Zenginler daha zengin mi oluyor?

Sesli Dinle
A -
A +

Zamanımızda en çok dile getirilen iddialardan biri, dünyanın zenginler ve fakirler biçiminde iki kampa ayrıldığı ve zenginlerin zenginlikleri artarken diğer insanların gitgide fakirleştiği. Âdeta sorgusuz sualsiz kabul gören -hatta bazılarınca iman edilen- bu görüş ne kadar doğru? Dünya gerçekten zenginler ve fakirler biçiminde iki kampa mı ayrıldı? Zenginlerin zenginleşmesi fakirlerin fakirleşmesi pahasına mı oluyor?

 

Geçenlerde gazetelere haber olarak yansıyan Creditte Suisse Group (CSG) raporu da aşağı yukarı aynı bakışla hazırlanmıştı. Ancak, uzun bir zaman açısından ve karşılaştırmalı olarak değerlendirilince bu yaklaşımın doğruluğundan şüphe etmek için epeyce sebebe sahip olduğumuz görülüyor.

 

Rapora göre dünyada milyoner sayısı kriz dinlemiyor. Zenginlerin sayısı hızla artıyor. Ne kadar hızlı? Zengin olmayı, âdet olduğu üzere, evi ve arabası dışında bir milyon dolarlık paraya -yatırım yapma gücüne- sahip olmak şeklinde tanımlarsak, CSG raporunun öne sürdüğüne göre, milyoner sayısı 2026 itibarıyla 87,5 milyonu aşacak. 2021’de bu sayı 62,5 milyondu. Rapora bakılırsa kişisel servetler 2026’ya kadar yüzde 36 artarak 169 trilyon dolara yükselecek. 50 milyon doların üzerinde servete sahip olan ‘ultra zengin’ bireylerin sayısı ise 385 bine ulaşacak.

 

Bu bilgiler dünyanın zenginler ve fakirler diye ikiye ayrıldığı fikrini yalanlıyor. Çünkü insanların zengin olanları genel nüfus içinde diğerleriyle karşılaştırılamayacak ve kıyaslanamayacak kadar küçük bir grup teşkil ediyor. Bir tarafta 8 milyar insan diğer tarafta 87,5 milyon veya 385 bin kişi. Rapor zenginlerin servetini nasıl elde ettiğine de değinmiyor. Dünyadaki her zenginin piyasa şartları içinde ve adalete uygun olarak zenginleştiğini iddia etmek ne mümkün ne de doğru. Zenginleşme yolları arasında piyasa işlemleri ile zenginliğe ulaşanlar ve siyasî süreçlerle zenginleşenler biçiminde bir ayrım yapmak gerekir.

 

Piyasa şartları içinde zenginleşen insanlar toplumları ve dünya için katma değer oluşturarak ve insanların diğerlerine tercih ettiği mal ve hizmet üretimi yaparak zenginleşirler. Siyasi süreçler ve kanallarla zenginleşenler ise siyasetle ittifak yaparak, toplumun zenginliğine yeni zenginlikler eklemekten ziyade mevcut zenginliğin el değiştirmesi yoluyla zengin olurlar. Şüphesiz, her ülkede, az veya çok, böyle insanlar var. Bu özellikle uzun vadede tüm topluma zarar verecek ve insanları piyasa yerine siyasi kanalları kullanarak zenginleşmeye teşvik edecek bir durum...

 

Bir diğer mesele zenginliğin nasıl muhafaza edildiği. Bu tür raporlar öyle bir hava veriyor ki okuyucuları sanki zenginlerin zenginliklerini toplumdan izole ederek ve her türlü toplumsal aktivite dışında tutarak muhafaza ettiği kanaatini ediniyor. Bu tamamen yanlış bir bakış. Zenginlikler toplumsal hayattan tecrit edilemez. Edilirse hızla erir veya başka ellere geçer. Zenginler zenginliklerini toplumun hizmetinde olan faaliyetler içinde tutmak zorunda. Örneğin zenginlik mamul mal üreten veya tarımsal üretim yapan tesisler biçiminde kullanılabilir. Bu tesislerde insanlar istihdam edilir ve ürünleri nihaî tüketiciye ulaştırmak için toptancılardan perakendecilere kadar uzanan geniş ağlarla çalışılır. Zenginler en kötü ihtimâlle zenginliklerini tasarruf olarak finans sisteminde barındırır ve böylece müteşebbislere kredi olarak ulaşacak fonların oluşmasına katkı sağlar...

 

İnsanların piyasa şartlarında zenginleşmesi sadece zenginleşenlere değil tüm topluma fayda sağlar. Fakat bunu bu tür raporlar hazırlayan zihniyetteki insanlara anlatmak o kadar zor ki!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.