Futbolun adaleti deyip duruyoruz. Acaba gerçekten böyle bir adalet var mı, yok mu? Adalet sadece Sultanahmet adliyesinde mi bulunur? Ali Sami Yen Stadı'nda, Ankara 19 Mayıs Stadı'nda, Rüştü Saracoğlu'nda Bursa Atatürk Stadı'nda, Diyarbakır, Elazığ, İzmir'de adalet bulunmaz mı? Haluk Ulusoy adaletsiz miydi? Peki ya Ali Aydın? Lucescu, İlhan Mansız, adlı adsız bir ton insan... Hani düşünüyorum da hem de fazla uzağa gitmeden... Sadece geçen yıldan bu tarafa yaşanan olayları süzüyorum, futbolun da gerçekten bir adaleti var... Ali Sami Yen'inde de var, 19 Mayıs'ında da, haziranında, temmuzunda, ağustosunda da var... Günün her anında her saniye her saatinde adalet kol geziyor. Fazla uzağa gitmeden dedim de sadece geçen yıldan günümüze kadar işlenen suçlar ve adaletin keskin kılıcı geçiyor gözlerimin önünden... Her şeyin bir bedeli var... Geçen yıl aylarca maç kazanamayan Bursaspor, son 5 maçından galip çıktığı halde kümede kalamadı... Aylarca maç kazanamayan Bursa son 5 maçı nasıl kazanmıştı? Peki bir önceki sene yine aynı oyunlarla Altay, timsahların da itelemesiyle ligden uçmamış mıydı? Ve sanırım Bursa, bugün A Kategorisi'nde de bunun diyetini ödüyor. Bursa taraftarı asla haksız değil... Onlar takımlarını bırakın İkinci Lig'de görmeyi, Süper Lig'de şampiyonluğa oynamasını bekliyordu. Fakat aciz yönetimler koskoca güzelim şehri bu hale getirdi... Haluk Ulusoy baba adam... Fakat Şenol Güneş olayında vefasız davrandı. Dünya üçüncülüğündeki başarı paylaşılamayınca ilahi adalet hem onu hem de kendisini mahkemeye veren Güneş'i fena çarptı. Ve Ali Aydın... Hakemken de irade zaafı vardı, bugün de... Hakemken Beşiktaş'ın şampiyon olduğu 100. yılında iki hafta arka arkaya Beşiktaş'ın maçlarına çıkmaya karşı koyamadı. Çıktığı maçları da Beşiktaş lehine katletti. Geçen yıl şike tartışmalarına yol açan Diyarbakır - Elazığ maçını da o yönetmişti. Ama bunu bugün konuşuyor... Ve ilahi adalet onu bugün daha "zavallı" eyledi. Televizyonda Serhat Ulueren'in karşısındaki bedbaht durumu Türk hakemliği adına kara bir tablo oluşturdu. Söz şaibeli Diyarbakır - Elazığ maçından açılmışken lafı hemen sokalım. Kirli işlere bulaşmaya gör. Elazığ da bugün Süper Lig'de yok. Peki İlhan Mansız nerede? Futbolda bile değil. Neden? Saha içinde rakiplerine dışında basın mensuplarına yaptığı çirkin davranışlarıyla o kadar çok "Ah" aldı ki, kendini önce Japonya'da buldu sonra da gözünü hastanede açtı... İlahi adalet... Ve Lucescu'nun da boynunu adaletin o keskin kılıcı vurdu. "Ben ve futbolcularım özellikle Terim'e karşı çok daha iyi motive oluyoruz... Biz takımız, G.Saray takım bile değil... Bizim yönetticilerimizle G.Saraylı yöneticiler arasında büyük farklar var... " bu demeç adıyla sanıyla Lucescu'ya aitti... Haddini aşan bir demeçti... En kötüsü de neydi biliyor musunuz? Lucescu G.Saray'ın ve Terim'in altını oymak uğruna G.Saraylı bütün futbolculara talip olup huzur bozuyordu. Üstüne üstlük hakemler Beşiktaş'ı tutunca "süper", tutmayınca "tu kaka"ydı... Ve Lucescu da, öve öve bitiremediği yönetimi de bugün yok. Ahde vefa futbolda da olmalı... Futbolda sevgi, saygı, arkadaşlık da olmalı... Futbol aslında bir gönül oyunu. Bu oyunu kuralına göre oynamalı... İşte Hagi... Ve Hagi'nin vefası... Geldi, eski takım arkadaşlarını neredeyse çöp kovalarından topladı, ovdu ovaladı pırlantaları yeniden parlattı... Bugün mü? Bugün Hagi zirvede... Dedik ya, biraz da ahde vefa...