Bazıları da yargılama konusunu abartıp açık açık ifade özgürlüğünün kısıtlanması anlamına gelecek tehditler savurmakta. Meselâ Selahattin Demirtaş bunu yapanların en başında geliyor. Hapiste olmasına rağmen sürekli sosyal medyada gezindiği anlaşılan Demirtaş insanları “like” ve “retweet” ettikleri mesajlar konusunda dikkatli olmaları için ikaz ediyor, bütün bunların iktidar değişimi sonrası yargılama dosyalarına malzeme temin edeceğini öne sürüyor.
 
Bu tavra nasıl bakmak gerekir? Tehditlerin maddî bir altyapısı var mı? Tehditlerin psikolojik anlamı nedir?
 
En başta vurgulanması gereken husus bu tür tavır ve davranışların siyasi hayatımızda ilk defa karşımıza çıkmadığı. Bunların tarihi epeyce eskiye, Menderes dönemine kadar gidiyor. Daha yakın zamanlarda Turgut Özal döneminde karşımıza çıkıyorlar. Özal’a da sık sık Erdoğan’a yöneltilen “laiklik karşıtı olma”, “dünyanın en zengin devlet başkanı olma”, “boğazına kadar yolsuzluğa batma”, “tek adam olmaya çalışma” ithamları yapıldı. Özal da zaman zaman yargılanmakla tehdit edildi... Geçenlerde sosyal medyada karşıma çıkan bir Hürriyet gazetesi kupüründe aralarında Tarık Akan ve Fatma Girik gibi solculukları belirgin oyuncuların da bulunduğu bir grup Özal’ı yargılanmakla tehdit etmekte ve “ama âdil yargılanacaksın” demekteydi. Tahmin ediyorum ki geçmiş yıllara ait bir medya araştırması yapılsa bu tehditlerin sandığımızdan çok daha fazla olduğu görülecektir.
 
Erdoğan’a yönelik tehditlerin tüm siyasetçiler arasında zirve yaptığını söyleyebiliriz. Bunda iki faktör etkili. İlki Erdoğan’ın iktidarının demokrasilerde rekor sayılacak ölçüde uzamasının muhalefette oluşturduğu psikoloji. Bu tür tehditler muarızını tehdit etme yanında sahibine de bir psikolojik rahatlama sağlıyor olmalı. Bir diğer faktör elbette dipsiz bir kuyuya benzeyen sosyal medya. Sosyal medyada insanları örtülü ve hatta yerine göre açık biçimde tehdit etmenin bir maliyeti yok gibi. İnsanlar sahte isimlerle ve dolaylı yollarla bunu yapmaya girişmekte bir beis görmüyor. Henüz sosyal medyanın konvansiyonel medya gibi kurallarının ve hukukunun oluşmamış olması da bunu yapmayı kolaylaştırıyor, hatta cazip kılıyor.  
 
Bu tehditleri yapanların aynı zamanda yargının bağımsızlık ve
tarafsızlığından söz etmek gibi tuhaf bir çelişkileri de var. Tehditler yargılamaların siyasi olacağının bir beyanı. Oysa, kimin elinde kimin yargılanmasına yol açacak bir belge var ise onu kamuya açıklaması veya yargı makamlarına iletmesi gerekir. Bu yapılmayıp bol bol tehdit etme yoluna gidiliyorsa tehditleri yapanların elinde herhangi bir belge bulunmadığı, sadece muhasım gördükleri kimseleri terörize etmeye çalıştıkları sonucuna varmak çok yanlış olmaz.
İşte bu noktada devamlı olarak tekrarlanan yargılama tehditlerinin suç teşkil edip etmediği tartışmaya açılabilir.
 
Bence bu husus tehdit edilenler tarafından yargıya taşınabilir. Taşınmalıdır da. Ancak bu şekilde yargılama tehditlerinin bir silah olarak kullanılmasını önleme ve siyasi tartışma dilini normalleştirme şansına sahip olabiliriz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.