Zülfü Livaneli’nin saçmalamaları

Sesli Dinle
A -
A +
Zülfü Livaneli geçenlerde Halk TV’de katıldığı bir programda yaptığı açıklamalarda CHP zihniyetinin korkunçluğunu en açık biçimde, bütün çıplaklığıyla ortaya serdi. Sıradan veya elit, tüm CHP’lilerin ortak kanaatlerini biraz daha sofistike bir şekilde ama tüm gerçekliğiyle dile getirdi.
 
Livaneli programda şöyle dedi: “… Sorun, onun (yani Erdoğan’ın - AY) gitmesiyle bitmeyecektir. Sorun onu iktidara getiren, üst üste dokuz seçim kazandıran, bir sürü yolsuzluk ve yönetim skandallarına rağmen körü körüne peşinde giden halktır. Daha doğrusu halkın bir bölümüdür.” Livaneli’ye göre bu “halk yığını bütün değer ölçülerinden kopmuş, vahşi birer yaratık hâline gelmiştir… AKP’ye oy veren kitlenin genel karakteristiği budur.” Livaneli bu kitlelerin sayısını 40 milyon civarında tahmin ediyor. Onları çarpık kentleşmeden, lağım kokan sokaklardan, kadına karşı şiddetten sorumlu tutuyor. Bu kesimin parayı da ele geçirdiğini söylüyor. Şöyle devam ediyor:
 
“Çünkü Türkiye’nin çürüyen kesimi bu bozulmayı önce müzikle, sonra hayatımızın her alanına egemen olan lümpenleşme ve arabeskleşmeyle ifade etmeye devam ediyor. Gafil aydınlardan(!) destek alan lümpen kültür, örgütlü cehaletle beslenerek kılcal damarlarımıza kadar yayılıyor…. Mustafa Kemal aydınlığını savunan kitleler birleşene ve kendi aralarındaki çelişkileri gidererek evrensel değerleri savunan bir Türkiye kültürü oluşturana kadar (bu böyle) devam edecek.”
 
Bu sözler çok şey söylüyor. Livaneli’nin her şeyden önce demokratik evrensel değerlere inanmadığı ortaya çıkıyor. O, kendisini ve parçası olduğu kültürü toplumun diğer kesimlerine üstün görüyor. Bağlı ve içinde olduğunu zannettiği kültürü evrensel zannediyor. Küçümsediği kesimlerin aydınlarını da aydın saymıyor. Onların gaflet içinde olduğunu düşünüyor. Söylemiyor veya söyleyemiyor ama aynı aydınların ihanet içinde olduğunu düşünmesi de pek mümkün… Aslında tüm bu sözler Aysun Kayacı’nın meşhur “benim oyumla çobanın oyu bir olur mu” bakışının daha sofistike ve daha arsız bir şekilde yansıması.
 
Demokraside tüm vatandaşlar eşittir. Herkesin siyasi tercihi kendi içinde kıymetlidir. Vatandaşların tercihleri birbirine üstün veya birbirinden aşağı tutulamaz. Tahsil seviyesi ve kültür bu işlerle zerre kadar alakalı değildir. Öyle olsaydı, sadece bir lise mezunu olması, üniversite okumaması bile mesela kendisinin bir kenara atılmasına yeterdi.
 
Livaneli’de klasik ama ülkemizde hayli yaygın bir hastalık nüksediyor: Bir kültürü bir değer sistemi zannetmek. Oysa kültürle değerler arasında her durumda anlamlı bir ilişki bulunmadığı gibi farklı kültürlerin ortak veya benzer değerler üretmeye katkı yapması da mümkün. Ayrıca, kendisinin âdeta kutsallaştırdığı dönemin ne evrensel ne de çağdaş medeniyeti oluşturan değerlerle bir ilgisi var. Din ve ifade özgürlüğünün yok edildiği, siyasi çoğulluğun budandığı, ülkenin tek partiye mahkûm edildiği, iktidar sahiplerinin halkla bir bağının olmadığı -yani iktidara gelişlerinde halkın bir payının olmadığı ve halk tarafından hiçbir şekilde denetlenemediği-, özel mülkiyet ve teşebbüs özgürlüğünün ciddi biçimde geriletildiği bir dönemi sırf yöneldiği, taklit etmeye çalıştığı kültürel öğelerden dolayı medeniyet zannediyor. Buna dayanan bir modernleşmeyi savunuyor. Ama bu modernleşme keşmekeşinin Türkiye’ye, tüm toplum kesimleriyle, büyük ızdıraplar yaşattığını ve toplumun ancak demokrasi sayesinde ve 1950’de başlayan süreçle bu dayatmadan kurtulma yoluna girdiği gerçeğini görmezden geliyor.
 
Livaneli’nin bakışının iyi durumlarda geniş toplum kesimlerinin dışlanması, kötü durumlarda ise baskı altına alınması ve hatta fiziksel olarak yok edilmesi sonucunu vereceği kesin. Hem tek parti döneminde hem de Hitler ve Stalin’in icraatlarında aynı zihniyetin yansımalarını görmek mümkün.
Özetle, Livaneli kendisini demokrat ve seçkin sanmasına ve saymasına rağmen bu sözleri sarf eden biri ne demokrat ne de seçkin olabilir.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Mehmet BAYYURT19 Ağustos 2024 17:07

Zülfü Livaneli'nin saçmalıklarını rahmetli Engin artık çok güzel ti'ye alırdı. Allah rahmet eylesin.

Ali 19 Ağustos 2024 11:01

Tebrikler

Bahri ARSLAN 9 Ağustos 2023 16:11

Allahüteala razı olsun Hocam Aynada kendilerini görüyorlar Bu zihniyeti çok güzel ifade ettiniz Böyle güzel aydınlatıcı yazılara ihtiyaç var